..Fiction Masters-Masters of Fiction..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
..Fiction Masters-Masters of Fiction..

Hikayelerinizi, yazılarınızı yayınlayabileceğiniz, görüş aktarabileceğiniz süper forum...
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : Önceki  1, 2
YazarMesaj
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:03 pm

Bölüm 14

Draco kamburunu çıkartmış bir vaziyette,sandalyenin ucunda oturuyordu.Herkes dağılmıştı.Daha doğrusu Darcey sayesinde Draco oda da Elishia ile yalnız kalmayı başarmıştı.Yüzünde duran ellerini indirerek yatakta sessizce yatan genç kadına baktı.Acı çeker bir ifadeyle yüzünü buruşturmuştu.Draco midesinde bir şeylerin yeniden kasılmaya başladığını hissederken,bu genç kadına aşık olduğunu biliyordu.

Elini uzatarak başak sarısı saçlara dokundu.Eli yumuşak saçlar üzerinde kayarken,kendisini zorlayan bir istek düşüncelerini doldurdu.Hızla uzanarak genç kadının dudaklarını buldu.Bir saniye süren bu küçük öpücük draco'nun bütün sinirlerinin kasılmasına neden olurken uyuyan kişi de hiçbir değişiklik yaratmamıştı.

Derin bir nefes alarak arkasına yaslandı ve gözlerini kapattı.Dakikalar birbirini asıla asıla giderken genç adam açılan kapıyla gözlerini araladı.İçeriye Sirius,Camellia ve Harry girerken Draco hızla yerinden kalkarak onlara doğru ilerledi.Soru soran gözlere ise kafasını iki yana sallayarak cevap verdi.Harry gözleri yerde mırıldandı.
"Dumbledore çalışıyor.Zihinbende ilk kimin başlayacağına karar vermeliymişiz."
Camellia sesli bir nefes alarak cevapladı.
"Ben yapamam...Bu hoşuma giden bir şey değil.İlk darcey başlayacakmış...."
Sirius siyah gözleri uyuyan kadında konuştu.
"Ben de yardımcı olabilirim ki harry ve Draco'nun da itiraz edeceğini sanmam..."

Dumbledore özel kütüphanesinden çıkarken bazı şeyleri çözmüş olmanın rahatlığıyla yeniden Fransa'ya cisimlendi.Büyücü hastanesinin beyaz koridorları kat ederken hiçbir şey düşünmemeye çalışıyordu.En sondaki şifacı odasına girdi.Gözleri masada oturan şifacıyı bulurken konuştu.
"Tahmin ettiğim gibi,Zihnefend yoluyla çözülecek.Onu geri çekmeliyiz..."
"Bunu ancak çok değer verdiği kişilerin başarabileceğini biliyorsunuz değil mi Sayın Dumbledore?" dedi karşısındaki adam bozuk bir İngilizceyle.Dumbledore evet anlamında kafasını salladı. Evet biliyordu.Bu kendisini çok yorgun düşürecek bile olsa Zihnefende katkıda bulunacaktı.

Darcey uzun zamandan beridir ilk defa spor ayakkabı giymişti.Saçlarını at kuruğu yapmıştı.Gözleri dün gece uykusuzluk ve ağlamaktan torba torbaydı ama yinede güçlü duruşunu kaybetmemişti.Hastane koridorlarını hiç sevmezdi.O yüzden hızlı hızlı yürüyerek Elishia'nın kaldığı odaya çabucak geldi.
Kapıyı açtı ve Harry,Draco,Camellia ve Sirius ile karşılaştı.Bütün gözler ona dönmüştü.Darcey başını sallayarak selam verdi ve hemen yatağın yanına gitti.Bir süre hiç kimse konuşmadan öylece durdular.En sonunda Darcey Elishia'ya bakarak
"İlk Zihnefend’i ben yapacağım.Yalnız kalabilir miyiz?" diye sordu.Hepsi başlarını sallayarak odadan çıkmaya başladılar.Camellia, Darcey'nin omuzlarından sıktı ve kısık bir sesle
"Lütfen Darcey," dedi.

Darcey hiçbir tepki vermeden Camellia'nın çıkmasını bekledi.Camellia son bir kez daha iki genç kadına baktıktan sonra kapıyı kapatarak dışarıya çıktı.Darcey en yakın arkadaşının çıkmasıyla asasını çekti ve Elishia'ya doğrulttu.
"Zihnefendet!"
Birden Elishia'nın zihninin içine girmişti.Seslenmeye başladı
"Elishia, canım lütfen benim sesimi takip et.Elishia" ama ne bir tepki ne de bir cevap aldı.Zihninin biraz daha içerisine doğru gitmeye başladı Darcey.

Tam bir kez daha seslenecekken gözlerinin önüne bir anı geldi.Hilarie gülerek ablasına sesleniyoredu.Elishia elinde kitaplarla havuzun kenarından yürüyordu.Darcey bu günü hatırladı.Hilarie'nin öldüğü günün sabahıydı.Genç kıza bakamadı daha fazla Darcey tam anıdan çıkarak yeniden seslenecekken bu sefer bambaşka bir anıya geçti.Elishia'nın annesi ve babası.
Birden anladı Darcey.Elishia sevdiklerine ulaşmaya çalışıyordu.Ailesine kavuşmak için bütün her şeyi boş veriyordu.
Darcey sesini yükselterek "Biz neyiz Elishia.Bizler senin ailen değil miyiz?Senin için üzülen kişiler değil miyiz?Lütfen Elishia geri gel.Senin için endişelenen insanların yanına gel" seslendi.
Darcey konuştukça gözlerinin yandığını hissediyordu.Gücününde azaldığını anlamıştı Darcey.Her ne kadarda savunmasızda olsa Elishia'nın zihni, girmesi zordu.Darcey kolayca girebildi ama derinlere iniyordu artık.
Ağlayarak,
"Geri dön Elishia.Beni duyuyorsan lütfen sesimi izle." dedi.Tam bu sırada gücünün bittiğini anladı.Genç kadının zihninden koptuğunu hissetti.Ağlayarak yere düştü.

Dizlerinin üstüne düştüğü için acıyordu dizleri ama yinede umrsamıyordu acıyı Onun umursadığı tek şey Elishia idi.Darcey uzun bir süre ağlayarak soğuk zeminde oturuyordu. Elishia ise hiçbir tepki vermeden yatıyordu. Dışarıda ise merak ve endişe vardı.En sonunda Camellia dayanamarak kapıya ilerledi ve açarak içeriye girdi. Gözleri ilk önce Elishia'ya gitti.Hala uyuduğunu görünce Darcey'e döndü..Darcey'i yerde ağlayarak görünce şaşırmıştı.Arkadaşını biliyordu Camellia.Darcey ailesinin ölümünde bile bu hale gelmemişti.Koşturarak onun yanına gitti ve eğildi.
"Darcey canım, hadi kalk" dedi ama Darcey başını iki yana sallayıyordu.Bu sırada içeriye giren üç genç adam üzüntüyle Darcey'e bakıyordu.Camellia çaresiz bir şekilde seslendi."Harry,Sirius.Darcey'i eve bırakın.Ben ayrılamam buradan" dedi.İki genç adam başlarını salladı ve Darcey'nin yanına geldiler.
Onu kollarından tutarak kalkdırdılar soğuk zeminden.Darcey dengesini sağlayınca onların kollarından ayrıldı ve üzgün bir sesle,
"Ben bakanlığa gidiyorum." dedi.Camellia itiraz etmedi.Darcey yavaş adımlarla kapıya kadar geldi.Yavaşça döndü ve Elishia'ya baktı.Bir süre sonra yanında üzgün ve endişeli bir şekilde kendisine bakan Draco'ya döndü.
Sadece onun duyabileceği bir ses tonuyla "Lütfen Draco, lütfen" dedi ve başı dik bir şekilde odadan çıktı.

Uzun bir süre hastanenin koridorlarında yürüdü tek başına.En sonunda bir duvara yaslandı ve ağlayarak yere oturdu.Dizlerini karnına doğru çekerek, etraftakileri umursamadan ağlamaya başladı.
Yarım saat sonra soğuk bir ses onu kendisine getirdi.
“Darcey…”
Genç kadın yavaşça başını kaldırdı.Hemen önünde Franklin vardı.Gözlerinin tam içine baktı.Şaşırdı.İlk defa Franklin’nin gözlerinin içinde endişe ve hüzün vardı.
Franklin,
“İyi misin?”, diye sordu.
Darcey başını hayır anlamında salladı.Franklin eğildi ve Darcey'nin yanına oturdu.
"Bana anlatabileceğini biliyorsun Darcey." dedi.
Darcey
"Elishia" dedi sadece.Franklin başını salladı ve
"Kendini böyle hırpalamamalısın Darcey.Zihnefend yapıcaksın değil mi?", diye sordu.
Darcey "Yaptım bile Frank.Tepki bile vermedi." dedi.Franklin yüzgün bir şekilde
"Onu seven birçok insan var Darcey.Eninde sonunda uyanacaktır.", dedi
Darcey cevap vermedi bir süre.
Sonra
"Hatırlıyor musun Franklin? Hastanede karşılaşmamızı.Sen Elishia ile konuşmuştun.Ben sadece gözüm kapalı dinlemiştim seni.Hemşire çağırınca gözlerimi açarak arkandan bakmıştım.Nerde bilebilirdim o zaman seninle birlikte çalışabileceğimizi?" dedi.
Franklin acı acı gülümsedi.
"Seni o gün gördüğümde üzülmüştüm.Ne olduğunu bilmiyordum ama çok acı çekmiş olduğunu anladım ama yinede o her zaman kaybetmediğin güçlü duruşu takınmıştın Darcey.O an senin gibi olmak istedim.Kardeşim için üzülüyordum ve herşeyin bittiğini zannediyordum.O zaman hiçte güçlü bir yapım yoktu.Korkuyordum ama sen bana o durumda bile güçlü olmayı gösterince her şey değişti.Korkmuyorum artık.Her şey için üzülmüyorum. Sadece sevdiklerim için üzülüyorum Darcey.", dedi.
Darcey de hafifçe gülümsedi.
"Seninle ikinci karşılaşmamızda beni korkutmuştun Frank.Gözünü kırpmadan insanları öldürmen ve o işkenceleri yapman beni ürkütmüştü.Fakat sonra bana yardım edişin.Beni kurtarışın ve o 1 ay senin aslında tek güvenebileceğim kişi olduğunu öğrendim.Franklin şu an senden başkasına güvenemiyorum"
Franklin minnetle Darcey'e döndü.
"Şu an bende senden başkasına güvenmiyorum Darc.Sen hayatımı teslim edebileceğim tek kişisin."
Darcey son iki gündür ilk defa gerçek anlamda gülümserken sordu.
"Niye buradasın?"
Franklin başını eğerek "Benimle gel." dedi ve yerinden kalktı.
Darcey "O kadar güçlü değilim Frank." dedi.Franklin gülümseyerek elini uzattı ve genç kadını kaldırdı.
"Cisimlenebilir misin?" diye sordu.Darcey hayır anlamında başını salladı.
Franklin "Bana sarıl." dedi.Darcey başını salladı ve Franklin'e sarıldı.Bir an sonra ikisi de kayboldular.
Arkalarında duyduklarıyla sarsılmış Marc'ı bırakarak.

O saate göre alışılmadık şekilde sessiz olan Little Hangleton köyünün sessizliği iki kişinin bir "şak" sesiyle belirmesiyle yırtıldı. Altın maskeli olan, yanındaki gümüş maskeliden destek alarak yürümeye başladı. Köylülerin "uğursuz" olarak nitelendirdiği Riddle Köşkü'ne kadar yürüdüler. Köşkün kapısından içeri girdikleri anda görünmez oldular.
"İyi misin Harriet?" dedi Franklin, Darcey'e endişe ile bakarken. Genç kadının yüzündeki renk çekilmişti sanki.
"Eh, iyi sayılırım Mördermeister," dedi Darcey de Franklin'e bakarak. Evin içi dışarıya göre daha soğuktu. Ürperdi. Ancak bu işi tamamlamalıydı, başarıyla.
İki genç, adım adım koridorun sonundaki odaya yürüdüler. Kapı ardına kadar açıldığında ise, tüm Ölüm Yiyenler şokla kalakaldılar. Kontes Harriet'e bir şey olmuştu. Kimisi gülmeye başladı, kimi ise şoktan ağzını açamıyordu.
"Komik bir şey varsa bunu söylemenizi tercih ederim beyler," dedi Franklin göz ucuyla Darcey'e bakıp onun kızmaya başladığını görerek.
"Evet, Bellatrix." dedi Darcey, koltuğuna oturarak. "Sanırım Abella'ya bir lanet yapmışsın
"Evet efendim.." dedi Bellatrix gülerek. "Çok büyük ihtimalle de ölecek, kurtulmak için pek bir sebebi yok ne de olsa." Darcey'in eli asasına gitti. Onu orada öldürmek, işkence etmek, cezalandırmak, Elishia'ya yaptıklarının bedelini ödetmek... Ondan intikamını almak istiyordu Darcey. Ailesi kadar sevdiği iki kişiden birisini kaybetmek..
"Çok güzel, çok güzel." dedi Franklin, Darcey'in vereceği tepkiyi fark ederek. Ki kendisinin bile çok güzel bulduğu yoktu. Acı acı gülümsedi. "Geçen akşam evini yaktığınız sırada ölen kızın bir Muggle olduğunu biliyorsunuzdur herhalde. Değil mi Dolohov?" Dolohov, yerinde kalakaldı. Bu konuda hesap sorulmasını beklemiyordu işte. Alt tarafı bir Muggle'dı ne de olsa...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:03 pm

"Hataya yer yoktur Dolohov. Öldürdüğün ister bir Muggle olsun, ister bir Safkan.. Fransız Bakanlığını da peşimize takmakla çok büyük akıllılık ettin cezalandırılacaksın. Ama şimdi değil. Son talimatları vermek için buradayız."

Kontes kimliğine iyice büründü Darcey. Öfkeli bakışlarını Bellatrix'in üzerinden çekerek teker teker herkesin üzerinde dolaştırdı. Planı anlatan Franklin'i dinlediği yoktu. O an sadece Elishia'yı düşünüyordu. O ölürse ruhunda açılacak yaraları... Bir an, "Ben de ölsem ne olur acaba?" diye düşündü ama bu düşünceden vazgeçti. Düşünmekten en azından.. Konuşma bitmişti, gitme vaktiydi.
Franklin kalın sesiyle "Tek hata bile istemiyorum." dedikten sonra, Darcey'e elini uzattı. Darcey, ona uzatılan bu eli sıkıca kavradı ve ikisi beraber odadan çıktılar. Önce odadan, sonra köşkten, sonra da Little Hangleton köyünden.. Tekrar Fransa'ya, Darcey'in artık gitmek istediği en son yere cisimlendiklerinde, soğuk bir rüzgar esmeye başlamıştı.

Fransa'ya geldiklerinde, Darcey önce nerede olduklarını anlamadı. Her tarafta ağaçlar vardı.
"Hastanenin bahçesindeyiz. Dinlemediğini biliyordum,o yüzden söyleyeyim dedim. Kızlara bir şey olmayacak. Sadece esir olarak kalacaklar. Onlara gerektiğinde onları kullanacağımızı söyledim."

Darcey tamam anlamında başını sallayıp binaya doğru yürümeye başladı.Franklin sendeleyerek yürüyen ama yinede güçlü duruşuyla kendisine hayran bırakan Darcey'nin arkasından bakakalmıştı.Yavaşça kendisine geldi.Biraz yürümek istedi canı.Yavaşça arkasını döndüğünde mavi keskin gözlerle karşılaştı. Mercedes ciddi bir yüz ifadesiyle Franklin'e bakıyordu.
Franklin "Miss Riddle" dedi.
Mercedes ciddi bir ses tonuyla "Mrs. aslında" diye onu düzeltti.
Franklin "Evet eski Mrs Potter değil mi?" diye sordu.
Mercedes "Evet.Eski Mrs. Potter" diyerek onayladı.
Franklin "Yürümek ister misiniz?" diye sordu.
Mercedes hastane girişine baktı bir süre sonra gülümseyerek "Neden olmasın" dedi.
Yan yana yürümeye başladılar.
Franklin "Niye ayrıldınız Potter ile?" diye sordu.
Mercedes, "Aşkı bitti diyelim Franklin" dedi.Franklin hafifçe gülümsedi.
Mercedes "Bende bir şey sorabilir miyim?" dedi.
Franklin "Elbette." diyerek sorusunu bekledi.
Mercedes "Eglantina?" dedi sadece.Franklin
"Ne olmuş Darcey'e?" diye sordu.
“Bilmem, sadece çok yakınsınız." dedi gülümseyerek.
Franklin ciddi bir ses tonuyla "Evet Darcey ile yakınızdır." dedi.
Mercedes "Bu kadar sinirlenmene gerek yok" dedi.
Franklin olduğu yerde durdu ve Mercedes'e dönerek konuştu."Ben sinirlenmedim.Sadece Darcey benim en güvendiğim kişi o kadar." dedi. Mercedes tamam anlamında başını salladı.Franklin memnun bir şekilde gülümsemeye başladı. Franklin birden aralarındaki mesafeyi fark etti.10 cm'den az vardı mesafe. İkisi de birbirlerinin nefeslerini yüzlerinde hissediyorlardı. İki mavi göz birbirlerini incelerken, gözlerin sahipleri için zaman durmuştu. Franklin yavaşça genç kadına eğilirken, arkadan en son duymak istediği kişinin sesi geldi.

"Mercedes.."
Mercedes arkasına dönüp Marc'a inanamaz gözlerle baktı. Mavi gözleri, kardeşini delip geçiyordu sanki.
"Beni takip mi ediyordun sen?!" dedi Marc'a, sözlerinin üzerine basa basa.
"Sen karışma Mer. Benim işim Franklin ile." Mercedes, önce kardeşine daha sonra da Franklin'e baktı. Daha sonra öfke ile cisimlendi. Şimdi hastanenin bahçesinde iki genç adam yalnız kalmışlardı. Marc, öfkeden titreyen bir sesle "Mercedes'ten uzak dur!" dedi
“Durmazsam ne olacak?" dedi Franklin alaycı alaycı.
"Olacağı bu." diyerek Franklin'in üzerine atıldı Marc. İkisi de öfkeden kudurmuşçasına saldırıyorlardı birbirlerine. Ne kadar süre devam ettiklerini, yorulup yorulmadıklarını düşünmeden aynı anda asalarını çektiler. İkisinde de hasar büyüktü. Marc'ın dört dişi ve burnu kırılmıştı, kolunun çıkmış olduğunu tahmin ediyordu. Ağzından ince bir şekilde kan sızarken bunu umursamıyordu bile. Franklin de ondan iyi durumda değildi. Alnında kocaman bir şişlik oluşmuş, alt dişlerinin altısı ve burnu kırılmış, ağzından ise oluk oluk kan boşanıyordu. Akan kanı kolunun yeni ile sildi Franklin de tıpkı Marc gibi.

Asalarını havaya kaldırarak sözsüz büyüler göndermeye başladılar birbirlerine. Bir kaç tanesi isabet ediyordu üstelik. Alev alev yanan lanetlerin değdiği yerden kan boşanıyor, lanetler çarpışıp yön değiştirdiği zaman, bahçedeki ağaçlar tutuşuyorlardı.
Uzun süre böyle devam ettikten sonra arkadan "Yeter!" diye bir ses duyuldu. Daha sonra da iki kırmızı ışın, öfkeli iki genç adama çarptı. İkisi de dizlerinin bağı çözülüp yere düşerlerken, olanları izleyenler, onları sersemletene dikkatle bakıyorlardı. Albus Dumbledore'a.
Dumbledore sinirli bir şekilde ikisinide hastaneye götürdü.Onları şifacılara teslim etti ve direk Elishia'nın odasına yöneldi.
İçeriye girdiğinde bütün herkesin düşünceli bir şekilde Elishia'ya baktığını gördü.Usulca Darcey'e sordu.
"Denedin mi?"
Darcey evet anlamında başını salladı üzgün bir şekilde.
Dumbledore "Merak etme Darcey.Bulacağız bir çaresini" dedi.
Darcey kısık sesle "Biliyorum" dedi.
Dumbledore sevecen bir şekilde kıza gülümsedikten sonra herkesin duyabileceği bir ses tonuyla konuştu.
"Dışardaki kavgadan haberiniz var mı?"
Sirius,
"Ne kavgası Albus?", dedi merakla.
Dumbledore Darcey'e bakarak,
"Marc ve Franklin kavga ediyorlardı.Büyük yaralar almışlar bende onları buraya getirdim.Aşağıdalar." diyerek sözünü tamamladı.

İlk önce Darcey ayaklandı.Sinirli bir şekilde odadan çıktı ve aşağıya inmeye başladı.Arkasındada şaşkın bir halde Harry,Draco ve Sirius vardı. Dördü iki genç adamın bulunduğu yere girdiler.Darcey öfkeli bir şekilde ikisine baktı. Franklin'nin pansumanı bitmişti, Marc'ın ise kolunu askıya alıyorlardı.Darcey,
"Ne yaptığınızı zannediyorsunuz?" dedi öfkeli bir ses tonuyla. Franklin hiçbir cevap vermedi.Sadece "Kavga" dedi. Darcey inanamayarak Franklin'e döndü.
"Alexander?" Franklin sakin bir ses tonuyla cevap verecekken Marc araya girdi.
"Seni---"dedi ama sözünü bitiremeden Darcey
"KAPAYIN ÇENENİZİ" diye bağırdı. İkisi de sustuktan sonra Darcey öfkesine hakim olarak
"İlk önce Franklin, sen anlat." dedi Franklin direk olarak Darcey'e bakarak konuşmaya başladı.
"Seni buraya getirdikten sonra.." Sözüne devam edemedi çünkü Draco şaşkın bir halde
"Nereye gitmiştiniz?" dedi."Bakanlıkta yoktu Franklin."
Darcey umursamadan "Devam et Alexander" dedi.
Franklin "Seni bıraktıktan sonra Mercedes ile karşılaştım.Biraz yürüdük.Sonra birbirimize sorular soruyorduk.Sonra birden Marc bana saldırdı." dedi.
Marc "Ne?!" diye bağırdı kolunu tutarak."Ben oraya geldiğimde ne yapmak üzerinde olduğunu anlatsana" dedi.

Franklin hafiften gülümseyerek "Mercedes'i öpüyordum" dedi. Birden Harry "Ne?" diye bağırdı ve Franklin'nin üzerine yürümeye başladı. Darcey genç adamı tutarak
"Ne var bunda?Franklin sizin biricik arkadaşınızı öpemez mi?" diye sordu.
Sonra Marc'a dönerek "Sen de bunun için ona saldırdın öyle mi?" diye sordu.
Marc "Sadece onun için değildi" dedi soğuk bir sesle.
Darcey "Peki başka ne vardı saldıracak Marc?" sordu öfkeyle. Marc cevap vermedi sadece gözlerini kaçırdı.Darcey
"Söyle Marc." dedi ama Marc cevap vermedi.Onun yerine Franklin sırıtarak cevap verdi.
"Anlamıyor musun Darc?Seni kıskandı." dedi."Benden" diye de ekledi.
Darcey inanamayan gözlerle baktı Marc'a
"Sen kim olduğunu zannediyorsun Riddle?!"
Draco öfkelenmiş genç kadını sakinleştirmek için adım attı ama Franklin,
"Yerinde olsam yapmazdım" dedi. Darcey hala inanamayarak
"Niye kıskanıyorsun ki beni?" dedi. Marc artık öfkelenerek
"İşte bu yüzden Darcey.Franklin senin her şeyini biliyor.Senin için önemli olan her şeyi biliyor.En ufak bir şey olduğunda sen ona koşuyorsun ya da o seni hemen buluyor. Sonrada giderek Mercedes'i öpemeye çalışıyor."
Darcey " Bu yeterli bir sebep değil Riddle." dedi.
Marc artık iyice sinirli bir ses tonuyla bağırdı.
"ANLAMIYOR MUSUN DARCEY?! BEN SENİ SEVİYORUM!"
Darcey itirafa hiçbir tepki vermeden konuşmaya başladı
"Bu en çok güvendiğim kişiye,en çok dost bildiğim kişiye, en çok sevdiğim kişiye saldırmana izin vermez.Eğer bunu bana gelerek söyleseydin işler değişik olabilirdi ama bu yolu seçmemeliydin Marc." dedi soğuk bir sesle. Darcey Şifacıya dönerek "Franklin'i çıkarabilir miyim?" diye sordu.Şaşkınlıktan donmuş genç kadın başını evet anlamında salladı.Darcey genç adamın yanına yürüdü ve onu yerinden kaldırarak "Bana sarıl." dedi.Franklin hayır anlamında başını salladı.
"Güçsüzsün sen Darc.Kendini bile zor cisimliyorsun birde beni asla yapamazsın.Sana bir şey olur sonra." dedi.Darcey katı bir ses tonuyla
"Sarıl Alexander."dedi. Franklin yorgundu bu yüzden kabul etti.Darcey, Draco'ya dönerek

"Camellia'ya söyle. Franklin'nin evindeyim." dedi ve Franklin'e döndü. Franklin kendisine dönen genç kadına sıkıca sarıldı ve herkesin duyabileceği bir ses tonuyla "Süpersin" dedi.Darcey hafiften kahkaha atarak cisimlendi.


Dumbledore odayı boşaltan dört kişinin ardından Elishia'nın başucuna doğru ilerledi.Camellia ise koyu mavi gözlerinde büyük bir merakla yaşlı büyücüyü izliyordu.Dumbledore asasını çıkartarak sözsüz bir büyüyle uyuyan genç kızın karanlık zihnine daldı.Etrafında dönen anıların arasında kaybolmamaya çalışarak konuştu.
"Elishia beni duy.Dönmelisin.Kabuğuna saklanma..." O eski anı yeniden gözlerinin önene geldi.Yerde cansız yatan iki beden ve baş uclarında bekleyen on beş yaşında bir kız çocuğu...Cansız bedenlere boş boş bakıyordu.Dumbledore sarsıldığını hissederken daha kısık bir sesle konuştu.
"Elishia annenle babanı kabuğun olarak kullanma..."
Yeni bir anı görünürken biraz daha büyük bir Elishia ile karşılaştı.Genç kız kollarında Hilaire'nin bedenini taşıyor,bir kayalığa tırmanıyordu.Denizin sesi uzaklardan geliyordu.Yaşlar genç kızın gözlerinden boşalıyordu.
"Elishia Hilarie eskilerde kalmanı istemiyor.Lütfen dön Elishia...Beni bekletme..."
Anı kayboldu ve karanlık yeniden göründü.Dumbledore gen kızın bilinçsiz baskısı ile geriye savrulmuştu.Beyaz mermer zemine düşerken aynı Darcey gibi yaşlar kırışık yüzünü ıslatıyordu.Camellia'nın yardımıyla kalkarken mırıldandı. "Bir kişiyi mutlaka kabul edeceksin Elishia mutlaka...."
****
"Anlayacağın," dedi Franklin elindeki bardağı masaya bırarak. "Neyi kısandığını hala anlamış değilim Marc'ın. Yani cidden, uzaktan bakınca onun düşündüğü kadar yakın mı görünüyoruz tanrı aşkına?"
Darcey, elindeki kadehi döndürerek düşünmeye başladı. Gerçekten Marc'ın düşündüğü gibi yakınlar mıydı?
"Üstelik," dedi Franklin masaya bıraktığı bardağı tekrar eline alıp, birasından bir yudum daha içerek. "O benim Mercedes'i sevdiğimi de biliyor. İkinizi aynı anda idare ettiğimi mi düşünüyor, nedir?.."
Darcey'in elindeki kadeh, bu sözün getirdiği şokla yere düşüp paramparça oldu. Darcey, deli gibi gülmeye başladı.
"E o kadarını da düşünüyorsa, yani.."
"E ne bileyim, üstüme saldırması falan.." Franklin de gülüyordu.
İki genç, bir süre birbirlerine baktıktan sonra daha delice kahkahalar atmaya başlamışlardı. Onları şu anda gören birisi, delirdiklerini düşünebilirdi. Yaşadıkları şeyler onların bu tip şeylere gülüp geçmesini sağlıyordu Bir süre daha böyle konuştular. İki sözde bir duruyor ve gülmeye başlıyorlardı. Artık gülmekten bir hal oldukları sırada Darcey kendini toparladı
"Hadi, birer kahve içelim, yoksa hastaneye döndüğümüzde de kıkır kıkır gülüyor olacağız." hala gülüyordu.
Franklin başını evet anlamında salladı ve
"Nerde olduklarını biliyorsun."diye ekledi.
Darcey kalkarken "Harbiden yakınız." dedi ve gülmeye başladılar
Franklin delice gülüyordu.Darcey mutfağa geçti ve iki kahve yaparak salon'a geri döndü.Birini Franklin'e uzatarak kalktığı yere geri oturdu.Bir süre ikisi de öylece kahvelerini yudumlayarak dışarıyı izlediler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden - Sayfa 2 Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:04 pm

En sonunda Darcey konuştu.
"Frank bana kız kardeşini hiçbir zaman anlatmadın.Onun durumu nasıl?" diye sordu.
"İşin doğrusu, şifacılar da bunu bilmiyorlar," dedi Franklin camdan dışarıya bakıp gözleri dalarak."Tahminimizden uzun sürecek diyorlar sürekli. Evangelina'yı o gün öldürmediğime habire lanet ediyorum."
"Ne fark ederdi ki?" dedi Darcey. "Öldürseydin yani?"
"Bilmiyorum ama intikamımı almak zorundaymışım gibi hissediyorum kendimi. Zaten, o şu anda hapiste. Alexis iyileştiği gün öldüreceğim onu kafama koydum bunu." kahvesinden bir yudum daha aldı. Darcey'e baktı.
"Bu konuda konuşmayı da pek istemiyorum aslında. Konuştuğumda çünkü, onu iyileştiremeyen şifacıları, ona o laneti yapanı öldürmek geçiyor içimden.. Ve yapamamak da moral bozucu bir şey.."
"Anlıyorum Frank.Bende ailemin öldüğünü duyunca onları öldürenin karşısına çıktım.Voldemort'un karşısına.Ne yapacağımı bilmiyordum.Ona hakaret ettim.O da bana işkence yaptı.O gün üzerimde gördüğün kanları akıttı.Şimdi düşünüyorumda aslında benim intikamım başkasınaydı onun karşısına çıkmam aptallıktı.Fakat iyiki de çıkmışım.Eğer çıkmasaydım seni hiçbir zaman tanıyamazdım Kont Mördermeister." dedi gülümseyerek.
Franklin başını eğdi ve
"Herşeyin bir gerekçesi var hayatlarımızda Darc." dedi.Darcey evet anlamında başını salladı ve oturduğu yerden kalktı.
"Sen gelmek istiyor musun?" diye sordu.Franklin sırıtarak
"Birini kıskandırmak istiyorum ve eğer yanında olmazsam birilerini öldürebilirsin" dedi.
Darcey elini uzattı ve onu kaldırdı.
"Hadi üstünü değiş.Bu kıyafetlerle gidemezsin" dedi.
Franklin üzerine baktı ve "Evet" dedi.Yavaşça odasına ilerlerken Darcey'nin kaldığı eski odayı gösterirken
"Bazı kıyafetlerin hala burada" dedi.Darcey başını salladı ve diğer odaya girerek kapıyı kapattı.

Yarım saat sonra Darcey hazır bir şekilde kapıda bekliyordu.En sonunda Franklin çıktı odadan.
Darcey " Hele şükür Frank." dedi ve onun kolunu tutarak cisimlendi.
İkisi tam hastanenin içine cisimlenmişlerdi.Darcey genç adama destek olarak yürüyor ve aynı zamanda etrafına bakıyordu.
En sonunda Elishia'nın odasının önüne geldiler.Darcey bir an tereddüt etti.Yine onu orada öylece yatarken görmek ona ağır geliyordu.Franklin koluna girmiş genç kadının durduğunu hissetti ama onu hafiften çekerek kapıyı açtı.

Kapıyı açtığında herkesin bakışları onlara çevrildi.Darcey o an kendisine güvenerek adımın attı.Franklin'de yanında sendeleyerek yürüyordu."Merhaba" dedi usulca.
Camellia "Merhaba canım." dedi.Diğerleride selam verdi ona bir kişi dışında.İkisine düşmanca bakan daha doğrusu Franklin'e düşmanca bakan Marc dışında.Darcey kolundaki Franklin'i boş sandalyeye oturtturdu ve Elishia'ya döndü.
"Bir gelişme var mı?" diye sordu.Draco "Hayır" dedi.Darcey ona dönerek "Benden sonra kimler denedi?" dedi.Draco usulca cevapladı."Sadece Dumbledore.O da başarılı olamadı.Şey onun bir düşüncesi var.Çok güçlü birinin zihnine girmeyi denemesi gerektiğini düşünüyor.Bizde kim girsin diye düşünüyorduk."
Darcey hiç düşünmeden "Franklin girebilir misin?" diye sordu.

Franklin cevap vermeden bütün odada itiraz sesleri yükselmeye başlamıştı. Darcey, Sirius'a dönerek
"Onun bir kiralık katil olduğunu biliyorum ama çok güçlü." dedi.Sirius karasızlıkla başını salladı.Darcey,
"Bak Sirius.Kendi gözlerimle hangi büyüler yapabileceğini gördüm.Ne kadar güçlü olduğunu gördüm.Bu odada bulunan herkesten güçlü Frank.Ona bir şans verin.Eğer Elishia'ya birşey yapmasından korkuyorsanız hiç korkmayın.Franklin'e hayatım pahasına güveniyorum" dedi.
Franklin herkes susarken
"Darc lütfen canım.Lütfen senin için yaparım ama istemiyorlar.Senin üzülmeni istemem." dedi.Darcey sadece
Franklin'e baktı.O bakışın içinde her şey olabilirdi ama Franklin için tek bir şey vardı.Güven.Franklin anlamında başını sallayınca Darcey Sirius'a döndü.Çok iyi biliyordu ki o kabul ederse herkes ederdi.
Sirius bir süre Camellia'ya baktı."Bu kararı siz ikiniz verebilirsiniz ancak Darcey.Camellia'da olur derse biz karışamayız." dedi.
Darcey hemen en yakın arkadaşına döndü.
"Cami bana güven.Franklin'e canımı gözüm kapalı teslim ederim.O 1 ay ben bir hastanede kalsaydım kurtulamazdım.Yani şimdi yürüyemezdim.Beni iyileştiren Franklin oldu.Her zaman beni korudu.Ben inanmıyorum ki gözümün önünde Elishia'yı hem de çok sevdiğim ailemden saydığım kişiyi öldürsün.Lütfen Cami bu belki de Elishia'nın son şansı." dedi.
Camellia başını Franklin'e çevirdi.
"Darcey kolay kolay güvenmez Franklin.Bu yüzden izin veriyorum.Lütfen kurtar onu." dedi.

Camellia'da kabul ettiği için hiç kimse sesini çıkartamadı.
Darcey gülümseyerek "Franklin hadi." dedi.Franklin genç kadına tutunarak yatağın yanına gitti.Darcey onu tutuyordu.Franklin asasını çekti ve "Zihnefendet!" dedi.Franklin birden Elishia'nın karanlık zihninin içindeydi.Seslenmeye başladı.
"Elishia ben Franklin.Bak herkes senin için üzülüyor.Lütfen bana cevap ver.Hatırlıyor musun hastanede karşılaştığımız günü?" dedi ama cevap vermedi Elishia.Franklin daha derinlere inecekken Elishia'nın uysal sesinin duydu.
"Hatırlıyorum.O gün senin için gerçekten üzülmüştüm.Seninde Darcey için üzüldüğünü biliyorum ama Franklin ben geri dönmek istemiyorum.O yüzden şimdi çık zihnimden " dedi.Franklin büyük bir güç tarafından itildiğini hissetti.Gözlerini açtığında koltukta oturuyordu.Herkes merakla ona bakıyorlardı.

Darcey "Ne oldu?" diye sordu.Franklin Elishia'ya bakarak konuştu.
"Bana cevap verdi ama o geri dönmek istemiyor.Belki şey..."
Darcey "Belki ne Franklin?" dedi.
Franklin
"Siz ikinizi seviyor ama son günlerde ona acı çektirdiğinizi zihnindeyken hissettim.Şey belkide Elishia'nın eski nişanlısı girse zihnine.O şey belki işe yarayabilir". dedi.
Draco "Eski nişanlısı?" diye sordu Darcey'e ama Camellia cevap verdi.

"Adiran Frederic Guillamaue.Tabi ya biz neden bunu düşünmedik." dedi. Darcey gülümseyerek , "Ben onu yarın getiririm." dedi. Sirius, "Tamam anlamında başını salladı ve Franklin'e bakarak "Sağol Franklin" dedi.Franklin "Önemli değil" dedi ve Darcey'e dönerek "Beni eve götü rebilir misin Darc?" diye sordu.Darcey başını evet anlamında salladı ve onun kolunu tutarak cisimlendiler.


Draco yeni bir günle birlikte İngiltere'den fransa'ya cisimlenmişti.Son üç gündür kendini kaybetmiş bir biçimde dolaşıyordu ortalarda.Koridorları hızla aşarak genç kızın odasına girdi.İçeride hiç kimse yoktu.İçinden sessiz bir küfür savurdu.Hala durumu aynıydı. "Bana bunu niye yapıyorsun Elishia..."
Zihnin karanlık havasına girerken tek düşündüğü şey elishia'ydı.Bir cevap almalıydı yoksa çıkmayacaktı.
"Seni döndürene kadar çıkmayacağım Elishia..." Hafif bir dalgalanma hissetti.Elishia cevap verecekti bunu biliyordu.önüne bir anı serilirken şaşkınlıkla durdu.Burayı bir yerlerden hatırlıyordu...Kendi evinin balkonu...Ve köşedekilerde...Elishia bunu görmüş olamazdı hayır.Şaşkınlığı artarken etrafındaki duyguları da hissedebiliyordu.Öfke,hayal kırıklığı,dargınlık...En yoğunu da aşk
Evet bu kesindi.Elishia'nın kalp atışlarını bile hissedebilirdi şu anda ve bu duygu kesindi.Sessizce gülümsedi. "Bir cevap vermelisin Elishia..."
"Ben cevabımı verdim Draco Malfoy...Franklin iletmedi mi?"
"İletti ama sen bunun beni ne kadar yıprattığını görmedin Elishia..."
"Yıpratmak mı?"
"Evet yıpratmak.Uyanınca bu zihinsel konuşmanın hiçbir anını hatırlamayacaksın ama şimdiye kadar hissetmeliydin."
"Neyi?"
"Sana aşık olduğumu..." Melodik ses bir süre duyulmadı.Draco hala zihinsel boşluktaydı.Bir an sonra üzerinde bir baskı hissetti.Zihinden kovuluyordu.Tüm gücüyle direnmesine rağmen karşı koyamadı.Genç kız gerçekten çok güçlüydü.

Bedenine geri döndüğünde aynı şekilde yatan genç kız ile karşılaştı.Aynı şekildeydi.Hiçbir değişiklik yoktu.Demek bu bile işe yaramamıştı.Arkasını döndü hayal kırıklığı ve kırgınlık ile.Gözlerinin yandığını hissetti.Sonra zihninde duyduğu melodik sesin kulaklarına ulaşmasıyla tekrar arkasını döndü.Elishia yatakta acı içinde kıvranıyordu.Bir rüya görüyor olamlıydı herhangi bir şey. Sihrin uyanmasını engellediğine emindi.Genç kızın acısı dinerken ince dudaklardan çıkan sözcük Draco'nun donup kalmasına neden oldu.
"Draco...."
Genç kız yarı ölü haline geri dönerken,Draco içinde aynı anda hem mutluluk hem hüzün yaşıyordu.Elishia uyanmamıştı.Bu olanları şimdilik kimseye söylememe kararı aldı.

Darcey topuklu ayakkabılarının Fransa sihir bakanlığının soğuk koridorlarında yankılanan sesleri eşliğinde Seherbazlık karargahına doğru gidiyordu.Eskiden burada çalışmıştı Darcey.Bu yüzden o burasını ve çalışları,burası ve çalışanlarıda Darcey'i tanıyorlardı.Darcey ona selam verenlere başıyla selam veriyordu.En sonunda baş seherbazın odasına gelebilmişti.Kapıyı hafifçe tıklattı.İçeriden kalın bir erkek sesi " Si[evet] " dedi.Darcey yavaşça kapıyı açarak içeriye girdi.Genç adam masanın üzerindeki kağıtları okuyordu.Bakışlarını gelen kişiye kaldırmamıştı. Darcey bekledi.En sonunda baş seherbaz konuşarak başını kaldırdı."Si[evet]?" Karşısında hafifçe gülümseyen Darcey'i görünce sevinçle yerinden kalktı ve

"Darcey.ma cocotte[tatlım] Fait quels hangi enroulent ajoutez le vous l'ici (Seni hangi rüzgar attı buraya?)" diye sordu sarılırken.Darcey üzgün bir şekilde "Elishia" dedi.
Adrian genç kadının anlattıkları karşısında oturduğu yere çökmüştü.Darcey,
"Anlayacağın en son yani Franklin zihnefend yaptığında Elishia onunla konuşmuş.Franklin'de bize senin onu geri getirebileceğini söyledi.Bende hemen geldim." deyince Adrian oturduğu yerden kalktı ve
"Hadi Darc.Alain'da alalım gidelim hemen" dedi.Darcey başını salladı ve yerinden kalkarak onu izledi.

Yarım saat sonra üçüde hastanenin önündeydiler.Darcey önde Adrian ve Alian hastanenin koridorlarında hızlı adımlarla yürüyorlardı.

Darcey kapının önüne geldiğinde Adrian'a döndü."Bu göreceğin şey.Yani kendini tutmanı istiyorum." dedi.Adrian tamam anlamında başını salladı.Darcey kapıyı açtı ve içeriye girdi.Arkasından Adrian girdi ve yatakta yatan genç kadına baktı.
"Elishia." dedi usulca.Bu sırada Adrian'nın arkasından Alian girmişti.Camellia onu görünce
"Al!" dedi. Alian
"Cami.Hayatım noldu size?" diyerek ona sarıldı.Camellia genç adamın kollarında ağlayarak Adrian'nın acı içersinde Elishia'ya bakmasını izlemeye başladı.Adrian ve Elishia ayrılma kararını ortak almışlardı ama Adrian hala ilk günkü gibi seviyordu Elishia'yı.
Tam bu sırada kapıdan içeriye Sebastian girdi.
"Darcey." dedi.Darcey onu görünce ona koştu ve sarıldı."Sebastian.Gelmene sevindim" dedi.Sebastian genç kadının alnını öptü ve Elishia'ya baktı.

Adrain eğilerek genç kızın elini tuttu ve öptü."Seni bırakmamalıydım Elishia. Ayrılmamıza engel olmalıydım" dedi.Darcey "Adrain biz çıkalım sen dene olur mu?" diye sordu.Adrian başını evet anlamında salladı.

Darcey, Sebastian'a sarılmış bir vaziyette odadan çıkarken Marc ile göz göze geldi.Ona hafifçe gülümsedi ama sonra gözleriyle hala kızgınım sana dedi. Camellia ise Alian'na yaslanmış bir şekilde odadan dışarıya çıkmıştı.Bu üç Fransız erkek odadaki dört kişiyi gerçekten sinir etmişlerdi. Harry,Sirius,Marc ve Draco.

Herkes odadan tek tek çıkmaya başlamıştı.En son Draco kapıya ilerledi.Bir süre Elishia'ya baktıktan sonra başını öne eğerek dışarıda heyecanla bekleyen kalabalığın yanına ilerledi.

Andrean ilerleyerek yatağın kenaarına oturdu.Suçluluk duygusu bütün vücudunu kaplarken,asasını tutan eli giderek yumruk halini alıyordu.Tekrar ayağa kalktı.Asasını çıkartırken siyah gözlerini acı çeker halde duran Elishia'dan ayırmadan mırıldandı. "Zihnefendet."

Anılarla dolu zihinde yolunu kaybetmişçesine dolaşıyordu Adrian.Ama bir yanda da elishia'ya sesleniyordu. Hİçbir yanıt alamadı.Önünde bir anı belirdi.Bu anı...Elishia ağlayarak Adrian'a bakkıyordu.Kafasını iki yana sallıyordu.Adrian ise bir şeyler anlatıyordu.Sonunda Elishia da dikleşerek mavi gözlerinde bir öfkeyle yanıt veerdi Adrian'a. Kulaklarında elishia'nın melodik sesi yankılanırken rahatladı.
"Neden burdasın Adrian?"
"Seni almaya geldim Elishia"
"Geliyorum...Ama şunu bil Adrian senin için değil.Benden ayrıldığın zaman bunun benim için olduğunu söylemiştin ama ben senin için dönmüyorum..."
Adrian sessizce durdu.Sonra mırıldandı.
"Söylediklerine inanmıyorum Elishia.Bu söylediklerini nasılsa unutacaksın ve ben de unutmaya çalışacağım.Zihnindeki bu kişi gerçek Elishia'm değil ve şimdi onu serbest bırak."
Melodik ses ince bir kahkaha attı.Adrian zihinden çıkarken yatakta acılar çekmiş olan genç kız üç gün sonunda mavi gözlerini açıyordu.

****
Üç genç seherbaz, asasız bir şekilde oturuyor, nasıl kurtulacaklarını düşünüyorlardı. Karanlık odada, içeri girecek ufacık bir ışık huzmesinin hasretiyle beklerlerken kapı ardına kadar açıldı.
"Sonunda..." dedi heyecanlı ve onlara tanıdık gelen bir ses.

BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
 
Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden
Sayfa başına dön 
2 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : Önceki  1, 2
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
..Fiction Masters-Masters of Fiction.. :: ..... Ortak Hikayelerimiz ..... :: Mr. and Mrs.-
Buraya geçin: