..Fiction Masters-Masters of Fiction..
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
..Fiction Masters-Masters of Fiction..

Hikayelerinizi, yazılarınızı yayınlayabileceğiniz, görüş aktarabileceğiniz süper forum...
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden

Aşağa gitmek 
Sayfaya git : 1, 2  Sonraki
YazarMesaj
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:40 pm

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden 3325028623ac3b041fcc0b9po1

Yazan:Harriett &Melodie &Hamlet

1-Bölüm

Fransa’da hava yağmurluydu.Bütün ülke bu hava yüzünden yastaydı sanki.Ama bu ülkede sevinç çığlıkları atan üç genç kadın vardı.Darcey,Elishia ve Camellia.Bu üç genç kadın 2 yıl önce okullarından mezun olmuş ve İngiltere Sihir Bakanlığına iş başvurusunda bulunmuşlardı.Bu sevinç çığlıkları da Bakanlıktan gelen haberdi.Üçü de kabul edilmişlerdi.Yarın yeni evlerine taşınmak için artık yaşayacakları ülkeye gideceklerdi.

İngiltere’ye…



&&&&&&&&&&&&&

Güneş gökyüzünde yükselmeye başlamıştı.İngiltere yavaş yavaş bir pazartesi sabahına uyanıyordu.bazıları için bugün sıradan bir gündü ama sihir dünyası içinse bugün kurtuluş günüydü.Bugün tam 16 Mayıstı.Voldemort’un ölüm gün dünyanın doğum günüydü.Savaşta sadece kötüler ölmemişti.İyilerde kayıplar vermişti.Lupin,Tonks,George, Neville gibi.İşte bugün onları anma günüydü.
Tören her yıl aynı saatte aynı yerde yapılıyordu.Hogwarts saat tam gece yarısında.Voldemort’un öldüğü ve savaşın bittiği saatte.



&&&&&&&&&&&&&&



Draco yavaşça yatağından kalktı ve yanı başında duran saatine baktı.Saat daha sabahın dokuzuydu.Draco tam yeniden yatağa yatacakken aklına bir şey dank etti.Bugün yeni Baş Seherbazla tanışacaklardı.Fakat Draco bugünün asıl önemini unutmuşta değildi.Hızlı bir şekilde yatağından kalktı ve banyonun yolunu tuttu.Soğuk bir duş aldıktan sonra dolabının yanına gitti.Kapısını açıp içinden siyah bir takım,beyaz bir gömlek ve İtalyan tarzı siyah bir ayakkabı aldı.Giysilerini yatağın üzerine, ayakkabısını da hemen yatağın yanına koydu.Şöyle bir gözden geçirdi.Bir şey eksik mi diye.Eksik olan parçayı buldu ve dolabına yeniden gidip alttaki çekmeceden bir kravat aldı.Onu da yerine koydu ve baktı.Her şey tam takımdı.Hafifçe gülümsedi ve giyinmeye başladı.
Yarım saat sonra hazır bir şekilde bakanlıktaydı.Her zamanki umursamaz tavırla asansörlerin olduğu yere doğru yürümeye başladı.Asansörün önüne gelince çağırma düğmesine bastı ve gelmesini bekledi.Tam asansör gelmişti ki arkadan biri seslendi.

--Draco.

Draco asansöre binip iki yıldır en iyi arkadaşlarından olan iki kişiye kapıyı tuttu.Onlarda içeriye girince Draco kapıyı bıraktı ve gülümseyerek,

--Hangi kata Bayan Granger?, diye sordu.Hermione gülümseyerek,


--Siz seçin Bay Malfoy, dedi.Draco bakmadan bir tuşa bastı ve kabin hareket etmeye başladı.Harry gülerek,

--Doğru kat olduğunu nereden biliyorsun?, diye takıldı.Draco,

--İçime doğdu, diyerek yanıtladı.Asansör yavaşladı ve kadın konuştu.

“İkinci kat.Sihir Tarihi Araştırma Merkezi , Seherbaz Karargahı ve Bakanlık”


Harry şaşkın bir şekilde ,

--Yeni düzenleme mi?, diye sordu.Draco ve Hermione aynı anda kafalarını salladılar.Kabinin kapısı açılınca Draco eliyle Hermione’ye yol verdi.Hermione onun yanından geçerken “Malfoy Centilmenliği” dedi.Draco başını sallayarak onun peşinden asansörden çıktı.Harry ikisine bakarak gözlerini devirdi ve o da onların peşinden dışarıya çıktı.Hermione onlara el sallayarak kendi bürosuna doğru gitmeye başladı.Harry merakla,

--Niye böyle bir şey yaptılar?, diye sordu.Draco yürümeye başlayarak sorusuna cevap verdi.

--Biliyorsun Kingsley bakan oldu.Seherbazlarla yakın olmak istiyor.

--Orası tamam ama Hermione’nin bürosu niye burada?

Draco bilmiyorum anlamında omuzlarını silkti.Bu sırada ikisi büronun kapısından girmişlerdi.Onları gören ya baş selamı veriyorlardı ya da “Günaydın” diyorlardı.İkisi de artık buna alışmış bir şekilde başlarını sallıyorlardı.En sonunda dört odanın bulunduğu yere geldiler.İlki Harry’nin ikincisi Draco’nun üçüncüsü de Marc’ın odasıydı.Tam onların karşısında ki oda ise Baş Seherbazın odasıydı.Harry odasına ilerlerken arkasından Marc seslendi.


--Günaydın.

Draco ve Harry aynı anda cevap verdiler.

--Günaydın.

Harry arkasını dönüp odasına girecekken yine Marc’ın sesiyle olduğu yerde döndü.

--Kingsley hepimizi toplantı salonunda bekliyor.


Draco tamam anlamında başını salladı ve toplantı salonunun yolunu tuttu.Harry ve Marc onun arkasından geliyorlardı.Bu sırada Harry yanında ki arkadaşına hitap ederek konuşmaya başladı.

--Sen nasılsın?

--İyiyim.

--Mercedes’ten haber var mı?

Marc bu soru üstüne biraz durgunlaşarak cevapladı.

--Nerede ve nasıl olduğunu bilmiyorum.Bugün gelecek mi onu bile bilmiyorum.


Harry bu cevap üzerine daha fazla konuşmadı ve yürümeye devam etti.Toplantı salonundan içeriye girdiğinde neredeyse bütün önemli kişilerin burada olduğunu gördü.Hemen Hermione’nin yanına oturdu.Kingsley herkesin geldiğini görünce konuşmasına başladı.

--Bildiğiniz gibi üç tane açık yerimiz var.Benim yardımcım, Baş Seherbaz ve Hermione’nin ortağı.


Hermione son söyledikleri için itiraz etmeye başladı.

--Benim bir ortağa ihtiyacım yok.O yer Mercedes’in yeri.

Kingsley,

--Bende biliyorum Hermione ama Mercedes istifasını bana 2 hafta önce sundu, dedi üzgün bir şekilde.Bunun üzerine Marc,

--Buraya geldi mi?, diye sinirli bir şekilde sordu.Kingsley,


--Hayır.Baykuş aracılıyla gönderdi, dedi.Ve kimse sözünü kesmeden devam etmeye başladı.


--Devam ediyorum.Bu üç pozisyona da yeni kişiler geldi.Bugün o üç kişi gelecek.Hatta birazdan burada olurlar.Kendileri Beauxbatons Sihir Akademisi’nden iki yıl önce mezun oldular ama yaşıtlarına göre çok güçlü büyücüler.

Tam isimlerini söyliyecekken kapı açıldı ve içeriye birbirinden güzel üç genç kadın girdi.En başta ki gülümseyerek,

--Bakan bey geç kaldığımız için özür dileriz, dedi.Kingsley gülümseyerek,

--Önemli değil, dedi ve onlar için ayrılmış üç yeri gösterdi.Üç genç kadın zarif adımlarla onlara gösterilen yere doğru yürümeye başladılar.En baştakinin simsiyah saçları vardı.Gözleri kahverengiydi.Üzerinde saçları kadar siyah bir takımı vardı.Onun arkasından gelense arkadaşının aksine sapsarı dalgalı ve uzun saçları vardı.Gözleri gök mavisiydi.Onun üzerinde ise gri bir takımı vardı.En arkalarından gelen ise diğerlerinin karmasıydı sanki.En öndeki gibi siyah saçları, önündeki gibide mavi gözleri vardı.Onun üzerinde siyah bir ceket ve etek.İçinde ise beyaz bir gömlek vardı.Üç genç kadında yerlerine oturunca Kingsley,


--İsterseniz siz kendiniz tanıtın, dedi ve sözü en baştaki kıza devretti.En baştaki kız ciddi bir suratla,

--İsmim Darcey Elanor Raissa Eglantina.Baş Seherbazım, diyerek kendisini tanıttı.Dracey’nin yanındaki kız söze başladı bu sefer.Ama onun suratında Darcey’nin aksine sevecenlik vardı.

--Ben Elishia Lacyann Nannette Abella.Sihir Tarihi Araştırmacısıyım, dedi gülen bir yüzle.Elishia’da sözünü bitirince en sondaki genç kadın konuşmaya başladı.


--Camellia Carine Martin Winchester.Bakan yardımcı.Camellia’da aynı Darcey gibi katı bir ses tonuyla konuşuyordu.Kingsley üç genç kadında kendilerini tanıtınca gülümseyerek Harry’e döndü.Harry başını salladı ve konuşmaya başladı.


--Harry Potter.Tanıştığıma memnun oldum.

Harry konuşmasını bitirince Draco konuşmaya başladı.

--Ben Draco Malfoy.Tanış….


Daha sözünü bitirmeden Darcey inanamayarak Draco’nun lafını kesti.


--Draco…



Bölüm sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:40 pm

2-Bölüm

--Draco…


Darcey inanamayarak genç adama bakıyordu.Harry şaşırarak,

--Tanışıyor musunuz?, diye sordu.Draco hayır anlamında başını salladı ama Darcey geldiğinden beri ilk defa samimi bir şekilde gülümseyerek,

--Sen hatırlamıyorsun ama ben çok iyi hatırlıyorum Draco.Seninle Fransa’daki Sebastien’nın doğum gününde verdiği baloda tanışmıştık.Birlikte güzel vakit geçirdiğimizi hatırlıyorum Draco, dedi.Draco hatırlamaya çalıştı ve sadece gecenin sonunu hatırladı.Birbirlerinden hoşlanmalarına rağmen ikisinin de aileler tarafından nişanlandırıldıkları kişiler vardı.Gecenin sonunda sadece bir kez bakışmışlar ve Draco Pansy ile giderken Darcey’de Sebastien’nın kolundaydı.Bunları hatırlayınca Draco,

--Evet hatırlıyorum Darcey.Nasıl unutabilirdim ki zaten.Sebastien nasıl?, diye sordu.Darcey muzipçe gülerek,


--En son yüzüğü kafasına fırlattığımda görmüştüm.O zaman da pek iyi değildi, diye cevap verdi.Draco’da her zamanki karizmatik gülümsemesiyle karşılık verdi.Birbirlerine uzun bir süre baktılar.Etraflarında konuşan insanlara rağmen.Kimse onların birbirleriyle uzun süredir bakıştıklarını anlamamıştı.Bir kişi dışında.

Elishia dışında…


&&&&&&&&&&&&&&

Toplantı bitmiş ve üç kız birbirlerine şans dilerek birbirlerinden ayrılmışlardı.Camellia bakanla birlikte bürosuna, Elishia durumdan hiçte memnun olmayan Hermione ile bürosuna ve Darcey de savaşın üç prensiyle birlikte Seherbaz Karargahına.


Camellia bakanın hemen yanında yürüyordu.Bakanı gören selam veriyordu ve bakanda her zamanki sert tavırıyla karşılık veriyordu.En sonunda iki odanın önüne geldiler.Kingsley eliyle sol taraftaki odayı göstererek,

--Burası sizin odanız Mrs. Winchester, dedi.Camellia ,


--Teşekkürler ama bana Camellia derseniz daha mutlu olurum, dedi.Kingsley gülümseyerek başını tamam anlamında salladı.Camellia’da gülümseyerek tam odasına girecekken arkadan insanı etkileyen bir erkek sesi geldi.


--Kingsley.Uzun zaman oldu.

Camellia arkasını dönerken Kingsley de neşeli bir tonla konuşmaya başladı.

--Evet uzun zaman oldu Sirius.Harry geldiğini gördü mü?, diye de sordu.Sirius hayır anlamında başını salladı.

--Ona sürpriz yapmayı planlıyorum.Ah burayı çok özlemi—Ah bu bayanla tanıştırmayacak mısın beni Kingsley, diye sordu gülümseyerek.Kingsley,

--Ah özür dilerim.Bu güzel bayan yeni bakan yardımcısı.Camellia Carine Martin Winchester.

--Vay canına bayağı uzun bir isim , dedi gülerek Sirius.Camellia biraz sert birazda anlayışlı bir tonda gereken cevabı verdi.

--Fransa da bizler böyle isimler koyarız çocuklarımıza.

Sirius gülümseyerek elini uzattı.

--Bende Sirius Black .

Camellia ona uzatılan ele sadece 1 saniye baktı ve hemen tıkmak için elini uzattı ama Sirius hızlı bir hareketle Camellia’nın elini yakaladı ve ufak bir öpücük kondurdu.

--Tanıştığımıza sevindim Mr. Black, dedi resmi bir tonla.Sirius elini bıraktı ve ,

--Bende fakat Sirius demenizi tercih ederim, dedi.Camellia “Bu adamı sevdim” diye içinden geçirirken başı yardımıyla da tamam diye cevap verdi.

&&&&&&&&&&&&&&&


Elishia ve Hermione sıkıntılı bir koridor sonunda bir odaya girdiler.Hermione eliyle bir masayı gösterdi.Elishia başını sallayarak eskiden Mercedes’in ama artık onun olan masaya geçip oturdu.Tam bir şey söylemek için ağzını açacaktı fakat vaaz geçti.Diğer tarafa bakmaya başladı ama yine cesaretlenip ona döndü.Ağzını açtı yine cesaretini kaybederek vaaz geçti.Biraz daha düşündü bu sefer tam konuşacakken Hermione konuşmaya başladı.

--Ne var?

--Bir şey söylemek istiyorum sadece.Benimle bir sorunun mu var acaba?, diye sitemle sordu Elishia.Hermione sinirli bir şekilde güldü ve Elishia’nın gözlerinin içine bakarak,


--Bak seninle bir sorunum yok.Fakat şu anda oturduğun sandalye bir başkasına aitti.Ortağıma aitti.Mercedes’indi orası Mrs. Abella, dedi.Elishia aynı tonda,


--Benim suçum değil bu Mrs. Granger.Ben bu mevkiye gelmek için kaç yıldır uğraşıyorum haberiniz var mı?Ben bir savaşta görev almadım.Sizin gibi işim hazır değildi.İnanın bana ben buraya gelmek için eminim ki eski ortağınızdan daha fazla çalışmışımdır.İnanamıyorum.Fleur sizi çok yanlış tanımış, diye sözünü bitirdi.Hermione şaşkın bir tonla,



--Fleur’u nerden tanıyorsun?, diye sordu.Elishia,

--Kendisi la cousin.Yani benim kuzenim, diye cevapladı.Hermione başını salladı ve oturduğu sandalyeden kalktı.Yavaşça Elishia’nın masasına doğru yürüdü.Tam masanın önüne gelince durdu ve iki elini masaya dayayarak konuşmaya başladı.


--Bizler buraya gelmek için hatta bu yaşa gelmek için neler çektik.Hayatımız boyunca sevdiklerimizi kaybettik.Mercedes bu yere adıyla ya da savaşça önemli bir rol oynadığı için gelmedi.O buraya çalıştığı için geldi Elishia.Bugünün ne olduğunu biliyorsun.Şu anda hepimiz çok stresliyiz.Yani bak—Anlatmaya çalıştığım buraya gelmek için çok fazla kayıp verdiğimizdir.En büyüklerini de Mercedes verdi.


Bunları anlatırken Hermione göz yaşlarını tutamamıştı.Sessiz bir şekilde ağlıyordu.Elishia üzgün bir şekilde masasından kalktı ve Hermione’nin yanına gitti.

--Bak hiçbir şekilde seni üzmek değildi niyetim Hermione.Ama anlayış göstermelisin.Daha o odaya girdiğimde ve işimi söylediğimde bana nasıl baktığını fark etmedim sanma.Mercedes’in yerine geçmem benim suçum değil.


Hermione, Elishia’nın sözleriyle adeta sakinleşmişti.Ellerinin tersiyle göz yaşlarını sildi ve Elishia’yaya gülümseyerek baktı.


--Galiba sana kötü bir ilk gün yaşattım ve kötü başladık, dedi hafiften gülümseyerek.Elishia da aynı şekilde sıcak bir tonda ona cevap verdi.


--Merak etme.İlk gün değildi bugün.Farkındaysan siz bugün tatil yapıyorsunuz.Yani bu benim ilk günüm değil, dedi.Hermione sadece gülümsedi ve yeni ortağına alışmaya başladığını fark etti.



&&&&&&&&&&&&


Darcey ilk iş olarak odasına girmişti.Etrafına şöyle bir baktı.Oda büyük ve genişti.Asasının tek hareketiyle bütün özel eşyaları odaya yerleşti.Etrafına bir kez daha baktı ve çıkardığı işten memnun kaldı.Yavaşça koltuğuna gitti ve oturdu.Birden aklına yapmayı planladığı ufak toplantı gelmişti.Koltuğundan kalktı ve kapıya doğru yürümeye başladı.Kapıyı açtığında karşısında aradığı üç genç adamı bulunca hafifçe gülümsedi ve onlara hitap ederek konuşmaya başladı.


--Beyler odama gelir misin?
Üçüde evet anlamında başlarını salladılar ve Darcey’nin arkasından odaya girdiler.Odaya girince ilk fark ettikleri şey kuşkusuz kitaplar ve sayısız garip eşyalarla doluydu.Odayı tamamen baştan dizayn etmişti.Duvarlar eskisi gibi değildi.Mavi renge boyamıştı.Yerleri beyaz mermerden yapmıştı.

Draco etrafa bakarak,

--Farklı zevkler, dedi.Darcey başını salladı ve koltuğuna geçip oturdu.O oturduktan sonra üçüne eliyle üç tane koltuğu gösterdi.Üç genç adamda gösterilen yerlere oturdular ve yeni Baş Seherbazın ne diyeceğini dinlemeye başladılar.Darcey’nin yüzündeki tebessüm bir anda ciddi bir tavra dönüştü.Katı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.


--Öncelikle siz üçümüz savaşın prensleri olabilirsiniz ama ben burada herkesi eşit görürüm.


Harry tam itiraz edecekken Darcey elini kaldırarak onu susturdu.Draco’ya hitap ederek,


--Seni tanımam ve savaşça en önemli rollerden birini oynaman hiçbir şey değiştirmez.Anladın mı?, diye sordu.Draco genç kadının halinden korkmuştu anlaşılan çünkü yutkunarak başını evet anlamında salladı.Darcey, Draco’dan sonra Marc’a döndü.


--Voldemort’un oğlu olman ve seninde savaşta önemli bir rolün olması sana karşı tutumumun diğerlerinden farklı olamaz.Anladın mı?


Marc’ta aynı Draco gibi başını salladı.Son olarak sıra Harry’deydi.Darcey bu sefer daha katı bir ses tonuyla,

--Seçilmiş Çocuk olman ve savaşı kazanman benim için önemli değil.Ek bir tutum bekliyorsan hiç bekleme.Anladın mı?, diye Harry’e bakarak sordu.Harry evet anlamında başını salladı sadece.Bunun üzerine Darcey gülümseyerek başını salladı ve arkasına yaslandı.


--Ben zaten bu bölümü tek başıma yönetmeyeceğim.Sizler bu ülkeyi ve bu adamları daha iyi biliyorsunuz.Sizler bana yardım edeceksiniz ama en son karar benim.Anlamadığınız bir şey var mı?

Üçü aynı anda,

--Hayır, diyerek cevapladı.Darcey bu sefer sıcak bir ses tonuyla konuşmasını bitirdi.

--Bugünlük bu kadar.Zaten hepinizin Hogwarts’a gitmesi gerek.


Üçü de mesajı algılayarak oturdukları yerden kalktılar ve kapıya doğru yürümeye başladılar.Marc kapıyı açtı ve üç genç adamda sırayla çıktılar.Kapı arkalarından kapanınca Darcey keyifli bir şekilde arkasına yaslandı ve “İyi bir başlangıç yaptık” diye düşündü.Tam bu sırada kapı çaldı ve içeriye Camellia ve Elishia girdi.Darcey gülümseyerek yarinden kalktı ve,

--Hoş geldiniz, dedi.Camellia başını sallayarak etrafı incelemeye başladı.Elishia gülümseyerek arkadaşına sarıldı ve,

--Çok güzel bir yer olmuş burası, dedi.Camellia’da Elishia’ya katılarak,

--Evet çok güzel ve büyük, dedi.Darcey’de gülümseyerek Onlara oturmalarını işaret etti.Camellia elini sallayarak konuşmaya başladı.



--Buraya oturmaya gelmedik.Bizde Hogwarts’a gidiyoruz…




BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:41 pm

3-BÖLÜM
Üç kadın büyük topukların çıkardığı sesler eşliğinde tren istasyonunda yürüyorlardı.Kimseler bilmese de bu üç kadın içinde bugün çok önemliydi.Üçünü de birbirine bağlayan bugünde ölen tek bir kişiydi.O kişi Lord Voldemort’tan başkası değildi elbette.Ailelerinin katiliydi o.İlk önce Elishia’nın annesi ve babası ölmüştü. Büyük acılar ve işkenceler çekerek ölen aile geride kızlarını bırakmıştı.Darcey'in ailesi ise büyük bir çatışma sırasında Voldemort'un ölüm lanetine kurban gitmişti.Camellia nın ailesi çıktıkları bir görev sırasında ihanete uğramış ve kendilerini Voldemort'un önünde bulmuşlardı. Bu olaylar onların ayrılmaz arkadaşlar olmalarını sağlamıştı.


Camellia başını yavaşça arkadaşlarına çevirip baktı.Bu olaylar hepsini etkilemişti fakat Darcey kadar kimse etkilenmemişti.Darcey öldüklerini duyunca çıldırmış bir şekilde savaşın göbeğine gitmişti.Onun önüne çıkan iki Ölüm Yiyeni de etkisiz haline getirmişti.En sonunda aradığı kişiye kavuşmuştu.Voldemort’un karşısına dikilmiş ve ona “Voldemort” adıyla seslenmişti.Voldemort bu adı duyunca iyice sinirlenmiş ve Darcey’e işkence yapmaya başlamıştı.Fakat son laneti yapmadan önce Elishia ve Camellia yetişmiş ve onu kurtarmışlardı.

Topuk seslerinin yankıları giriş salonunu doldurmaya devam ederken görkemli Büyük salona ulaşmışlardı.Kalabalıktı.Yuvarklak bir yemek masası kurulmuştu.Savaş kahramanları ve o zamanı hatırlayan bütün büyücü dünyası masadaki yerlerini almışlardı.Bugün tanıştıkları savaş kahramanları kendilerine şaşkınlıkla bakıyordu.Ama onların burada ne işi vardı?Ama genç kadınların baktığı tek kişi giriş salonunun kapısına bakarak tam karşılarında oturuyordu.Parlak mavi gözler büyük bir yorgunluk taşımasına rağmen gördüğü üç kişiyle birden canlanmıştı.Albus Dumbledore vücudunun bütün yorgunluğunu hiçe sayarak eski seri hareketleriyle ayağa kalktı ve kimse tarafından tanınmayan diğer üç savaş kahramanına üç yaralı kadın kahramana ilerledi.

Üç genç kadın onlara doğru gelen kişiyi görünce gülümsemeye başladılar.Dumbledore genç kadınların yanına gelince onlara kollarını açtı.Üçü de aynı anda onun sevgi dolu kollarının arasına girdiler.5 dakika öyle kaldılar resmen.Ayrıldıklarında dördü de sessiz ve fark ettirmeden ağlıyorlardı.Dumbledore,

--Sizleri görmek beni ne kadar mutlu etti bilemezsiniz kızlar, dedi.Darcey,


--Bizde sizi görünce çok mutlu olduk profesör ama lütfen yerinize oturun.Yorulmayın, dedi.

-Ben otururum...Ses tonunu yükseltmişti...Ama ilk önce siz gizli savaş kahramanlarımızı diğerlerine tanıtmalıyız ki bu törenin sizin için ne kadar önemli olduğunu anlasınlar.Sevgili arkadaşlarım öğrencilerim bu üç genç kadın kimsenin bilmediği üç savaş kahramanıdır.Yoldaşlık için savaşmışlardır.Aileleri Voldemort tarafından öldürürmüş fakat onlar hiç pes etmeden teklifimi kabul ederek ailelerinin görevlerini üslenmişlerdir....Ses tonu bir süre sonra kısıldı.Birkaç kişi yaklanmıştı fakat yaşlı büyücü eliyle onlara oturmalarını işaret etti.Camellia ve Elishia onun iki koluna girerek yerine oturttular ve sonra kendileri için ayrılan üç koltuğa yerleştiler.


Dumbledore’nin açıkladıklarından sonra artık tüm gözler üç genç kadının üstündeydi.Darcey huzursuzca yerinde oynadı.Onun huzursuzca yerinde oynadığını gören Draco genç kadının kulağına eğilerek,

--Alışmalısın, dedi ve önüne döndü.Darcey tam bir şey söylemek için Draco’ya dönecekti ki Dumbledore konuşmaya başladı.


--Sevgili öğrencilerim ve dostlarım.Bildiğiniz gibi bundan iki yıl önce saat tam 12:00’da bu salonda birkaç asadan çıkan lanet sonucu Voldemort ölmüştü.Bizler hem bunu kutlamak için buradayız hem de bu savaş sırasında kaybettiklerimizi anma için buradayız.Şimdi sizi pek uzun tutmayayım.Biliyorum açsınız—Bunu söylerken eski öğrencilerin anıların beyinlerine hücum etmişti—O yüzden konuşmamı sona saklıyorum.Yumulun.


Dumbledore’nin bu emrinden sonra herkes yemeğini yemeğe başladı.Elishia yemek sırasında arada sırada başını kaldırarak etrafına baktı.Son bir kez daha başını kaldırdığında Harry ve Draco ile karşılaştı.İkisi neşeli bir şekilde konuşuyorlardı.Elishia’nın hemen yanında oturan Hermione Elishia’nın onlara baktığını görünce eğilerek,


--Çocuklar gibiler, dedi gülümseyerek.Elishia’da gülümseyerek karşılık verdi ve yemeğine devam etti.


Yarım saat sonra artık salonda yemeğini bitirmeyen kalmamıştı.Dumbledore’nin bir hareketiyle bütün tabaklar ve yemekler ortadan kalktı.Bunu gören herkes konuşma sırasının geldiğini anlayınca bütün dikkatlerini Dumbledore’nin üzerine çektiler.
Dumbledore oturduğu yerden konuşmaya başladı.


--Her bir can bu dünyaya yaşamak ve ölmek için gelir.Hayatları boyunca derin izler bırakanlar vardır.O gün ve savaş sırasında ölen kişiler işte bu tanıma harfi harfiyen uyan kişilerdir.Bugün bizim için hem mutlu bir gün hem de üzücü bir gündür.

Savaşta kazanan yoktur.Her iki tarafta az ya da çok bir şeyler kaybetmişlerdir.Bizler kazanmış olabiliriz ama bizde kaybettik.İşte onlar için sizleri saygı duruşuna çağırıyorum.O gün kaybettiğimiz 100 kişi için.

Bunları söyledikten sonra bütün salon ayağa kalktı ve o 100 kişi için saygı duruşunda durdular.Belki bazıları o 100 kişinin ne kadar asil ve kahraman olduklarını bilmiyorlardı ama savaşın çocukları, Dumbledore’nin çevresinde oturan çocuklar o 100 büyücünün, o yüz kişinin ne kadar asil ve kahraman olduklarını biliyorlardı.Bu 1 dakika onlar için yeterli olmadığını en iyi bilen Dumbledore’nin hemen sağında oturan genç adamdan başkası değildi.Harry Potter’dan başkası değildi.


1 dakika dışarıdan 100 adet ok ve asalardan fışkıran beyaz ışıklar atılması eşliğinde son buldu.Salondaki herkes yerlerine oturdu ve gözü yaşlı profesörlerini dinlemeye başladılar.Fakat Dumbledore konuşacak durumda değildi.Bu yüzden aklına gelen güzel fikri son enerjisini de kullanarak söyledi.


--Elishia, kızım senden küçük bir iyilik isteyeceğim.Benim için, buradakiler için, ölenler için o güzel sesinle bize bir şarkı söyler misin?

Elishia tutulduğunu hissetti.Bu beklenmeyen istek kulaklarında ardı ardına yankılanıyordu.Dumbledore'u kıramayacağını biliyordu.Yanında oturan Camellia'ya baktığında genç kadının yarı gülümse bir vaziyette kafasını salladığını gördü.Darcey ise yine gözleriyle cesaret veriyordu.Genç kadın iki yakın arkadaşına gülümsedi.Zarif bir hareketle ayağa kalktı.Mavi gözleri salondaki insanları bir kez turladıktan sonra kapandı.Camellia ve Darcey arkadaşlarına yüreklerini verdiler.ne söyleyeceğini biliyorlardı.İkisininde gözleri yerdeydi.Gözyaşları ise akmaya yüz tutmuştu.İki ince dudaktan çıkan melodik ses salonu doldururken,herkesin içine işliyordu.Bütün başlar genç kadına bakarken,içlerinin ürpermesine engel olamadılar.



Gözlerimden düşen yaşlar kadar hayat,
Ve yılan kadar sessiz.
Hüzün gecesinde kalmışım,
Sarhoş ruhum.

Sen de katıl bize beyaz melek
Maviler kadar sakin bak yüzüme
Kırmızılar kadar deli bak
Yeşil kadar canlı bak yüzüme
Ve beyaz gibi masum

Yas tutmayın yıldızlar
Parlayın bana
Göklerin kraliçesi gibi yakamozda
Dans edeyim bedenimle

Yas tutmayın yıldızlar
Kaç gecelerin kardeşlerisiniz
Işık yayın bana
Hayatımın gidenleri için
Yas tutmayın yıldızlar

Mehtabın sözleridir dilimdeki
Beni de katın aranıza
Hayatımın gidenlerine döktüğüm yaşlar
Kurumadan pınarlarda.



Genç kadın şarkının son mısralarını da bitirirken soluğunun kesildiğini hissetti.Yaşlar hakimiyetsiz boşalıyordu.Ayakta kalacak en ufak gücü kalmamıştı.Sandalyeye gömülürcesine oturdu.Camellia ise kendi hüznüne aldırmadan arkadaşının kolunu sıkıyordu.




Bu şarkının sonunda salonda olan herkesin gözlerinden yaşlar gelmeye başlamıştı.Bu şarkı aslında üç genç kadın için çok fazla üzücü anlamı vardı.Belki de en üzücüsü Darcey’ninkiydi.Bu şarkı anne ve babasının şarkısıydı.Mr ve Mrs Eglantina bir anma töreninde tanıştıkları içindi bu şarkı.Darcey daha fazla dayanamadı ve masadakilerden izin isteyerek kalktı.Hızlı adımlarla Büyük Salonun dışına çıktı.Kapıdan çıktıktan sonra ayakta duracak gücü kalmamıştı.Merdivenlerin başına çöktü ve ağlamaya başladı.

Darcey kolay kolay ağlayan bir kişi değildi normalde.Camellia bu yüzden o ayağa kalkıp fırtına gibi salondan çıkınca peşinden gitmişti.Kapıdan çıkınca karşısında ağlayan bir Darcey görünce ister istemez onunda ayakları tutmamaya başladı.Camellia yavaşça yanına gitti ve oturdu.Darcey yaşlı gözlerle başını kaldırdı ve arkadaşına baktı.Dudaklarından sadece tek bir kelime döküldü.

-Camellia.

Camellia arkadaşına baktı ve ona sarıldı.Ne kadar o şekilde kaldıklarını bilmiyorlardı ama kapının oradan gelen ses sayesinde gerçek dünyaya geri döndüler.


"Darc...Camie..."dedi Elishia.Sesi çok acı çıkıyordu.Arkadaşlarını ağlarken görmek onu daha da kötüleştirmişti.Gökyüzü kadar parlak mavi gözleri yanıyordu.İkisine de bakmadan bahçeye fırladı.Geriye kalan iki genç kadın ise arkasından koşacakken,Dumbledore elinin tek işaretiyle onları durdurdu.
"Kızlar yalnız kalması daha iyi olacaktır.Biliyorsunuz aranızda en duygusal olanınız Elishia.Bu durum ona fazla geldi.Hele üç yıl önce Hilaire'nin ölümünden sonra.Şimdi biraz yalnız kalması ona iyi gelecektir.Sizden bana da yardımcı olarak salona dönmenizi isteyeceğim.Tören daha bitmedi.”


Darcey ve Camellia istemeden de olsa başlarını salladı ve ikisi de Dumbledore'nin iki koluna girdiler.Onlar içeriye girince bütün başlar onlara çevrildi ama ne iki genç kadın ne de yaşlı profesör umursamadan yerlerine geçtiler.Dumbledore yerine oturduktan sonra sözü tam Harry’e verecekken yerinde olmadığını gördü.Harry yerine hemen Draco’nun yanındaki Severus’a devretti.Severus başını salladı ve konuşmaya başladı ama onu ne Darcey ne de Camellia dinliyordu.İkisi de aynı şeyi düşünüyorlardı.Hilaire’yi.


Draco sessiz bir şekilde ağlayan ve bunu kimseye belli etmeyen Darcey’e baktı.Elini uzattı ve masanın altındaki elini yakaladı.Darcey birden elinin içinde bir el hissedince korktu ama elin sahibini görünce rahatladı ve tam karşısına bakmayı sürdürdü.


&&&&&&&&&&&&&&&&



Elishia nasıl ve ne kadar koştuğunu bilmeden göl kenarında durdu.Mavi gözler durgun suları izlerken içindeki ateşinde biraz söndüğünü hissediyordu.Anne ve babasının ölüm haberini başkalarından öğrenmiş olsaydı keşke.Ya da o gün o kapıyı açmamış olsaydı.Daha on beş yaşındaydı.Kardeşi anneannesinde kalıyordu.Kapıya koşmuştu büyük sevinçle.Çünkü iki gündür haber alamadığı anne babasının döndüğünü düşünüyordu.Kapıyı açtığında yerde yatan iki beden gördü.Gözleri donuk bir şekilde bakan iki cansız beden...Yerde boylu boyunca uzanan,her tarafı kurumuş kan pislikleriyle dolu iki beden...Dizlerinin üstüne yıkılmış,kaç saat olduğunu bilmeden onların başucunda kalmıştı.Gerçi neler yaşadığını hatırlamıyordu.Gözlerini Darcey'in evinde açmıştı.Yaklaşık bir ay boyunca ise konuşmamıştı.Onu oradan kurtaran kişi Dumbledore imiş.Uyandıktan üç gün sonra öğrenmişti.İşte o içine kapandığı bir aydan düşünceler kalmıştı kendisine sadece.Kardeşini koruyacaktı.Hilaire onun tek hazinesiydi geriye kalan.Ama kahretsin bunu da başaramamıştı.İki yıl önce Fransa da kaldıkları bir karargaha baskın düzenlenmişti. Ölüm yiyenlerle büyük bir çatışmaya girilmişti.ve işte çatışmanın sonlarına doğru yeşil bir ışık on dört yaşındaki genç bedeni bulmuş.Hilarie kollarına yığılmıştı.



"Fazla serin."diyen sesle kendine geldi elishia.anılardan bir süre olsun ayrıldı.Savaşın en büyük kahramanı Harry Potter genç kadına acıyla bakıyordu. "Eski anılar mı?"Elishia evet anlamında başını salladı.Harrygenç kadının bembeyaz kesilmiş suratına ve yüzünü ıslatmış yaşlara baktı.İçi hafifçe sızlarken karşısındaki genç kadında kendisini gördüğünü farketti.Elishia konuşabileceğini sanmıyordu.görkemli okula doğru birkaç adım attı ve arkasındaki genç adama baktı.Harry mavi gözlerdeki isteği anlarken yavaşça ilerledi.Genç kadının destek bulması amacıyla kolunu uzattı.Elishia elini onun koluna koyarken,iki yaralı genç okula yürüdüler.



&&&&&&&&&&&

Camellia sessizce ağlıyordu.Birden başını kaldırdı ve kapıdan içeriye giren kişiye baktı.Gelen kişi Sirius’tu.Sabah karşılaştıkları kişi gitmiş tamamen bitik bir adam geliyordu.Sirius başıyla hepsine selam verdi ve kendisi için ayırtılmış yere yani Camellia’nın yanına geçip oturdu.Camellia’ya tam bir şey söyleyecekken ağlamış bir suratla karşılaşınca konuşmaktan vaaz geçti ama Camellia onu görmüştü.Kısık bir sesle,

--Merhaba Sirius, dedi.Sirius başını genç kadına çevirdi ve hafifçe gülümseyerek,

--Merhaba Camellia, dedi ve genç kadının gözlerinin içine bakmayı sürdürdü.


Tam bir şey diyecekken dışarıdan Harry’nin sesi geldi.


--ÖLÜM YİYENLER.BURADA!!!!


BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:42 pm

4-Bölüm

--ÖLÜM YİYENLER.BURADA!!!

İşte bu bağırış Büyük Salondakilerin donmasına arkasından kendilerine gelerek asalarını çekip dışarıya koşmasına sebep olmuştu.Darcey ve Camellia en önde Elishia’nın yanına gitmek için koşuyorlardı.


Darcey olanca gücüyle,

--ELİSHİA. Où[1]?, diye çaresizce Camellia’ya sordu.Camellia etrafına baktı ve aradığı kişiyi buldu.Eliyle gölün orayı göstererek,


---Là Dedans[2], dedi.Darcey hemen oraya koşturmaya başladı.Harry önde arkada Elishia çevrelerini saran Ölüm Yiyenlerle dövüşüyorlardı.Darcey bağırarak,


--ELİSHİA, diye seslendi.

İki genç kadın büyük adımlarla arkalarından koşan yirmiye yakın büyücüyle göl kenarındaki çatışmada olan iki kişiye doğru yöneldiler.Harry Elishia'yı arkasına doğru yönlendirmiş beş ölüm yiyenle başa çıkmaya çalışıyordu fakat daha bir sürü ölüm yiyen ormanın içinden saldırıya geçiyordu.Elishia ise çok kolay bir şey yapıyor gibiydi sanki.Bedeni zarifçe hareket ediyordu,dans edermişçesine.Üç ölüm yiyeni alt etmişti bile.Asasından kırmızı bir ışın karşısındaki ölüm yiyeni bulurken yenileri için uzun asasını çevirdi.Sonra bir gürültü duydu.Birileri daha savaşa katılmıştı.Kendisine doğru gelen maskeli ölüm yiyene bir lanet çarparken Camellia'nın sesi duyuldu. "Her zaman ki gibi bensiz partidesin Elishia."


Darcey , Camellia’nın bunu dediğini duyunca dövüştüğü Ölüm Yiyeni etkisiz haline getirerek en yakın arkadaşlarına seslendi.

--Bu konuda da dalga geçebiliyorsunuz ya.

Elishia ve Camellia sadece gülmekle yetindiler.Çünkü arkadaşlarını biliyorlardı.Camellia ona doğru gelen bir büyüden de kalkan yardımıyla kurtuldu ve tam asasından büyü fırlarken biri onu ittirdi.İttiren kişi ve Camellia yere düşerken Draco, Camellia’nın dövüştüğü Ölüm Yiyeni etkisiz hale getirdi.Camellia sinirle onu ittiren kişiye bakmak için döndüğünde karşısında Sirius’u buldu. Camellia öfkeyle yerinden kalktı bu arada arkasından ona doğru gelen bir ölümyiyene lanet yollamıştı bile. "Niyetin neydi Sirius?"


Sirius inanamayarak sinirli bir şekilde çatışmanın kalbine doğru giden Camellia’nın arkasından baka kaldı.



Darcey yeni gelmiş Seherbazlara baş seherbaz olarak ilk emirlerini vermeye başladı.

--HERKES. BÜYÜK BİR KALKAN OLUŞTURMAMA YARDIM EDİN!!!

Bunu duyan seherbazlar Darcey’nin yanına gelerek Ölüm Yiyenlere karşı kalkanı oluşturmaya başladılar.Darcey bağırarak,

--BİRAZ DAHA DAYANANIN, diye emir verdi.Birden kalkan kırıldı ve Ölüm Yiyenler saldırmaya devam ettiler.Darcey sanki bütün gücüyle savaşıyordu.Birden yanında biri belirdi.

--Yardıma ihtiyacın olur diye geldim.


Darcey yanında kim var diye döndüğünde karşısında alnından terler akan ve önüne geleni etkisiz haline getiren Marc ile karşılaştı.


Elishia saldırıyı arttırmış olan Ölüm Yiyenlere karşı bütün gücünü kullanırken birkaç adım çaprazında ise Draco iki Ölüm Yiyenle çatışıyordu.Draco'yu birkaç milimle sıyıran bir ölüm laneti Elishia'nın dikkatinin dağılmasına neden olurken,karşısındaki Ölüm Yiyene bir fırsat vermişti.Keskince bir lanet genç kadının bacağına vurdu.

Elishia acıyla yüzünü buruştururken,Ölüm Yiyeni basit bir lanetle devirmişti.bacağına baktığında oluk oluk kan geldiğini fark etti.Ama küçük bir lanetle yılmayacaktı,acıya aldırmadan,Draco'ya doğru ilerleyen bir Ölüm Yiyeni kendisine çekti.




Darcey ve Marc sırt sırta vermiş karşılarına gelen bütün Ölüm Yiyenleri etkisiz hale getiriyorlardı.Birden Darcey bir ses duydu.

--Merhaba Marc.Darcey bu sesi bir yerden hatırlıyordu.Birden beyninde şimşek çaktı.Hemen arkasını döndü.Karşısında 3 yıl önce tanıdığı ve güvendiği kişiyle karşılaştı.Blasie Zabini.


Blasie birden karşısında Darcey’i görünce sadece 1 saniye için şaşırdı ama hemen kendisini topladı.Yavaşça asasını kaldırdı ve Affedilmez lanet gönderdi.Darcey bu affedilmez lanetin kime gittiğini bildiği için yanında duran Mrac’ı ittirdi ve kalkan yaratarak büyüyü savuşturdu.Blasie sadece bir an Darcey’nin gözlerine baktıktan sonra arkasını dönüp ortalardan kayboldu.



Camellia önündeki ölüm yiyeni devirirken yenisi için asasını hazır tutuyordu.Üç ölüm yiyen kendisine doğru geliyordu.Bir an sonra yanında bitiveren Sirius üçüncüsünü kendine doğru çekerken,ona bakmamaya çalışıyordu.İki maskeli büyücü de Camellia'nın lanetlerinden nasibini alırken Sirius'a döndü.Karşısındaki adam kendi ölüm yiyenini çoktan halletmiş siyah gözleriyle genç kadını süzüyordu. "Çok güzel dövüşüyorsun Camellia ama deminki sinirini bana biraz olsun açıklar mısın?"Sirius fark edemediği bir hızda genç kadına yaklaşmıştı.Birkaç santim uzun olduğu kıza kafasını eğerek bakıyordu. "Beni ittirmenin nedeni neydi.Baş edemeyeceğimi mi düşündüm?" "Soruya soruyla karşılık verme adetiniz mi var hanımefendi? "Bu sorular bitmeyecek anlaşılan bir dahaki çatışmada benim etkisiz hale getireceğim ölüm yiyeni elimden alma lütfen." dedi genç kadın.Siyah saçlarını savurarak başka bir çatışmaya daldı.Sirius ise şampuanın kokusuyla başı dönmüş halde şaşkın şaşkın duruyordu.Garip bir kızdı...Bir lanetin gözlerinin önünden uçmasıyla kendine gelen Sirius başka bir yöne başka bir çatışmaya doğru ilerledi.



Darcey baka kaldı Blasie’nin arkasından ama burnunun dibinden geçen bir büyü sayesinde kendinse geldi ve yerde oturarak onu izleyen Marc’a baktı.Marc hafifçe sırıtıyordu.Darcey ciddi bir tonda konuşmaya başladı ve aynı zamanda elini uzatarak ona ayağa kalmasında yardım etti.

--Niye sırıtıyorsun?

Marc üzerini silkelerken onu cevapladı.

--Sadece Blasie senden etkilenmiş olmalı. Yoksa böyle gitmezdi.

Darcey sadece omuzlarını silkmekle yetindi.Birden Marc’ın yüzündeki sırıtma gitti ve asasını kaldırarak Darcey’e doğru tuttu.Darcey şok olmuş gözlerle karşısındaki yakışıklı adama baktı.Marc sadece dudaklarını oynattı.

--Sersemlet.Darcey şok olmuş bir şekilde büyünün ona çarpmasını beklerken büyü omzunun üstünden geçip arkasındaki Ölüm Yiyene çarptı.Marc aynı sırıtmasını yüzüne takarak,

--Sana mı göndereceğimi sandın?, diye sordu.Darcey sadece Marc’ın kulağına doğru eğildi ve dudaklarından Marc’ı yerine çivileyecek kelimeler döküldü.

--Kendine dikkat et Riddle.

Darcey bunu söyledikten sonra Marc’ın yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve onu yalnız bırakarak savaşa geri döndü.




Elishia bir anlığına boş kalmıştı.Asasını bacağına doğrulttu ve şimdilik idare edebilecek bir iyileştirme büyüsü yolladı.Fakat başının dönmesine engel değildi bu lanet çok kan kaybetmesine sebep olmuştu.Arkasındaki ağaca yaslandı fakat karşısından ona doğru gelen ölüm yiyen dinlenmesine izin vermeyecekti galiba...Eliyle ağaca dayandı bileğinin zarif hareketi sayesinde asadan mükemmel bir lanet yollayarak ölüm yiyeni bayılttı.Savaşta bile bu asadan ölüm laneti çıkmamıştı ve bundan sonra da çıkmayacaktı.Son gücünün de tükendiğini hissederken yeni bir ölüm yiyenle düelloya başlamıştı.Karşısındaki kişi gerçekten güçlüydü.Bir ölüm laneti yaptığı kalkanı parçalamıştı,ikinci ölüm lanetinden ise eğilerek kaçmak zorunda kalmıştı.Başının dönmesi artarken ayağı takıldı.Geriye doğru savrulurken dünya da kayıyordu.Dirsekleri üzerine düştü.Kendisine doğru gelen ölüm yiyen asasını doğrultmuştu.Dudaklar bir söz mırıldanacakken adam yeri bulmuştu.Hemen arkasında ise Draco Malfoy dikeliyordu.Elishia mavi gri gözlere bakarken gücünün tükendiğini hissetti ve kendini karanlığın kollarına bıraktı.




Birden bütün Ölüm Yiyenler yok oldular. Darcey yanına gelen Camellia’ya bakmadan,

--Ne oldu şimdi?, diye sordu.Camellia sadece,
--Méconnaître[3], diye cevap verdi.Darcey ve Camellia okula doğru yürümeye başladılar.Tam okulun kapısından içeriye girecekleri anda gölün oradan kucağında Elishia olan Draco’yu gördüler.

Draco Elishia'yı dikkatle taşımaya çalışarak ilerliyordu.Camellia ve Darcey'den iki boğuk çığlık duyuldu.İki genç kadın hızlı adımlarla Draco'ya doğru ilerlediler.
Draco ikisini görünce durakladı.Darcey elini baygın olan genç kızın başına koydu ve kahve gözlerinde belirgin olan bir korkuyla mavi-grilere baktı.Konuşacak gücü bulamıyordu kendinde.Ona yetişmiş olan Camellia ise korkuyla sordu. "Neyi var Bay Malfoy?"

"Güçlü bir lanet yemiş ayrıca çok kan kaybetmiş Madam Pomfrey'in görmesi gerekiyor."dedi mavi gri gözler bir süre kahvelerde kaldıktan sonra kucağındaki genç kıza döndü.İçinden onun iyileşmesini dileyerek hızlı adımlarla ve yanında iki genç kadınla Hogwarts’a yöneldi.




Dumbledore hastane kanadında yaralılara bakıyordu.Birden kapıdan içeriye kollarında Elishia’yı taşıyan Draco girdi.Arkasından içeriye korku dolu gözlerle Camellia girdi.Dumbledore Darco’ya eliyle bir yatağı gösterdi ve Madamı çağırdı.Madam hızlı bir şekilde Elishia’yı kontrol ederken yaşlı büyücü dengesini kaybetti bir an.Draco hemen yaşlı büyücüyü tuttu ve bir sandalyeye oturttu.Camellia birden kendisine geldi ve çevresine baktı ama aradığı kişi yoktu meydanda.Son bir kez daha Elishia’ya baktıktan sonra koşarak hastane kanadında çıktı ve koridorda koşarak yürümeye başladı.

Camellia köşeyi döndü ve birden güçlü birine çarptı.Başını kaldırıp baktığında çarptığı kişinin Sirius olduğunu gördü.Sirius,

--Camellia, dedi.Birden hiç beklemedi bir şey oldu ve Camellia ona sarıldı..Sirius hemen kendisine sarılan genç kadına sarıldı ve,


--Gel benimle, dedi.Camellia hiçbir itirazda bulunmadan bütün hakimiyeti Sirius’a verdi ve birlikte Hogwarts’ın asırlık koridorlarında yürümeye başladılar.


Darcey gözyaşlarını tutarak Sihir bakanlığına gelmişti.O hayatı boyunca sadece bir kere ağlamıştı ve o gün bütün ailesini kaybetti gündü.Artık ailesi Elishia ve Camellia’dı ama onları da koruyamıyordu.Ruhsuz bir halde asansörlere bindi ve 2. katın tuşuna bastı.Asansör sallanarak kapılarını kapattı ve hareket etmeye başladı.Darcey kendisini zor tutuyordu ağlamamak için.Asansörün kapısı açıldı ve Darcey içinden çıktı.Çatışmadan dönen seherbazlar ve sihir bakanı onu görünce seslendiler ama Darcey hiç birine bakmadan odasının yolunu tuttu.Kapıyı açıp içeriye girdi ve hayatında ikinci kez ağlamaya başladı.

Darcey ancak bir saat sonra kendisine gelmişti.Masasından bir parşömen aldı ve kalemle üzerine dört tane isim karaladı.Parşömene birkez daha baktı ve gözlerini silerek kapıya yöneldi.Kapıyı açıp dışarıya çıktı.Emin adımlarla bakanın odasına doğru yürümeye başladı.İçeriye girdiğinde karşısında Draco,Harry, Marc ve bakanı bulunca,

--Merhaba, dedi.Hepsi başlarını salladı.Draco,

--Elishia daha uyanmadı, dedi.Darcey ruhsuz bir halde başını salladı sadece.Elindeki parşömene baktı ve,

--Bu kişilerin en geç 2 gün sonra gelmesini istiyorum, dedi ve parşömeni bakanın masasına koydu.Hiçbir cevap almadan da arkasını dönüp geldiği kapıdan çıkıp gitti.Kingsley genç kadının bıraktığı parşömeni önüne çekti ve üstündeki dört ismi sesli bir şekilde okudu.


-- Franklin Theodore Alexander Schneider.Elizabeth Lily Ellandora Allen. Scarlett Calanthe ve Ailyn Miranda Dubois.


[1]nerede
[2]orada
[3]bilmiyorum

Bölüm sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:42 pm

5-Bölüm

Camellia ve Sirius 10 dakikadır Hogwarts'ın asırlık koridorlarında sessizce yürüyorlardı.Sirius en sonunda durdu ve bir kapıyı gösterdi.Camellia ağlamaktan şişmiş gözlerle bir kapıya birde Sirius'a baktı.Sirius girmesini işaret etti.Camellia başını salladı ve elini uzatarak eskimiş tokmağı tutu.Zorlanarak da olsa tokmağı çevirdi ve kapıyı açtı.İçeriye adım attığında odanın tam ortasında bir ayna olduğunu gördü.Şaşırarak Sirius'a baktı.Sirius başıyla aynayı gösterdi.Camellia başını çevirdi ve aynanın yanına doğru yürümeye başladı.Tam önüne gelince durdu ve aynaya baktı.İlk önce sadece kendisini gördü.Başını çevirerek Sirius'a baktı.Sirius gülümseyerek bir daha bakmasını işaret etti.Camellia başını çevirdiğinde gördüğü görüntü karşısında şok oldu.

&&&&&&&&&&&&&&&

Darcey başını ellerinin arasına gömmüş sessizce oturuyordu.Pes etmişti ama neden ve ne için....Yorgunluğu artık vücudunun bir parçası olarak hissederken şömine tarafından bir çıtırtı duyuldu.Darcey asasını hazır ederek kızıl ateşe baktığında tanıdık ama eskiden daha yorgun bir yüz ile karşılaştı.Hızlı adımlarla ilerleyerek diz çöktü ve yüzünü Dumbledore'un yüzüne yaklaştırdı.
--Darcey Elishia için geldim haber vereyim dedim.Durumu kötüleşiyor hiç tepki vermiyor.Lanet vücuduna çok işlemiş.St Mungo'ya götüreceğiz.Şimdi gitmeliğim.Görevliler geldi.Onlarla ilgileneceğim,dedi yaşlı büyücü ve Darcey'in bir şey söylemesine fırsat bırakmadan kayboldu.Genç kadın boş boş ateşe bakıyor söylenenleri sindirmeye çalışıyordu.
Darcey yaşlı büyücünün dediklerini sindirmeye çalışıyordu ama bu hiç kolay değildi.Elishia ve Camellia onun tek ailesiydi ve şimdi Elishia'yı kaybedebilirdi.Kararını verdi ve hızlı bir şekilde kapıya gitti.Kapıyı tam açtığında karşısında Kingsley ve dört kişiyle karşılaştı.Kingsley korku dolu gözlerle onlara bakan Darcey'i görünce ister istemez telaşlandı.
--Ne oldu?, diye sordu..Darcey " Hiçbir şey" diye ona cevap verdi ve kapının önünden çekilerek onlara yol verdi.Hepsi içeriye girince kapıyı kapattı ve masasına doğru yürümeye başladı.Kingsley eliyle kendi masasına oturmasını işaret etti.Darcey tamam anlamında başını salladı ve masaya oturdu.Kingsley " Elishia'dan haber var mı?" diye sordu.Darcey evet anlamında başını salladı ve her zaman arkasına saklandığı maskesini yüzüne geçirdi.Soğuk bir sesle dört kişiye bakı ve " Kim bunlar?" diye sordu.Kingsley,

--İstediğin seherbazlar, dedi.Eliyle en baştakini göstererek " Franklin Theodore Alexander Schneider" , dedi.Darcey,

--Bir sene önce kendisiyle tanışmıştık, dedi.Franklin gülümseyerek başını salladı.Darcey Kingsley'e devam etmesini işaret etti.Kingsley sırayla
--Elizabeth Lily Ellandora Allen. Scarlett Calanthe ve Ailyn Miranda Dubois., diye tanıttı.Hepsi kendi adları söylenirken başlarını sallayarak selam verdiler.Kingsley tanıştırma faslını bitirince onlardan izin isteyerek odadan çıktı ve Darcey ile dört seherbazı yalnız bıraktı.
Darcey oturduğu yerden kalktı ve onların yanına gitti ve kendisini tanıttı.
--Ben Darcey Elanor Raissa Eglantina.Baş Seherbazım.Dördünüzü çağırdım çünkü bana lazımsınız.
Darcey sözlerini bitirince Ailyn merakla sordu.
--Hangi konuda?


Camellia aynaya inanamayarak bakmaya devam ediyordu.Tam Tamına 3 yıl önce ailesini görmüştü en son ama şimdi karşısındaydılar.Kendisinin bile inanamayacağı bir ses tonuyla Sirius'a sordu."Bu n-nasıl oluyor?"Sirius gülümseyerek genç kadının yanına gitti ve aynanın tozlu kenarlarını sildi.Camellia silinen yerleri okumaya başladı.Okumayı bitirince Sirius'a dönerek
--Yani bu ayna biz en çok neyi istiyorsak onumu gösteriyor? diye sordu.Sirius'da evet anlamında başını salladı.Camellia aynanın önünden çekildi ve onun geçmesini istedi.Sirius yavaşça aynanın önüne geçti ve bakmaya başladı.Bir süre sonra etrafında yavaş yavaş en yakın arkadaşlarını görmeye başladı.James,Remus ve Lily.Son anda onların yanında biri daha belirdi.Beliren kişiyi görünce hem şaşırdı hem de içinden “İyiki de dışarıdan görülmüyor" diye geçirdi.Çünkü o üç kişinin yanında duran kişi aslında normalde de hemen yanında duran kişiydi.


Camellia.



Camellia arkasında Sirius’la birlikte St mungo koridorlarında koşturuyordu.Elishia'nın buraya getirildiğini yarım saat önce öğrenmiş hızla yola koyulmuştu.kafasını toparlamıyordu.Son kat koridoruna girerek cam kenarında oturan Darcey'in yanına ilerledi.İki arkadaş gözgöze gelince hızla birbirlerine sarıldılar.Her ikisi de dünyanın tepetaklak olduğunu düşünüyordu.Camellia gözlerindeki yaşları silerek arkadaşına baktı.
--O küçük cadı hele bir uyansın benden çekeceği var.
Önünde bekledikler odanın kapısı açılınca üç kişi heyecan içinde çıkan kişiye baktı.Yaşlı bir büyücü gülümseyerek karşısındakilere bakıyordu. –
Siz bayan Abella'nın arkadaşları olmalısınız.Bay Dumbledore söylemişti.İyileşiyor.Birkaç gün içinde uyanır sandığımızdan daha güçlü bir bünyesi var.Yapılan bir kara lanetmiş.Vücuda çabuk yayılanlarından.Önlemeyi başarmışlar zaten.Biz de lanetin etkilerini elimizden geldiğince giderdik.Bir süreliğine yan etkiler görülür.Yan etkilerin görülmesi de ne fazla bir hafta sürecektir.biraz sinirli olacak o kadar.Belki küçük baygınlıklar yaşanabilir.


Darcey camın pervazına oturmuş dışarısını izliyordu.Camellia " Darco, Marc ve Harry geliyor" dedi.Darcey onların geldiğini duyunca hızlı bir şekilde yerinden kalktı.Üç genç adam yanlarına gelince kimse dikkat edemeden Darcey asasını çekti ve Draco'yu duvara ittirerek hapsetti.Asayı tam boğazına dayadı.Draco dahil herkes bu hareket üzerine şok oldular.Camellia arkadaşını kendisine getirmek için ona seslenmeye başladı ama dinletemedi.Darcey sonunda ona korku dolu gözlerle bakan Draco'ya hitap ederek,
--O büyüyü kim yaptı?, diye sordu.Draco gelen soru karşısında şaşırdı.Biraz düşündü ve en sonunda buldu.Yutkundu ve büyüyü yapanın ismini söyledi.
--Blaise.

Darcey kişinin ismini duyunca başından aşağıya kaynar sular indiğini hissetti.
--Yakalandı değil mi? diye sordu sert ve bir o kadarda soğuk bir ses tonuyla.Draco yutkunarak başını evet anlamında salladı.Darcey fırtınayı andıran bir hızla asasını cebine attı ve Hogwarts'ın yolunu tuttu.Arkasında şok olmuş üç kişi ve Darcey'i iyi tanıyan ve yapacaklarından korkan bir Camellia.

Camellia yok olan Darcey'i düşünüyor koridor da dört dönüyordu.Herkes ise şaşkınlıkla deminki olayı sindirmeye çalışıyordu.Sirius ilerleyerek Camellia'yı durdurdu.
--Darcey nereye gitti.?
--Hogwarts'a
--Neden?
--Dumbledore’dan izin alacak ve biraz düşünecek.Blaise'ı nasıl öldürmesi gerektiğini...
Sirius'un siyah gözleri hayretle büyüdü.Camellia ise onun şaşkınlığına aldırmadan telaşlı dolanışına devam etti.
--Onu durdurmalıyız.Ben gidemem.Elishia uyanırsa yanında olmalıyım.
Draco hareketlendi ama Camellia elini kaldırarak onu durdurdu.
--Sen hiç olmazsın.Darcey seni de suçluyor şu anda...Kim gidecek peki...
Marc dikleşerek atıldı
--Ben gidebilirim...Camellia tartarcasına baktı Marc'a sonra tamam anlamında başını salladı.Marc'ta Darcey gibi kaybolurken,koridorun ucunda telaşlı bir Hermione görünmüştü.

&&&&&&&&&&&&&&&&&

Darcey fırtınayı andırır bir şekilde Hogwarts’a gelmişti.Bir an durdu aklına çok önemli bir şey gelmişti.Blaise’nin nerede kapatıldığını bilmiyordu.Bir karar verdi ve koşturarak Dumbledore’nin ofisinin yolunu tuttu.Tam kapıya gelmişti ki arkasından Marc’ın sesini duydu.

--Darcey.

Darcey şimdi hiç kimseyle uğraşacak halde değildi.Kartala hitap ederek,

--Voldemort , dedi.Kartal yana kayarak ona yol verdi.Marc’da içinden lanet okuyarak onun peşinden merdivenleri çıkmaya başladı.Darcey kapıyı tıklattı ve içeriye girdi.Hemen arkasındanda Marc.Darcey odaya baktı.Dumbledore ve Severus vardı.Dumbledore sıcak gülümsemesiyle,

--Ne Oldu Darcey?, diye sordu.Marc tam bir şey söyleyecekken Darcey’nin asasından çıkan bir büyüyle konuşamaz oldu.Severus bu hareket üzerine kaşlarını çatarak Darcey’e baktı ama Darcey pek umursamayarak Dumbledore’ye,

--Blaise’yi nerede tutuyorsunuz?, diye sordu.Dumbledore,

--Zindanlarda, diye yanıt verdi.Darcey başını sallayıp odadan kimse konuşmadan çıktı.Severus asası kaldırdı ve Marc’ın konuşmasını sağladı.Marc,

--Profesör.Darcey Blaise’yi öldürecek, demesiyle iki profesörde Darcey’nin peşinden odadan çıktılar.



Darcey okulun zindanlarına inmişti.Zindanlar soğuk ve karanlıktı.Sadece duvarlardaki meşaleler sayesinde yol görülüyordu.Darcey teker teker zindanlara bakmaya başladı ve kısa süre içinde aradığı kişiyi buldu.Asasını kaldırdı ve kapıyı havaya uçurdu.Kapının uçmasıyla içeride duran Blaise’nin yerinden zıplaması bir oldu.Darcey sinirli bir şekilde odaya girince Blaise sırıtarak,


--Uzun zaman oldu Elanor.Özledim se….

Daha cümlesini bitirmeden Darcey’nin siyah asasından çıkan lanetle acı içinde kıvranmaya başladı.Darcey önünde kıvranan genç adamın her haykırışında daha da sinirleniyordu.Büyüyü kaldırdı.Blaise nefes alıp vererek yattığı yerden konuşmaya başladı.

--Bu kadar mı Elanor?


--CRUİCO, diye bağırdı Darcey bunun üzerine.Büyü yine Blaise’yi vurduğunda gücü sayesinde acı çektirmeye başladı.Büyüyü kaldırdı ve soğuk bir sesle konuşmaya başladı.

--Daha ister misin Blaise?Bence son laneti uygulamanın tam sırası, dedi.Bunu söyleyince karşısında sırıtan genç adamın gözleri korkuyla açıldı.Darcey asasını kaldırdı ve son laneti uygulamaya hazırlanırken arkasından bir ses duydu.Marc’ın sesini duydu.

--Özür dilerim Darcey.
Bunu duyduktan sonra Darcey’nin karanlık dünyası daha da karardı.Son hatırladığı şey güçlü kolların onu tutuğuydu.

&&&&&&&&&&&&&&&


Camellia delirmek üzereydi.Yarım saattir hiçbir değişiklik yoktu.Darcey'den de bir haber alamamıştı.Yavaş bir hareketle ayağa kalktı tam o sırada ise Elishia'nın odasının kapısı açıldı.Genç bir cadı dışarıya çıkarken Camellia meraklanmıştı.Genç cadı Camellia’ya ya ilerledi.
--Uyandı.
Mavi gözler şokla büyüdü. Yüzüne mutluluk dolu bir gülümseme yerleşti.Hızla odaya daldığında arkasına dayanmış Elishia ile karşılaştı.Genç kadın yorgun görünüyordu.Sarı saçları terle ıslanmış,yüzüne yapışmıştı.Beyaz bir elbise giydirilmişti.Mavi gözlerinden ise hiçbir zaman eksik olmayan sevecenlik hala oradaydı.Camellia ilerleyerek yakın arkadaşının elini tuttu.Bu arada Sirius,Draco,Harry ve Hermione içeriye giriyorlardı.

&&&&&&&&&&&&&

Darcey sinirli bir şekilde St. Mungo koridorlarında yürüyordu.Arkasında da Dumbledore'nin taktığı Marc ile beraber.Darcey, Elishia'nın odasının önüne gelince bir gariplik olduğunu sezdi.Marc'a baktı.Marc eliyle odayı gösteriyordu.Darcey yavaşça kapıya döndü ve açtı.Kapı açılınca bütün yüzler ona dönmüştü.Darcey inanamayarak yatağa bakıyordu.Elishia uyanmış ve gülümseyerek ona bakıyordu.Darcey bu sefer göz yaşlarını tutamayarak,


--Elishia, dedi.Hızlı bir şekilde yatağın yanına gitti ve en yakın arkadaşına sıkıca sarıldı.Bir daha bırakmamak üzere.
Marc tam cevap verecekken Darcey konuştu.
--Alt tarafı öldürdüm.Başka bir şey yapmadım.
Bu sözler üzerine odadaki bütün herkesin gözleri şaşkınlıkla açıldı ama Marc gülerek,
--Merak etmeyin.Kurtuldu, dedi.

Elishia'nın şaşkınlıkla büyümüş mavi gözlerinden büyük bir rahatlama görüldü.
–-Darcey ben senden intikam planları yapmanı istememiştim.
Darcey gülerek en yakın arkadaşına baktı.
--Beni bilirsin Elishia ...Duramam...



--Sen de beni bilirsin.Her şey tamamlanmış.Ziyaretime gelindi.Eminim Blaise'ı korkuttun bu kadarı yeterli.Şimdi Camellia ya da sen gidin çıkışımı imzalayın.Daha fazla kalmayacağım.Hermione, Kingsley İtalya'ya gitmemizi istiyordu.Bavulumu hemen hazırlarım.Büyücü tarihi ile ilgili ilginç şeyler bulmuşlar,dedi genç kadın.Üzerindeki çarşafı çekti ve köşedeki dolaba ilerledi.
--Aa olmaz.burada kıyafetim yok.Darc hadi biriniz alıp gelin.
Arkasına döndüğünde şaşkınlıkla kendisine bakan bir kaç büyücü ile karşılaştı.Camellia ve Darcey ise gülümsemekle yetiniyordu.Darcey ilerleyerek Elishia'nın koluna yağıştı.Elishia kahve gözlere baktı ve tüm gücüyle haykırdı.



--HAYIR kalmayacağım.Fransa’daki yatışım çok kötüydü zaten.Hala anlamıyorum nasıl çektim o kötü hastaneyi bir hafta.Bu sefer o bakışın işe yaramayacak.Şimdi gidiyoruz....
Camellia kalkarak itiraz edecekken Elishia konuşmaya devam etti.
--Bu sefer ikna etmen hiçbir işe yaramayacak.İnadım inat diyorum.Şimdi çıkacağız.Bakanlığa gideceğiz.Masama oturacağım son raporları imzalayıp Kingsley'e teslim edip Hermione ile yola çıkacağız...
Elishia iki arkadaşında da pes etme ifadesi gördü.Çenesi açılınca genellikle görülürdü bu ifade o iki yüzde.Zaferle gülümsedi ve kapıya yöneldi.

Elishia'nın çıkmasıyla odada bulunan ve onu tanımayan herkes şok olmuş bir şekilde iki genç kadına bakıyorlardı.Camellia en sonunda dayanamayarak gülmeye başladı.Sonra ona Darcey'de katıldı.Harry "Hey" diye seslenene kadar iki genç kadın kahkahalarını kesmemişlerdi.En sonunda kendilerine geldiler.Camellia,
--Klasik Elishia.Çenesi düş...
Daha sözünü bitirmeden Elishia odaya girdi ve üzerinde ki hasta elbisesini göstererek konuştu.
--Bu giysiyle gidemem.


BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:44 pm

6-bölüm
Masasından kalkarak az önce imzaladığı beş dosyayı kucakladı. Kendini biraz yorgun hissediyordu ama kafaya takmadı. Hastaneden çıkalı üç gün olmuştu.İki gün sonra ise İtalya'ya hayallerinin ülkesine yolculuğa çıkıyordu.Saate baktığında gece yarısına yaklaştığını gördü.Hermione bakanlıktan ayrılalı beş saat olmuştu. Beş saattir aynı masanın başındaydı. Uzun uzun esneyerek kapıdan çıktı ve bakan Kingsley'in odasına ilerledi.

Camellia kendini yatağa bırakarak kafasındaki düşünceleri boşaltmak istedi ama işe yaramıyordu. Aklına bir tek kişi geliyordu.Sirius...Neden üç gündür bir garip davranıyordu?Kendisini görmezden geliyordu,Karşılaştığında soğuk bir selamdan başka bir şey alamıyordu.Rahatsızca yerinde kıpırdadı.Bir şeyler olmuştu ama Camellia bunu çözmeden duramazdı.Hiç kimsenin kendisine küsmesine izin vermemişti şimdiye kadar.Ne olduğunu öğrenmeliydi.Yavaşça kalktı bildiği kadarıyla Sirius şu anda bakanlıkta Kingsley ile bir görüşmedeydi.Asasını kaldırarak üzerine daha uygun bir kıyafet geçirdikten sonra hızla cisimlendi.


Darcey , Kingsley'in masasının karşısında oturmuş Elishia'yı bekliyordu.Kapı çalındı ve içeriye Elishia girdi.Elishia onu bekleyen iki kişiye baktı ve ona ayrılan yere oturdu.Darcey hafifçe arkadaşına gülümsedi ve oturduğu yerden kalkarak kapıya ilerledi.Elishia tam bir şey diyecekken Darcey kapıyı açtı ve içeriye iki genç adamı aldı.Harry ve Draco baş selamı vererek oturdular.Elishia bir açıklama bekleyerek Darcey'e baktı ama cevabı Kingsley verdi.




Camellia bakanlığın boş koridorlarında hızla ilerliyordu. Havada asılı duran mumlar bomboş olan bakanlık koridorlarına egzotik bir hava veriyordu. İki ayak sesi duyunca durakladı. Koridorun ucunda Sirius görünmüştü.Gülmemeye çalışarak ilerledi ve bir eli havada seslendi.
-Sirius....
Sirius yerinde sıçrayarak sesin geldiği yöne baktığında, yarı koşarak yaklaşan Camellia ile karşılaştı. Genç kız üzerine geçirdiği rahat bir kıyafetle gülerek daha da fazla yaklaşıyordu.hafifçe yutkundu...
--C-camellia



--İtalya’ya giderken Harry ve Draco size eşlik edecek Elishia.

Elishia bunun üzerine inanamayarak Darcey'e baktı. Tam bir şey söyleyecekken kapı bir kez daha açıldı ve içeriye Hermione girdi."Merhaba", diyerek herkese selam verdi ve boş bulduğu yere oturdu ve Kingsley'e bakmaya başladı.Sonunda dayanamayarak,

--Bir açıklamanız vardır inşallah bakan bey. Çünkü benim korumaya ihtiyacım yok, dedi sinirle.Kingsley tam bir şey söyleyecekken Elishia'da itiraz etmeye başladı.

--Benim de yok. İstemiyoruz. Biz kendi başımızın çaresine bakabiliriz.

Kingsley tam itirazların kabul edilemeyeceğini söyleyecekken Darcey katı bir ses tonuyla konuştu.

--Ya sizinle gelirler ya da imperius lanetine hazır olun.


Elishia mavi gözlerini Darcey'e dikti .Yakın arkadaşı ise sinsilikle gülüyordu.Hermione kafasını öne eğmişti. Elishia Kingley'e baktığında siyah gözlerde şaşkınlık gördü.Draco ve Harry ise hayretle gülüyordu.Tekrar Darcey'e döndü ve atabildiği en ölümcül bakışı attı.Kollarını göğsünün üstünde kavuşturarak arkasına yaslandı.
-Pekala Darcey sen bilirsin. Tamam gelsinler ama tehdit ettiğin için değil.Biliyorsun intikamım kötü olacak.
Hızla yerinden kalktı ve kapıya ilerledi.Odadaki hiç kimseye bakmadan çıktı.Darcey ise yaptığından memnun gelecek intikamı düşünüyordu.Hele geçmişi hatırlayınca....

--C-Camellia
Sirius ona doğru gelen genç kadını görünce hafifçe yutkundu. Camellia gülen bir yüzle yanına geldi ve konuşmaya başladı.

--Sen benden mi kaçıyorsun?, diye sordu.Sirius hayır anlamında başını salladı.Camellia tamam anlamında başını salladı.

--Acaba bana eşlik eder misin?, diye yine sordu.Sirius yine başını evet anlamında salladı ve koridorda beraber yürümeye başladılar:D


Camellia ve Sirius 3 dakikadır konuşmadan yürüyorlardı.En sonunda Camellia konuşmaya karar vererek,

--Aynada ne gördüğümü hiç sormadın Sirius.Bilmek istemez misin?, diye sordu.Sirius artık konuşmaya başlayarak,

--Söylemek senin tercihin Camellia. İstersen söylersin.İstemezsen söylemezsin, dedi.Camellia yürümeyi kesti ve ona doğru döndü.Sirius genç kadına bakarak ne düşündüğünü anlamaya çalıştı ama gözleri aynı birer kale duvarıydı sanki.Camellia en sonunda karar vererek,

--Ailemi gördüm Sirius, dedi.Sirius hafifçe gülümsedi.Camellia bir süre Sirius'un gözlerine baktıktan sonra yeniden konuşmaya başladı.

--Sen ne gördün?

Sirius gelen bu soruya karşı ne cevap vereceğini düşündü bir an.Sonra konuşmaya başladı.
--Ölen en yakın arkadaşlarımı gördüm.

Camellia bunun üzerine başını salladı ve arkasını dönüp gidecekken Sirius birkez daha konuştu.

--Bir de seni.

Bu cümle üzerine Camellia olduğu yerde kaldı.Yavaşça arkasını döndü.Şimdi ikisinin de aralarında 10 cmden az bir aralık vardı.Sirius genç kadının gözlerinin içine baktı bir an.Sonra yavaşça eğildi ama tam öpecekken arkalarından bir ses geldi.

--Camellia.

Marc soluk soluğa iki kişinin yanına geldi. Neyi böldüğünün farkında bile değildi.Nefesini sabitlemeye çalışarak konuştu.
-Darcey seni arıyordu. Evde değilmişsin buralarda olabileceğini söyledi.biliyormuş da.On dakikadır seni arıyordum.
Camellia tamam anlamında başını salladı. Sirius'a baktığında onun Marc'a öldürecekmiş gibi baktığını gördü.Hafifçe gülümseyerek.
-Teşekkür ederim Marc. Darcey hep böyledir zaten.Kendisi haber vermeyi sevmez.sen de yoruldun boşu boşuna.Ben Darcey'i bulurum.
Marc tamam anlamında başını sallayarak uzaklaştı. Camellia Sirius'a dönerek konuşmaya devam etti.
-Sirius yarın konuşalım mı? Aklım iyice karıştı.


Scarlett , Aliyn,Franklin, Elizabeth ve Darcey oturmuş konuşuyorlardı.Scarlett,

--Bence bu çok yanlış bir uygulama. Benim elimde olsa yapmazdım diye düşünüyorum, dedi. Elizhabeth genç kadına onay vererek,

--Bence de aynı düşünce içerisindeyim, dedi.Darcey diplomatik maskesini geçirerek,

--Ama bu lazım bir uygulama .Eğer bu kurallar olmasa bilemeyeceğiz, dedi.Scarlett tam cevap verecekken Darcey'nin arkasında oturan Franklin merakla sordu.

--Biz ne zaman saha görevine çıkacağız Darcey?

Darcey gülümseyerek arkasına baktı ve,

--Çok sabırsızsın Franklin.Her şey sırasıyla olacak.Galiba sende Franklin gibi düşünüyorsun Aliyn?, diye sordu.Aliyn sadece başını sallamakla yetindi.Darcey önüne döndü ve iki genç kadına baktı.Soru soran gözlerle baktı ve cevabını yine gözler aracılığıyla aldı.Darcey yerinden kalktı ve dört birbirinden sabırsız seherbaza bakarak,

--Zamanı gelince arkadaşlar, dedi


Tam bu sırada kapı açıldı ve içeriye Camellia girdi.
Camellia Darcey’in masasına doğru ilerledi ve odadaki diğer kişiler aldırmadan konuşmaya başladı.
--Beni çağırmışsın Darcey...
--Canım sıkılmıştı da...
Camellia mavi gözlerini kısarak karşısında oturan yakın arkadaşına baktı.
--Çok çok iyi....
Darcey hızla ayağa kalktı.Camellia'dan bir iki santim daha uzundu.
--Uzatma Camei....O sırada içeriye giren genç bir cadı ise Darcey'e bakarak konuştu.
-Bayan Eglantina..Bakan bey sizi çağırıyor....
Darcey derin bir nefes alarak kapıya yöneldi. Camellia'ya bakmamaya çalışarak konuştu.Çünkü bakarsa bir çift mavi göz onu eritip bitirecekti.
-Siz dağılabilirsiniz. Yarın daha detaylı konuşacağız.


Camellia kapıdan çıkan Darcey'nin arkasından baka kaldı resmen. Şaşkın bir şekilde arkasını döndü ve dört kişiye baktı.İçlerinde sadece birini hatırlıyordu.Franklin.Onunla Darcey aracılıyla tanışmıştı.Camellia gülümseyerek,

--Merhaba.Ben Camellia Carine Martin Winchester.Bakan yardımcısı, dedi.Aliyn,
--Tanıştığıma memnun oldum Camellia ben Ailyn Miranda Dubois, dedi.Camellia başını salladı.Teker teker hepsiyle tanıştı.Scarlett,
--Bizde tanıştığımıza memnun olduk, dedi gülümseyerek.Camellia bende anlamında başını salladı ve Frankline döndü.
--Yanlış hatırlamıyorsam Frankline seninle daha önce tanışmıştık.
--Evet savaşta, dedi Franline.Camellia genç adamın gözlerine baktı.Tam birşey söyleyecekken kapı açıldı ve içeriye Marc girdi.


Elishia bir giysiyi daha bavuluna savururken söyleniyordu.Eve gelmiş sakinleşebilmek için iki bardak kahve içmiş,sıcak bir duş almıştı ama nafile...Siniri hala tepesindeydi.Kırmızı bir bluzu bavula tıkarken odanın kapısı çalındı.Elishia derin bir nefes bırakarak seslendi.
--Kimsin?"
--Camellia...
--Girebilirsin.
--...ve Darcey.... –
-Direk odalarınıza şu anda meşgulüm özellikle Darcey için acayip meşgulüm..
Camellia'nın şen kahkahası evi doldurdu .Tahta kapının kolunu çevirerek içeriye girdi ve bahar kokusunu içine çekti.Elishia bir an göz göze geldi ama genç kadın omzunu silkerek dolabını altüst edip bavuluna giysi tıkmaya devam etti.Camellia ilerleyerek yatağa oturdu,Darcey'de mahcup görünmeye çalışarak pencere kenarına ilerledi.Soluk pembe ve deniz mavisi renkleriyle süslenmiş odada insanı rahatlatan bir hava vardı. Elishia sonunda pes ederek önüne döndü ve kollarını kavuşturdu.
--Ne var?
--Hiç bir şey yok Ell....dedi Camellia gayet rahat bir ifadeyle. Elishia evet ben de inandım manasında kafasını salladı ve Darcey'e döndü.
--Hangi bahaneleri sıralayacaksın Darc...
--Bir bahane sıralayacağım yok Ell....Sadece...
--Bana güvenemediğinizi bir kez daha gösteriyorsunuz.
-Saçmalıyorsun. Sana güvenmediğimiz falan yok.Sadece yeni yaralandığını unutmamanı istiyoruz.Ayrıca ölümyiyen saldırısını da daha yeni atlattık.Hem Draco ve Harry gönüllü oldu bu işe." Elishia gözlerini kısarak arkadaşına baktı. "Pekala...Şimdi çıkın.Zaten sinirliyim.Hem yorgunum.Yatacağım."Darcey ve Camellia zafer kazanmışcasına odadan çıkarken Elishia gözlerini deviriyordu.


Camellia giyinmiş ve kahvesini çoktan içmişti.Elishia'nın odasına girdiğinde Elishia'nın çoktan gittiğini gördü.O odadan çıktı ve hemen yanındaki odaya girdi.Tam beklediği gibi Darcey hala uyuyordu.Camellia düşündü ve bu seferki haince planını hayata geçirmek için asasını çıkardı.Kendisine ses yükseltme büyüsü yaptı ve konuşmaya başladı.

--ÖLÜM YİYENLER!!
Bu ses üzerine Darcey yataktan fırladı ve asasını çekti ama karşısında gülmekten karnına kramplar giren Camellia'yı görünce öfleyerek yataktan indi ve "Sen görürsün" bakışlarından birini attı.Camellia hala gülerek odadan çıktı ve arkadaşını beklemeye başladı.
Yarım saat sonra ikisi hazırlanmış bir şekilde bakanlıktaydılar.Darcey direk olarak odasının yolunu tuttu.Camellia ise Elishia'yanın yanına gitti.



7 Saat sonra...

Camellia ve Elishia yorgun bir şekilde Darcey'i bekliyorlardı.En sonunda Darcey odasından çıktı ama arkasındanda 5 tane seherbazla beraber.Üzgün bir şekilde kızlara bakarak,
--Üzgünüm. İhbar var oraya gitmek zorundayız.Siz gidin, dedi ve koşturarak bir şömineye girdi.
Elishia ve Camellia bir süre kaybolan Darcey'nin arkasından baktıktan sonra evlerinin yolunu tuttular.


1 gün sonra…


Hermione gidecekleri günün sabahı hızla Marc'ın ofisine daldı. Marc ise telaşla odasına giren Hermione'yi görünce şaşkınlıkla ayağa kalktı. "Ne oldu Herm?
--Marc....Mercedes'ten mektup aldım.Sana içeriğini söyleyemem ama iyiymiş.Birkaç kez daha mektuplaşırız herhalde.onu dönmeye ikna edebilirim.
Marc ilk hayreti üzerinden attıktan sonra ellerini masanın üzerine koyarak gülümsedi.Sonunda...


Elishia bavulunu taşımaya çalışarak bakanlığa girdi. Camellia çoktan gelmişti bakanlığa.Yarı yan yatmış halde yürüyordu,daha doğrusu sürünüyordu.birkaç adım sonra durakladı tam o sırada ise bavulu birisi elinden almıştı. Elishia arkasını döndüğünde bir çift mavi gri göz ile karşılaştı.
"Yardım edeyim dedim" Elishia gülümseyerek başını salladıktan sonra yürümeye devam etti.Kendini rahatsız hissediyordu.midesi kasılmıştı.Draco yanında ne kadar rahatsa Elishia da o kadar rahatsızdı.Asansör durunca Elishia kendi dışarıya attı.Koridorda onları bekleyen Hermione ile Harry vardı.Harry ilerleyerek ikisine de merhaba dedi.Elishia ise bavulunu Draco'dan alarak Hermione'nin yanına gitmişti.
"İyi misin?"
"Ne...Ha evet iyiyim Elishia."
"çok dalgın görünüyorsun da...."
"Hayır yok bir şeyim."O sırada ise Darcey görünmüştü diğer odadan ise Kingsley ve Camellia çıkmıştı.Elishia iki arkadaşına da sıkıca sarıldı. Darcey'nin uyarılarına ise gözlerini devirmekle yetindi.Dört kişi vedaları bitirdikten sonra hızla buharlaştılar.



Darcey karanlık koridorda arkasına bakarak yürüyordu.Buraya kadar birçok kişiyi atlatıp gelmişti.En sonunda bir odanın önünde durdu.Kapıyı tıklattı ve açarak içeriye girdi.Oda karanlıktı.Asasını çıkardı ve mırıldanarak "Lumos" dedi.Asanın ucundan ışık çıkınca odada bulunan diğer kişiyi de seçebilmeyi başardı.Darcey hafiften gülümseyerek,
--Her şeyi ayarladın mı Franklin?, diye sordu.Franklin evet anlamında başını salladı.Darcey ekledi.
--Sadece korkutmanı istiyorum, dedi.Franklin tamam anlamında başını salladı ve Darcey'nin girdiği kapıdan çıktı.Darcey bir süre daha odada kaldıktan kapıyı açtı ve çıktı.


Elishia otelde Hermione ile kalacağı odaya kendini attı adeta.Oteli bulmaları yarım saatlerini almıştı.Bavulunu açarak içindekileri boşaltmaya başladı.En az iki hafta kalacaklardı İtalya'da.Hermione ile gelmeden önce anlaşmışlardı.Draco ve Harry'i atlatarak Roma da tarihi bir gezi yapacaklardı.Hermione duştan çıkarak elishia'ya gülümsedi ve dolabına ilerledi.Elishia ise ne giyeceğini düşünmekle meşguldü.Fransa’dan aldığı kısa beyaz şort ile ince askılı kırmızı bluzunu giymeye karar verdi.Ayağına ise en rahat sandaletlerini geçirdi.Aynanın karşısına geçtiğinde kendi kendine onay verdi ama bu yeterli değildi.o sırada Hermione duştan giyinerek çıkmış saçını havlu ile kuruluyordu.Dizlerine kadar uzanan kot etek ve beyaz bir gömlek giymişti.Ayağında ise mavi terlikler vardı.Mavi gözlerinde bin bir soruyla Hermione'ye baktı.Karşısındaki genç kadın ise gülümseyerek başını salladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:44 pm

Camellia bakanlık koridorlarında boş boş ilerliyor,tanıştığı kişileri selamlayarak anını doldurmaya çalışıyordu.Sirius iki gündür ortalarda yoktu.İyice meraklanmaya başlamıştı.Son koridoru da döndükten sonra ilerde tanıdık bir siluet gördü.Arkasından seslenerek ilerlemesine rağmen Sirius bir tepki vermedi.En sonunda kapalı bir koridora girmişti.Karanlıktı.İçini bir telaş kapladı.Geri geri çıkacakken güçlü bir bedene çarptı.Arkasını döndüğünde ise iki koyu siyah göz ile karşılaştı.sirius soru sorarcasına bakıyordu Camellia'ya.Genç kadın hiçbir karşılık vermedi.Kendini hiç bu kadar güvende hissetmemişti.Geniş omuzlara tutunarak genç adama uzandı ve en azından akıl karışıklığını giderecek çok küçük bir öpücük bıraktı.Sirius'un hiçbir şey söylemesine izin vermeden uzaklaştı.Sirius ise sarhoşmuşçasına dikeliyordu.


Elishia ve Hermione çevrelerini kontrol ederek büyük bir gizlilikle kendilerini Roma sokaklarına attılar.Tarih ve aşk kokan Roma iki genç kadını çekmişti.İkisi de boyunlarında fotoğraf makineleriyle her gördükleri anı kaydederek ilerliyorlardı.
"Muggleların ilgini çektiğini bilmiyordum Elishia."
"Neden çekmesin ki?bizden farkları sadece asa kullanamamaları.Bence daha zekiler.Teknolojinin ilerleyişini düşünecek olursak.Ayrıca şu taşlara baksana Hermione ne kadar gizemli ve baştan çıkarıcı.Onların tarihi kim olursa olsun içine çekiyor insanları.kendimi bir başka hissediyorum.Yaptıkları şekiller,yarattıkları atmosfer çok farklı.Hatta adeta bir sihir."
"ben muggle doğumluyum fakat senin gibi konuşan sadece bir kaç tane büyücü tanıyorum." Elishia bunu duyunca heyecanla döndü.
"Bunu bilmiyordum Hermione .Bana çevreni,aileni tanıtmanı çok isterim."
Genç kadın hiç olgunlaşmamışçasına yerinde zıplıyor her gördüğü taşı en ince ayrıntısına kadar inceliyordu.İkisi de tarihin sınırlarını zorlarken bir ses duydular.Elishia asasını hızla çekerek arkasına döndü.,

Ama kimseyi göremedi. Tekrar önüne dönüp Hermione'ye soru sorarcasına baktığında boynunda bir asa hissetti.tanıdık bir ses konuştu. "Darcey ve Camellia bizi bu kaçış konusunda uyarmıştı."dedi Draco sinsilikle gülerken. Harry ise konuşmayı sürdürdü. "Eh Herm'i de tanıdığımıza göre .Bir sorun yok.ama kızlar kaçışı ilk günden yapmanız gerekmiyordu." Draco Elishia'nın görüş alanına girerek. "Roma’ya daha önce beş defa geldim.Sadece tarih istemezsiniz herhalde.Biraz daha eğlenelim." Elisia mavi gir gözlere baktı uzun süre ve karşılıkta gördü. Bilmediği şey bir çift yeşil gözünde kendisini izlediğiydi.

Darcey kendini odasına attı. Aklı karma karışıktı.Yaşayacakları,yaşanacaklar...Ama bunlar olacaktı.Çok normaldi.Gözlerini kapatarak yatağa uzandı.Gelecek kendisi açısından bile belirsizdi.

BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:46 pm

7-Bölüm

Darcey kafasını yastıktan zor kaldırdı.Gece kaçta yattığını bilmiyordu.Uyku tutmamıştı bir türlü.Duyguları,düşünceleri birbirine girmişti.Ne yapacağını şaşırmış bir haldeydi.Yatakta doğrularak oturdu.Franklin’in her şeyi doğru olarak yapmasını dileyerek hazırlanmaya başladı.Bugün yoğun bir gün olacaktı.Kendi kendini bunun gerekli olduğuna ikna etmişti.Ya Elishia….yok hayır hiçbir zarar meydana gelmeyecek…


Camellia bütün kaslarını gererek esnedi.Kendini yorgun hissediyordu. Gözlerini ovalayarak kalktı ve lavaboya ilerledi.Islak yüzünü havluda kuruladıktan sonra aynaya baktı.Gördüğü şey kendi yüzü ve pencerede süzülen bir baykuştu.Asasız büyüyle camı açtı ve baykuşun içeriye girmesine izin verdi.


Kahverengi baykuş süzülerek yatağın başucundaki komidine koydu ve kağıt bağlanmış bacağını kaldırdı.Camellia ilerleyerek zarif birkaç hareketle kağıt parçasını açtı.

Kuşa gitmesi için yol verdi ama baykuş yerinden bir milim bile kıpırdamadı.Camellia gözlerini devirerek kağıdı açtı ve okumaya başladı ama her kelime heyecanlanıp tıkanmasına neden olmuştu.


“Camellia eğer uygunsan bu sabah seni evinin önünden alacağım ve çok güzel bir yerde yemeğe götüreceğim.Evinin adresini Kingsley’den öğrendim onu pataklama işini sonraya bırakmanı rica ederim.Mektuba bir kağıt parçasına evet diyerek yanıt vermeni isterim ama seçin senin.Eğer kabul edersen saat sekiz buçuk civarından orada olacağım.
Sirius.”


Camellia kendine gelir gelmez asasıyla gelen mektubun arkasına cevabını yazdı.Mektubu alan baykuş hızla havalanırken Camellia hazırlanmaya başlamıştı bile.Üzerine koyu yeşil bir elbise geçirdi.Ayaklarına ise kısa topuklu siyah ayakkabılarını giydi.Asası ile gürlüğünü yatıştırıverdiği saçlarını omuzlarına bıraktıktan sonra aynanın karşısına geçti.

Keşke Elishia burada olsaydı diye düşündü.kıyafet seçimlerinde kendisinden bin kat daha iyiydi ama biraz daha düşününce de hep son kararı kendisinin verdiğini hatırladı.Aynadaki yansınmasına memnuniyetle gülümserken evin kapı ziline basılmıştı bile.


Elishia güzel bir güne aynı mutlulukla başlamıştı.İlerleyerek pencereyi açtı ve serin havanın odaya girmesine izin verdi.Hermione ise hava değişikliğini hissedince hızla ayıldı.Kahve gözlerinde yorgunluk vardı.

“Kusura bakma Hermione uyandırmak zorundaydım.Tüm gün dolaşacağız.Gece de uyanık olmalıyız.”

“Önemli değil Elishia.”

İki genç kadın hızla hazırlandı.Elishia üzerine yeşil bir bluz ve kot pantolon giymişti.Hermione ise beyaz bir gömlek ve gri bir kot pantolonla çok şık görünüyordu.

Otelin lobisine indiklerinde Draco ve Harry’i bekler halde buldular. İkisi de üzerlerine çok rahat kıyafet giymişti.Yanlarında bir kadın daha vardı.Draco kadını takdim ederek konuşmaya başladı.


“Kızlar bu bize İtalya da yardımcı olacak görevli.Ciana bunlar da bizim tarih meraklılarımız.”Genç kadın gözlerini devirerek Draco’ya baktı.

“Alaycılıktan hiçbir zaman vazgeçmeyeceksin değil mi Draco.Merhaba ben Giulia Ciana Pietro.İtalya Bakanlık’ında Muggle Araştırmaları uzmanıyım.” Hermione genç kadını baştan aşağı süzdükten sonra elini uzattı.Elishia ise çoktan heyecanla tanışmıştı.

“Ciana senin adını nerden hatırlıyorum acaba diye düşünüyordum.”dedi kocaman bir gülümsemeyle. “Evet buldum.Sen bizim bakanlığa başvuru da bulunmuş muydun.” Ciana kaşlarını çatarak Elishia’ya baktı.

“Evet ama sen bunu nerden biliyorsun?”

“En yakın arkadaşlarımdan biri bakan yardımcısı.Onun elindeki bir dosyada adını görmüştüm.Galiba önümüzdeki ay kabul edildiğinle ilgili bir mektup geçecek eline.”

Ciana şaşkınlıkla gülümsedi. Elishia ise konuşmaya devam etti.

“Ama bunu benden duymadın.Camellia beni öldürür….Heeey.Harry ve Draco bu sizin içinde geçerli.Siz ağzınızdan -kaçırıverirsiniz-Hermione sana güveniyorum canım.”

Erkekler gülerek itiraz ederken Hermione bir kaşını kaldırarak iki büyük çocuğun hareketlerine bakıyordu.Sonra kafasını iki yana sallayarak diğer dört kişiyle beraber otelden çıktı ve Roma halkına karıştı.



Elizabeth Lily Allen kucağındaki dosyaları masasına bıraktı ve koltuğuna gömüldü.Son birkaç görevde gerçekten yorulmuştu.Ama hala aklını karıştıran şeyler vardı.Mesela baş seher baz Eglentina’nın isteği gibi.

Kafasını iki yana sallayarak ilk dosyaya uzandı.Kağıtlara gömülecekken kapıdan içeriye bir kişi daha girdi.Mavi gözlerini kaldırarak içeriye giren kişiye baktı.

Scarlett dalgın dalgın ilerliyordu.Üzerine gri bir takım giymiş olan genç kadın kendi kendine bir şeyler mırıldanıyordu.

“İyi misin Scarlett?”

“NE?!…Ah evet iyiyim Lil…Kafam karışık biraz…Aklım şeye takıldı … Şeye….”

“Bayan Darcey?”

“Şey evet.Hani bana biraz garip geldi.Son günlerde çok dalgın.görevimizin ne olduğunu da tam olarak açıklamadı.Ne planladığını anlamakta çok zor.”dedi genç kadın tam karşıdaki masaya otururken.

“Fazla büyütmemeliyiz bence.Eminim her şey yolunda gidecek…”

“Tabii ki de girecek” dedi o sırada iç odadan çıkmakta olan Ailyn.
“Bence bayan Darcey ne yaptığını biliyor.Sadece onunda kafası karışık o kadar.görevlerimizi öğrenmek için sabırsızlanıyorum açıkçası.” siyah gözlerinde heyecan ve güven vardı.

Ama sözleri diğer iki kişide pek fazla değişikliğe neden olmadı.Scarlett hala kararsız,Elizabeth ise hala düşünceliydi.Bildiği tek şey kim olursa olsun bu işten büyük bir zarar gören olursa çıkılmaza girileceğiydi.



Camellia elinde bir demet kır çiçeğiyle ofisine girdi.Kendini gerçekten çok mutlu hissediyordu.muhteşem bir kahvaltı yapmıştı.Masasına yavaşça oturdu ve tekrar o anları düşünmeye başladı.

Çok güzel bir sabah geçirmişti.Sirius onu uçan bir motosiklet ile hala inanamıyordu çok güzel bir tepenin eteklerine getirmişti.Masal diyarı gibi bir yerdi.İki arkadaş olarak güzel bir sabah geçirmişlerdi.

Garip olanda buydu ya.Sirius birkaç gün önceki olayla ilgili hiçbir şey söylememişti.Hele öpücüğü tamamen unutmuş gibiydi.Camellia içinin biraz burkulduğunu hissetse de umursamadı.Her şey zamanla netliğe kavuşurdu sonunda.Yalanlar ve gizler zaman oyunlarına asla dayanamaz çözülüverirdi.





Elishia alnındaki teri silerken yorgunluğunu her yerinde hissedebiliyordu.Birkaç saattir Kingsley’in tarif ettiği yeri arıyordu üç genç kadın.

Harry ve Draco ise yarım saat önce yiyecek bir şeyler bulmaya gitmişlerdi. Elishia asasıyla ve keskin saydığı gözleriyle yapılmış sihir izlerini arıyordu.Bir an başının döndüğünü hissederken ayakları çözüldü ve olduğu yere oturdu.Güneş tam tepelerinde dikeliyor, yeryüzündeki her insanı kavuruyordu.Gözlerini kapattı.Bir süre olduğu yerde oturdu. Sonra birkaç ses duydu.

İki elin kendisini kollarından tutup kaldırdığını hissederken yarı baygındı.Dudaklarından bir serinliğin içine doğru aktığını hissetti.gözlerini açığında telaşlı dört kişinin başında dikeldiğini gördü.

Hermione çömelerek genç kadınla göz göze gelmeye çalıştı.
“İyi misin Elishia?”

“E-evet iyiyim.Biraz başım döndü o kadar.”dedi.Mavi gözleri bir süre etrafındaki dört kişiyi turladıktan sonra uzaktaki bir karaltıya takıldı.elini kaldırarak o noktayı gösterirken,güneş dağın yamacında kaybolmaya başlamıştı.
“O da neyin nesi?”

Draco ve Harry başlarını gösterilen yere çevirdiğinde bembeyaz kesildiler.
“Bunlar ölümyiyenler” diye fısıldadı Harry. “Yaklaşık on kişiler.hemen cisimlenelim.”

Draco tamam anlamında başını salladı ve ilerleyerek Elishia’nın bir kolunu omzuna atarak onu dengeledi.Hermione ise asasını çıkarmış cisimlenmeye çalışıyordu.birkaç denemeden sonra korku dolu gözlerle Harry’e döndü.


“Engellemişler…”Harry sessiz bir küfür etti.Asasını çıkartarak düelloya hazırlandı.Diğerleri de asalarını kaldırırken Elishia Draco’dan ayrıldı ve asasını hazırladı.sessiz bir büyüyle kendisini idare edecek bir iyileştirme laneti yaparak iyice yaklaşmış ölümyiyenlere baktı.Bir çift gözün onu izlediğini hissedince gözlerin sahibine döndü.

“Bir şey mi söyleyecektin Draco?”

“Ben…”

“Yaralı olduğumu söyleyecektin.”Gülümsemeye çalışarak konuşmasına devam etti. “Daha zor durumlarda da çatışmalara girdim.” Draco genç kıza gülümseyerek karşılık verdi.

“O zaman göster kendini haberin olsun asam her zaman arkanda olacak.”Tek gözünü kırparak önüne döndü ve yaklaşmakta olan ölümyiyenler için hazır ola geçti.





Camellia son imzaladığı dosyayı da kaldırırken içinde doğan bir sıkıntı yüzünden rahatsızca kıpırdandı.
Odadan dışarı fırladı ve Darcey’ bulmak için koridorun sonuna doğru ilerledi.Odanın kapısını açarak içeriye girdiğinde Darcey’nin odada olmadığını gördü.Şaşkınlıkla kafasını kaşırken biri adını bağırdı.

“Efendim….”

“Bayan Camellia başkan sizi ikinci katta bekliyor efendim.”genç kadın kafasını tamam anlamında salladı ve koşar adımlarla ilerlemeye başladı ama düşüncelerinde hala Darcey vardı.Neredeydi bu kız?


Darcey yine aynı koridorda aynı odaya girdi.Ama bu sefer asasını ışıklandırmadı. “Franklin?”

“Saldırıya geçtiler Darcey.Merak etme ağır hasarlar vermeyecekler.Elishia ise hiç zarar görmeyecek.”

Darcey içini rahatlatmaya çalışarak gülümsedi.


Elishia bir büyüden daha kaçarken yorulduğunu hissetti.Hayır bu kadar çabuk yorulmamalıydı.Ama on beş dakikadır düellodaydı.Karşısındaki büyücü hiçbir sonuca ulaşamasa bile çok güçlüydü.yenme açısından Elishia da hiçbir ilerleme kat edememişti.

Asasını çevirerek kendisine gelen bir büyüyü kalkanıyla parçaladı.Hemen ardından asasız bir büyü savurdu.Hazırlıksız yakalanan ölümyiyen geriye doğru savrulurken maskesi de yüzünden düşmüştü.

Elishia ilerleyerek ölümyiyenin yüzüne baktı acayip tanıdık geliyordu.Dağınık siyah saçları ve simsiyah delice bakan gözleri Elishia nefesini tutarak geriledi. Kardeşinin ölmesine neden olan ölüm yiyen Bellatrix Lestrange ayaklarının dibinde uzanıyor kendisine bakıyordu.Elishia asasını kaldırdı…

Duyguları beynini ele geçirmişti.Hiçbir şey düşünemiyordu.Bellatrix Lestrange ise çenesini kaldırarak ona bakıyordu.Sonra kardeşinin neşeli sözleri aklına geldi. “Abla senin en çok neyini seviyorum biliyor musun.kimseyi öldüremeyecek kadar,yani çok zor durumda olsan bile kimseyi öldüremeyecek kadar iyi kalplisin.”

Hilarie…Elishia’nın asa tutan eli gevşedi.Gözleri dolmuştu.başı yeniden dönmeye başlamıştı.görüşü bulanıklaşıyordu.Bir büyünün etkisiyle geriye doğru savruldu.Bellatrix Lestrange yere düşmüş olan genç kadına gözlerini kısarak bakıyordu.Asasını kaldırarak sözsüz bir lanet yolladı.Lanet genç kadının bedenini sararak havalandırdı. Bellatrix son bir bakış atıp cisimlenirken lanet altındaki genç kız hızla yere düştü.


Draco yerdeki ölü bedeni sinirle tekmeledi.Kendilerinde hiçbir zarar yoktu.Gri gözleriyle etrafı incelerken,bir kişinin eksik olduğunu fark etti.Elishia ortalarda yoktu.Hermione yaralanmış olan Ciana ile ilgileniyordu.Harry ise rapor vermek amacıyla cisimlenmişti.Elishia’yı aramak için harekete geçecekken genç kadın ağaçlıkların arasında göründü.Sarsıla sarsıla ilerliyordu.

Draco da genç kadına koşarken bütün düşüncelerini kaybetmişti sanki.Elishia kendisine doğru gelen Draco’yu yeni fark etmişti.Genç adam koşarak genç kızın kendisine tutunmasını sağladı.Elishia mavi gözlerini koyulaşmış grilere kaldırdığında mırıldandı. “Bellatrix Lestrange.”Draco’nun gözleri şaşkınlıkla büyüdü.


Scarlett dosyayı kapatırken yüzünü ellerine gömdü.sessizlik…Ama şömineden gelen bir çatırtı hızla ayaklanmasına neden oldu.Şömineye yaklaştığında kendisine bakan Harry Potter ile karşılaştı.
“Çatışma yaşadık…Darcey’e ve bakana haber ver.ölümyiyenler akşamüzeri bize saldırdı.”

Scarlett şaşkınlıkla kalakaldı.Darcey…Saatine baktığında gece yarısına yaklaştığını gördü ve hızla ayağa fırladı.



Darcey önündeki belgeleri okumaktan yorgun düşmüştü.Birden saat 12’yi vurdu.Darcey ayağa kalktı.Yavaşça dolabın yanına gitti.İlk gözü açtı ve en dibinden bir defteri çekip aldı.Çekmeceyi kapatıp defterin eskimiş sayfalarını karıştırmaya başladı.Masasına geldiğinde çoktan aradığı sayfayı bulmuştu.Sayfanın en yukarıya sol tarafına baktı.16 Haziran.

Voldemort’un, Darcey’i değiştirdiği gün.Eglantinaları hüzne boğan gün.Darcey’nin ailesini sonsuza kadar kaybettiği gün.

Birden gözlerinin yanmaya başladığını hissetti.Aynı anda da hiçbir zaman hatırlamak istemeyeceği tek anıyı hatırlıyordu.


**********


Elishia ve Camellia 2 saattir odada turlayıp duran arkadaşları için endişeleniyorlardı.2 saat önce bir çatışma haberi gelmişti.Tamda Darcey reşit olduğu doğum günü partisinin ortasında.Elishia ayağa kalktı ve arkadaşının kolunu tuttu ama Darcey kolunu ondan kurtarıp,


--Lütfen Elis, dedi.Elishia çaresizce Camellia’ya baktı.


Camellia en sonunda bu işi eline alması gerektiğini düşünerek yerinden kalktı.Tam bir şey söyleyecekken kapıdan içeriye Marilayn girdi.Darcey bir umutla ona baktı.Fakat Marilyn’nın arkasından sedyede cansız bir şekilde iki kişinin girmesi her şeyi açıklamaya yetiyordu.Darcey ne kadar süre öyle donduğunu hatırlamıyordu.Kuruyan dudaklarını açtığında acı haykırışlar yerine soğuk bir ses çıktı.

--Niye ve kim tarafından
İşte bu soru Darcey’nin hayatının yönünü değiştirecek soruydu.Marilayn gözleri yaşlı ve sesi çatallaşmış bir şekilde cevap verdi.

--Harry Potter’ın yerini söylemediler ve Karanlık Lord onları öldürdü.
Bu cevap üzerine Darcey’nin gözleri nefretle açıldı.Dışarıdan gören bir kişi bu nefretin Voldemort’a ait olduğunu düşünürdü ama bu nefret bambaşka kişiyeydi.

Darcey son kez ailesine baktıktan sonra her zamanki gibi fırtınayı andırır bir hızla odadan çıktı ve gözden kayboldu.Darcey gözlerini açtığında çatışmanın olduğu yere gelmişti.Delirmişçesine çatışmanın içinde koşarak çatışmanın kalbini aradı.En sonunda çatışmanın kalbini buldu.

Voldemort tam karşısında arkasını dönmüş çatışmayı gülerek izliyordu.

Darcey bağırarak kendisinin varlığını belli etti.

--VOLDEMORT.BURAYA BAK!!!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:47 pm

--VOLDEMORT.BURAYA BAK!!!


Voldemort yavaş ama bir o kadarda hızlı bir şekilde arkasını döndü sinirli bir şekilde.Bu ismi söyleyene bakmak için ama karşısında 16-17 yaşlarında bir genç kız görünce ister istemez şaşırdı.Gözleriyle kızı taradı.Üzerinde bembeyaz bir elbise’den başka bir şey yoktu.

--Sen ne cüretle bana ismimle hitap edersin, diye sordu etkili sesiyle.Sesinden hem şaşırdığı hem de kızdığı çok rahat anlaşılabiliyordu.Darcey, Voldemort’un gözlerinin içine bakarak,

--Eğer bu ismin söylenmesini istemiyorsan niye bu ismi koydun kendine, diye muzipçe sordu.Voldemort kızın gözlerindeki cesarete hayran olmuştu resmen.Merakla sordu.

--İsmin ne senin

--Darcey Elanor Raissa Eglantina.

Her bir hecede daha çok sesi çıkıyordu Darcey’nin.Voldemort sadce 1 saniye düşündü.
--Kaç yaşındasın Mrs. Eglantina

--17.

--Bir genç kadın var o zaman karşımda desene.Eglantina yabancı gelmiyor.Ah ne kadar unutkanım.Elano…

Darcey birden patlayarak Voldemort’un sözünü kesti.

--SAKIN AMA SAKIN.BİR DAHA ONLARIN SOYLU İSİMLERİNİ O AĞZINA ALMA.


Bu sözler karşısında Voldemort sinirlenmişti anlaşılan çünkü asasını kaldırdı ve,

--Crucio, dedi.Büyü genç kadının düzgün vücuduna saplandığında acı içinde haykırdı.Voldemort büyüyü 5 dakika sonra kaldırmıştı.Darcey yerde iki elinin üzerinde doğrulmaya çalışıyordu.Saçları yüzünü kapatmıştı.Başını kaldırmadan Voldemort’u daha çok sinirlendirecek bir soru daha sordu.


--Bu k-kadar mı V-voldy

Voldemort onunla alay eden genç kadına son bir kez baktıktan sonra arka arkaya Darcey’nin sayamadığı kadar büyü yollamıştı.Darcey sonlara doğru artık vücudunun uyuştuğunu hissetti.Voldemort büyüyü kaldırdığında Darcey sırt üstü yatmış ve nefes alıp vermeye çalışıyordu.Voldemort son kez konuşarak

--Sana yazık oldu Mrs. Eglantina, dedi ve asasını kaldırdı.Tam affedilmez laneti söyleyecekken Darcey garip bir duygu hissetti.Gözlerini açtığında kendisini evinde, Eglantina Malikanesinde buldu.Gözleriyle çevresini taradı ve aradığı iki kişiyi buldu ama o iki kişi genç kadının yüzüne değil elbisesine bakıyorlardı.

Darcey merak ederek elbisesine baktı ve vücudunun hissizleşmesinin nedenini anladı.Bembeyaz elbise artık kırmızıydı.Kan kırmızısıydı.

Darcey gözlerini elbisesinden aldı.Çünkü gözleri yavaşça kararıyordu.Kendisini karanlığa teslim ederken kulaklarında iki ses vardı.Daha doğrusu Elishia ve Camellia’nın hıçkırıkları ve kendi sesi.Harry Potter ve intikam kelimelerini aynı cümle içerisinde kullanan kendi sesi.


******

“Eski anılar” diye düşündü Darcey.Aslında eski anılara gömülmek Darcey için hiçte kolay ve sıradan değildi ama nedense İngiltere genç kadının her şeyini alt üst etmişti.”Daha doğrusu İngilizler” diye düşündü.Günlüğü kapattı ve masanın üstüne koydu.Ellerinin tersiyle gözyaşlarını sildi ve işine kaldığı yerden devam etmeye başladı.


Birkaç dakika sonra odasının kapısı hızla açılırken kafasını sinirle kaldırdı. Gelenin Scarlett olduğunu gördüğünde yumuşamıştı.

“Bayan Darcey…”dedi genç kadın soluk soluğa “Saldırı….”

Darcey büyük bir soğuklukla baktı karşısındaki kıza.İşte şimdi rol yapma zamanıydı.


Bölüm Sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:48 pm

8-BÖLÜM

Darcey koşturarak bakanın odasına gidiyordu.Kapıyı açtı ve içeriye girdi.Tam beklediği gibi herkes buradaydı.Hermione,Draco,Harry,Marc ve Camellia.Darcey birden eksik olan bir şey olduğunu kavradı.Eksik olan şey Elishia'dı.Darcey'nin gözleri korkuyla açıldı ve Camellia'ya dönerek sordu.
--Oui[1].Elishia?
-- Le à cet endroit[2] ,dedi tanıdık gelen melodik bir ses.Elishia kapıya arkası dönük oturduğu koltuktan yavaşça kalktı.Darcey'in yüz ifadesi anında değişmişti.Rahatlayarak karşısında yorgunlukla dikelen genç kadına sarıldı.Elishia gücünü toplamaya çalışarak Darcey'in kulağına mırıldandı.
--Darc...Hilaire...Onun katili...Bellatrix Lestrange...
Darcey tüm kanının donduğunu hissetti. O da aynı Elisia gibi mırıldandı.
--Sana zarar verdi mi?
--Hayır bana zarar veremedi.Ben onu yere düşürdüm.Asamı kaldırmıştım.Kendimi kaybetmiştim.Az daha öldürüyordum ama Hilaire ve onun sözleri aklıma geldi Darc...Yapamadım...İzin verdim...Buharlaştı...
Genç kız nefes almaksızın ağlamaya başladı.Darcey de kendini hiç iyi hissetmiyordu.Ama başlamıştı ve uzun süre devam etti.
--Bir kişi Elishia'yı eve bırakabilir mi?


Draco elini kaldırarak ayağa kalktı.Darcey tamam anlamında başını salladı ve arkadaşını öperek geldiği kapıdan dışarıya çıktı.Şu an Darcey'nin gözü dönmüştü."Bellatriks Lestrange ne arıyordu orada?" diye düşünüyordu.Seherbaz karargahına girdi ve Franklin ile Alyn'nın ortak kullandığı odaya doğru gitmeye başladı.Odanın kapısını hızlı bir şekilde ittirdi.Kapının gürültülü bir şekilde açılmasıyla hem Franklin hem de Alyin korkudan yerlerinden zıpladılar.Darcey öfkeli bir ses tonuyla,
--Mr. Schneider beni takip edin, dedi ve odadan geldiği gibi çıktı.Franklin korkaraktan olsa Darcey'nin arkasından çıktı ve onu odasına doğru yürümeye başladı.Darcey kapıyı açtı ve Franklin'nin girmesi bekledi.Franklin içeriye girdi ve kapıyı kapattı.Kapatmasıyla da Darcey'nin saf öfkesiyle karşılaştı.

--Lestrange ne arıyor?Söyler misin Franklin?
--İstediğim adamı alabileceğimi söyledin Darcey.Bende Bellatriks'i aldım.İşimi iyi yapmamı istiyorsan bırak da yapayım.

Franklin'nin bu açıklaması yetmişti.Darcey derin bir nefes aldı ve masasına oturdu.Başını Franklin'den aldı ve kağıtlara boş boş bakarken emrini verdi.

--Pekala Mr. Schneider.Çıkabilirsiniz.
Franklin başını salladı ve arkasını dönerek odadan çıktı.Darcey gözlerini kağıtlardan aldı ve arkasına yaslandı.Kendi kendisine " Bu yapılmak zorunda" derken gözlerini kapatarak her şeyden uzaklaşmaya çalıştı.

Şömineden çıkan Elishia biraz olsun sakinleştiğini hissetti.Evinde olmak onu rahatlatıyordu.Arkasında Draco'nun da geldiğini belirten sesi duyarken yavaşça merdivenlere ilerledi.Düşünceler beyninde girdap misali dönüyordu.merdivenin ilk basamağına adım atacakken sendeledi.Arkasında küçük adımlarla ilerleyen Draco refleksmişçesine genç kızı tutarken,Elishia bedenini dengelemeye çalışıyordu.Başını döndürerek hafif bir mırıltıyla teşekkür etti.
Merdivenleri çıkmaya devam ederken,Draco elini genç kızın beline koymuştu destek olmak amacıyla.Elishia belinde onun elini hissederken gözlerini yavaşça kapattı.Odasına geldiğinde kapıyı açtı ve Draco'ya döndü.
--Her şey için teşekkür ederim.Draco....
Elishia uykunun vücudunu sarmaya başladığını hissetse bile gözlerini mavi grilerden koparamıyordu.Draco gözlerini zorla ayırarak merdivenlerde kaybolurken,Elishia nefesini bırakarak ipek çarşafların üzerine uzandı.



Camellia kendini koltuğa bırakırken gözlerini kapattı.Bu saldırılar da neyin nesiydi.Kendini ilk defa korunmasız hissederken aklına gelen tek kişi Sirius'tu.Ama Camellia Sirius'un ne düşündüğünü bilmiyordu.Yine ortalardan kaybolmuştu.Eve gitmeye karar verirken kapı tıklatıldı ve içeriye demin anılan kişi,Sirius girdi.Genç adam soru sorarcasına bakıyordu Camellia'ya.
--Saldırıya uğramışlar.Elishia, Bellatrix Lestrange ile karşılaşmış.
Sirius kuzeninin adını duyunca içinin ürperdiğini ve sinirlerinin gerildiğini hissetti.Kafasını yana yatırarak Camellia’nın söze devam etmesini bekledi.
--O kadın iki yıl önce Elishia’nın kardeşi Hilarie'i öldürmüştü.Elishia asasını doğrultmuş fakat öldürememiş.Şimdiye kadar da kimseyi öldürmemişti.Yani arkadaşımın ruh hali hiç iyi değil.Tabii benim de Sirius...
Camellia konuştukça rahatladığını hissetti.Elishia'nın yerinde olsaydı o kadın ölmüş olurdu ama Elishia başaramamıştı işte.Gözlerini siyahlara kaldırdığında ürperdi.Sirius Black bütün duygularını gözlerine yüklemiş bir şekilde bakıyordu.Camellia ise o bütün duyguların arasındaki arzuyu görebiliyor ve hissedebiliyordu genç adam küçük bir adımla genç kadının önünde bitiverdi.


Darcey kapısının çalınmasıyla kendisine geldi.Asasını kaldırdı ve kapıya koyduğu büyüyü kaldırdı.Büyüyü kaldırmasıyla da kapı açıldı ve içeriye Scarlett girdi.Darcey,

--Evet Scarlett?, diye sordu.Scarlett elinde tutuğu belgeleri masaya bıraktı ve konuşmaya başladı.

--İstediğin tacı araştırdım Darcey.Taç hakkında efsaneler var.Hatta tacında bir efsane olduğu düşünülüyor.Taç mısırda bir piramitte olduğunu öğrendim.İstediğin bilgiye gelince taç ölüleri diriltmiyor ama onu takan kişi çok daha fazla güç kazanıyor.Bu güçler içinde ölüyü yeniden canlandırmağında olabileceğini söylüyorlar eski büyücüler.

Darcey, Scarlett konuşurken dosyayı inceliyordu.Genç seherbaz konuşmasını bitirince Darcey başını klasörden kaldırdı ve,

--Teşekkür ederim Scarlett.Başka söyleyeceğin bir şey var mı?, diye de sordu.Scarlett başını evet anlamında salladı ve asasının tek hareketiyle bir fotoğraf koydu masaya.Darcey kaşlarını çattı ve uzanarak fotoğrafı aldı.Karşısında yüzyıllar önce çok güçlü bir büyücü tarafından yapılan tacı buldu.Scarlett,

--Bu daha 2 ay önce çekildi.Mısırda bir müzede sergileniyor.Sözde Kleopatra'nın kayıp tacı ama bütün ayrıntılara baktığınızda aradığımız taç, dedi.Darcey başını salladı ve Scarlette sordu.

--Hemen alınmasını istiyorum.Gizli yürütün.Sen ve Elizhabeth gidip işi halledin, dedi ve dosyaya bakmayı sürdürdü.Scarlett başını salladı ve geldiği kapıdan dışarıya çıktı.Darcey bir kez daha fotoğrafı aldı ve gülümsedi."Az kaldı" diye düşündü.


Camellia donduğunu hissetti.Karşısındaki adam gittikçe yaklaşıyordu.Gözlerini kapattı.Nefesleri birbirine karışan iki kişinin dudakları bir saniye sonra buluşmuştu.Camellia bütün duyularının karıştığını hissederken Sirius'un kokusunun içine işlediğini hissetti.Bir kolunu kaldırarak boyna dolarken belinden sertçe çekildi ve diğer vücuda yapıştırıldı.Soluksuz ve nefessiz öpüşmede iki vücut tamamen birleşmiş,her açıdan birbirini tamamlamıştı.Sirius kendini zorlayarak ayrıldı ama vücutları hala yapışıktı.İkisi de birbirine şaşkınlıkla bakıyordu.Camellia o anın bitmesiyle içinin burkulduğunu hissetti ve dudaklara yeniden uzandı.

Darcey bakanlıktan çıkmış Londra sokaklarında sessizce yürüyordu.Ne kadar yürüdüğünü bilmiyordu ama kendisini bilmediği bir yerde buldu ama pek umursamadan yürümeye devam etti."Her şey bitecek.Bunlar yapılması gerekenler" diye düşünüyordu.Hava yavaş bir şekilde karardı ama Darcey için bu önemli değildi.Şu an bütün dış dünyadan kendisini koparmış bir şekilde Londra'nın ıssız sokaklarında yürüyordu.

Camellia odasından arkasında Sirius ile çıktı.
--Peşimde dolaşmayı keser misin Sirius.Bir işim var.Şu dosyayı Darcey'e vermeliyim. dedi bir yandan gülerken.Sirius birkaç saniye yan gözle baktı.Sonra elini genç kadının ince beline dolayarak onu kendine doğru çekti.Camellia hafifçe kıkırdayarak,Sirius'dan sıyrıldı ve büyük adımlarla Seherbaz başkanının odasına ilerledi.İçeriye girdiğinde kimseyi göremedi.
--İyi de nerede bu kız....
--Kingley'in yanında olmasın? ---Olamaz Kingsley bu sabah Dumbledore'un yanına cisimlendi...dedi kendi kendine bir mırıltıyla.Sirius genç kadının her hareketini takip ediyordu.Asasını çekerek zarif bir bilek hareketiyle büyü yapan genç kadın kaşlarını çatmıştı.
--Evde de değil...
--O da neydi öyle? diye sordu Sirius şaşkınlıkla.
--Darcey ve Elishia ile keşfettiğim bir büyü.Evimizde kimlerin olduğunu bu büyü sayesinde her an her dakika görebiliriz.... --Çok ilginç....
--Büyü ilginç değil Sirius.İlginç olan Darcey'in durup dururken ortadan kaybolması.dedi ve arkasını döndü.Kısık bir sesle mırıldandı.
--Yine neler çeviriyorsun Darc?...


O eski an rüyalarını bile sarmıştı.Elishia yine o çığlığı atarak uyandı.güneş odayı sıyırıyordu.Aydınlığa alışmak için gözlerini bir kaç defa kırpmak zorunda kaldı.Neler yaşadığını neden yine bu kabusu gördüğünü hatırlamaya çalıştı.İtalya,Bellatrix....vücudunun kasıldığını hissederken yaşlar gözlerini yakmaya başlamıştı.Elinin tersiyle yüzünü kurulayarak ayağa kalktı.Dolabına ilerledi.Yaşlar durmaksızın akıyor,yüzünü yıkıyordu.Dolaptan çıkarttığı mavi pelerinini üzerine geçirerek cisimlendi.


Camellia ve Sirius hızlı bir şekilde Harry'nin odasına gittiler.İçeriye girdiklerinde Hem Harry'yi hemde Draco ile Marc'ı buldular.Camellia,

--Bugün Darcey'i gördünüz mü?, diye sordu.Üçüde hayır anlamında başlarını salladılar.Camellia artık telaşlanmaya başlamıştı.Telaşlanmasının sebebi Darcey'i çok iyi tanımasıydı.Camellia, Draco'ya dönerek,

--Nereye gittiğini bileniz var mı?Draco sen bilirsin belki, diye çaresizce Draco'ya sordu.Draco,
--Hayır Camellia.Fazla endişelenmiyor musun?Sonuçta o güçlü bir büyücü, dedi.Camellia güldü ve,
--Ben onun için endişeleniyorum ya, dedi..Marc yerinden kalktı ve pelerinini sırtına geçirirken konuştu.
--Nereye gittiğini öğrenirim.Sen merak etme, diyerek odadan çıktı.Camellia çıkan genç adamın arkasından "İnşallah" diye düşündü ve başıyla selam verip odadan çıktı.



Marc zekasını kullanarak Darcey'i takip eden büyüyü kontrol etti.Bu büyüyü 1 yıl önce bütün seherbazlara koymuşlardı.İşe çok yarıyordu bu büyü.Bir kaç dakika içinde Darcey'nin yerini buldu ve cisimlendi.

Darcey deniz kenarında yürüyordu.Deniz'i özlemişti aslında.Fransa'dan geldiklerinden beri sadece tek görebildiği karaydı.Kayalıklara çıktı ve bir kayanın üzerine oturdu.5 dakika sadece denize boş boş bakmayla geçmişti.Kolunu kaldırdı ve saate baktı."Yokluğum fark edilmiştir" diye düşündü.Tam bu sırada arkadan bir ses geldi.
--Darcey.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:49 pm

Darcey başını çevirdi ve sesin sahibine baktı.Marc başını eğmiş ve genç kadına bakıyordu.Darcey başını çevirdi ve denize bakmayı sürdürdü.Marc başını çeviren Darcey'e bir süre baktıktan sonra kayanın üzerine çıktı ve onun yanına oturdu.İkisi denize bakmayı sürdürdüler uzun bir süre.En sonunda Darcey yerinden kalktı ve hiç bir şekilde Marc'a bakmadan yürümeye başladı.Onun kalktığını gören Marc gözlerini devirdi ve onun peşinden koşarak ona yetişmeye çalıştı.Darcey, Marc'ın peşinden koştuğunu hissetti ve adımlarını hızlandırmaya başladı

2 dakika sonra Darcey, Marc tarafından kovalanıyordu.İkisi Londra sahili boyunca birbirlerini kovaladılar.Darcey en sonunda bir alt geçide yöneldi ve koşmaya devam etti.Marc artık çok yaklaşmıştı.Kolunu uzattı ve Darcey'nin kolundan yakaladı.Kolundan yakalanan Darcey genç adama doğru çevrildi.Marc genç kadının iki kolunu tutarak tam gözlerinin içine bakmaya başladı.İkisi sanki gözler aracılığıyla birbirleriyle konuşuyorlardı.Marc en sonunda genç kadına eğilerek uzun zamandır öpmek istediği dudakları öpmeğe başladı.Darcey'de karşılık veriyordu.Uzun bir süre sonra ikisi birbirlerinden ayrıldılar.Darcey başını salladı ve arkasını dönerek koşturmaya başladı.Marc sadece 1 saniye şaşkın ve donmuş bir halde durduktan sonra genç kadının arkasından koşturmaya başladı.



Elishia çevresine baktı.Denizin soğuk rüzgarı nefesini açıyor,boğazını yakıyordu.Kayalıkları teker teker tırmanmaya başladı.Bu tanıdık hava onu bir an olsun kendine getirmişti.Rüzgarla birlikte pelerini de uçuşuyordu.Bir eliyle pelerinin eteklerini toplayarak yürümeye devam etti.Tepenin üstündeki mavi çıkıntı belirmeye başlamıştı.Adımlarını hızlandırdı.Göz yaşları kurumuştu,rüzgarla birlikte saçları yüzünü kapatıyor görüşünü engelliyordu.Sonunda mavi mezara ulaşmıştı.Asasını çevirerek bir buket yarattı ve mezarın üzerine bıraktı.Gözleri yeniden dolarken yaşların düşmesini engelledi.Bu mezarın başında ağlamayı yasaklamıştı kendine.Hilaire Elishia'nın ağladığını görmeye dayanamıyordu çünkü.Başını kaldırarak ufka baktı ve gözlerini kıstı.Abella malikanesi tüm ayrıntılarıyla görünüyordu.Uzun zamandır adım atmamıştı oraya.Belki bir gün tekrar girecekti ama zamanı herkes açısından belirsizdi.Mezara son bir kez daha baktıktan sonra yeniden aşağı inmeye başladı.Düşünemiyordu sanki.Anıları ve şimdi kaybolurken,karanlık genç kadını içine çekiyordu.


Darcey ve Marc'ın kovalamacısı bakanlıkta son bulmuştu.Darcey koşarak odasına doğru giderken Camellia karşısına çıktı.Darcey'nin gözlerindeki buğulukları görünce bir şey olduğunu anladı ama Darcey en yakın arkadaşından sıyrıldı ve odasına girdi.Onun arkasından Marc karargaha girmişti Camellia soran gözlerle ona da bakmıştı ama hiçbir cevap almamıştı.Camellia yavaşça Darcey'in odasına gitti ve kapıyı açtı.Darcey yere yığılmıştı sanki.Yerde oturuyor ve ağlıyordu.Camellia iç çekerek arkadaşının yanına gitti ve,

--Hadi eve gidiyoruz, dedi.Darcey başını salladı ve arkadaşına tutunarak cisimlendi.
İkisi eve girince Camellia,
--Elishia, diye seslendi ama ne cevap aldı ne de başka bir şey.İki genç kadın birbirlerine baktılar ve koşturarak Elishia'nın odasına gittiler.Camellia kapıyı açtı ve yatağın boş olduğunu görünce içinden lanet okudu ve hemen arkasında bulunan Darcey'e baktı.


Fransa da Abella arazisine cisimlenen iki genç kadın gözleriyle etrafı tarıyorlardı.Camellia sessizce mırıldandı.
--Sadece tek bir yerde olabilir.Yürü....
Darcey hızla koşan Camellia'nın arkasına takıldı.İkisi de deniz kenarına geldiklerinde yerde baygın yatan Elishia'yı buldular.Darcey bütün duyuları kaybederken ilerleyerek genç kızın yanına çömeldi.Asasından çıkan küçük bir büyüle ise Elishia'yı ayıltmıştı.Mavi gözler aralandığında kendisine bakan iki çift gözde tüm sıcak duyguları buldu.Ağlayarak başını kollarının arasına gömdü.Üç arkadaş iki yıl önce olduğu gibi yeniden birbirine kenetlenmişti.

Elishia ile birlikte bakanlığa cisimlenen Darcey ve Camellia'nın gözlerinde yine bıkkınlık vardı.Elishia’nın her zaman ki inatçılığı tutmuş eve gitmeyi kabul etmemişti.Darcey ve Camellia onu odasına güvenle bıraktıktan sonra ayrılarak kendi odalarına yöneldiler.Camellia başının döndüğünü hissetti.Odasına girdiğinde onu bekleyen Sirius ile karşılaşınca gülümsedi.
--Her şey yolunda mı?
Camellia evet anlamında başını salladıktan sonra bir kaç saatlik olan sevgilisine ilerledi.İki yeni sevgilinin dudakları bir saniyeliğine birleşti ve ayrıldı.


Darcey odasına girdiğinde hiç beklemediği bir kişiyle karşılaştı.Marc duvara dayanmış onu bekliyordu.Darcey bir an olduğu yerde kaldıktan sonra emin adımlarla yürüyerek masasına oturdu.Ciddi bir ses tonuyla,
--Evet Mr. Riddle.Ne vardı?, diye sordu.Marc inanamayan gözlerle Darcey'e bakıyordu.
--Ne yani orada olanları unuttun mu?, diye sordu.Şimdi duvardan ayrılmış ve Darcey'in masasına iki elini koyarak Darcey'nin gözlerinin içine bakıyordu.Darcey tam ağzını açacakken içeriye Farnklin girdi.Darcey sadece bir saniye Marc'a baktıktan sonra Franklin'e hitap ederek,
--Hazırım, dedi ve oturduğu yerden kalkarak Marc' a baş selamı verdi ve Franklin ile birlikte odadan çıktı.Marc ikisinin arkasından bakakalmıştı.


Hermione kendini mutlu hem de çok mutlu hissediyordu.Mercedes'ten bir mektup daha almıştı.Mektupta Mercedes'in iki hafta sonra döneceği yazıyordu.Odaya girdiğinde Elishia’nın dosyalara gömülmüş bir vaziyette oturduğunu gördü.Aklının karıştığını hissederken ilerleyerek bir eliyle masadan destek aldı.
--Daha iyi görünüyorsun Elishia.
Genç kadın mavi gözlerini konuşan kişiye kaldırarak gülümsedi
--Evet iyiyim...
Tam o sırada odanın kapısı Draco tarafından hızla açıldı.İki kadın yerinde sıçrarken Draco çok mutlu görünüyordu.Küçük bir kahkaha atarak ilerledi ve elindeki davetiyeleri uzattı.
--Hiç itiraz istemiyorum.Haftaya kendinize seçtiğiniz bir kavalyeyle Malfoy malikanesindesiniz...


[1]:Nerede
[2]:Buradayım

Bölüm sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:50 pm

9-BÖLÜM
Darcey önden Franklin ise arkadan yürüyordu.İkisi eski ama hala ihtişamıyla ayakta duran Riddle köşküne gelmişlerdi.Darcey kapıyı ittirerek açtı ve içeriye girdi.Franklin onun arkasından içeriye girdi ve kapıyı kapattı.Darcey kapının kapandığını görünce asasını çıkardı ve üzerindeki elbiseyi değiştirdi ve yüzüne altın işlemeli bir maske taktı.Franklin eliyle yolu gösterdi ve 10 ölüm yiyenin bulunduğu odaya geçtiler.

Elishia ve Hermione odadan geldiği gibi hızla çıkan Draco'nun arkasından bakakalmışlardı.Elishia soru sorarcasına baktı Hermione'ye.
--Geleneksel Malfoy balosu.Gerçi pek geleneksel sayılmaz Draco her canı sıkıldığında parti verir.
Davetiyeyi masasının üzerine bıraktıktan sonra konuşmaya devam etti.
-Şimdi yeniden uğraş kıyafet bulmakla.Ginny izin vermez ki eski elbiselerimde değişiklik yapmama...
Elishia hafifçe gülümsedi.
--Onu halledebiliriz.Benim gardırobumda biraz fazla balo kıyafeti var.Fransa da her daim balo verildiği için..
Hermione şaşkınlık ve minnettarlıkla baktı Elishia'ya.Elishia ise elindeki davetiyeyi açmakla meşguldü.Okumaya devam ettikçe yüzündeki ifade garip bir hal alıyordu.Elishia mavi gözlerini Hermione'ye kaldırarak yarı alay yarı şaşkınlıkla konuştu.
–Maskeli balo düzenliyormuş.



Darcey ve Franklin içeriye girdiklerinde tüm gözler onlara çevrildi.Darcey sarı işlemeli maskesinin arkasına sakladığı gözleriyle odayı taradı ve aradığı kadını buldu.Bellatriks Lestrange Bir koltuğa oturmuş asasıyla oynuyordu.Darcey olduğu yerde donmuştu sanki.Gözleriyle Bellatriks'i delip geçiyordu.Franklin genç kadının donduğunu görünce geri döndü ve eliyle onu uyandırdı.Darcey kendisine geldi ve odanın her tarafını görebileceği bir koltuğa oturdu.Hemen yanına Franklin'de oturmuştu.Franklin boğazını temizledi ve bütün yüzlerin onlara dönmesini sağladı.Herkes pür dikkat kesildikten sonra Franklin Darcey'e döndü ve konuşabileceğini söyledi.Darcey bir süre hepsinin gözlerine baktıktan sonra buz gibi bir sesle kendisini tanıttı.

--Ben Kontes Harriett.




Topuk sesleri bakanlığın yarı boş koridorunda yankılanıyordu.İlerleyerek Harry’nin odasına girdi.Mavi gri gözleri odayı turladığında şöminenin başındaki koltuklarda oturan dört kişi ile karşılaşınca gülümsedi.
--Merhaba Darcey,Sirius,Camellia ve...Neydi...Pıttırcık."Harry gözlerini devirdi ve mırıldandı.
–Böyle seslendiğine göre yine planların var Draco.
--Evet bir planım var.Tam bir hafta sonra baloya davetlisiniz.Siz ikiniz bayanlar davetiyelerinizi odalarınıza bıraktım.Bu bir maskeli balo olacak ve kavalye bulma zorunluluğunuz var.
Harry Draco'nun sırıtışına gözlerini devirirken Darcey konuştu.
--Draco biliyorsun ki benim kavalyem 1 yıl önce işten kovuldu.
--Darcey Elanor...Sevgili bayan size bir akşamlık eşlik etmek benim için sorun olmayacaktır.
--Draco seni bekleyen diğer kızlar için pek büyük bir umutsuzluk olacak bu.dedi Sirius sırıtarak.
Draco ise masum melek yüzlü ifadesini takınarak.
--Tanrım...Nur yüzlü bir insanım paylaşılamıyorum,dedi. Harry Draco'ya bir yastık fırlatırken,Draco odadan çıkmıştı bile.Odadaki iki genç kadın ise katıla katıla gülüyordu.
Darcey gülümseyerek odasına doğru yürümeye başladı.Birden arkasında iki kişinin belirdiğini farketti ve eliyle gelmelerini söyledi.Üç genç kadın Darcey'nin odasına girdiler .Darcey yerine oturdu ve "Evet Scarlett, Elizabeth.Taç?" diye sordu.Scarlett sırt çantasını açtı ve içinden tamamen altından yapılmış tacı çıkarttı.Darcey tacın ortaya çıkmasıyla yerinden kalkmış ve iki genç seherbazın yanına gitmişti.Scarlett tacı baş seherbaza verdi.Elizhabeth, "İstediğin gibi Darcey."dedi.Darcey gülümseyerek başını salladı ve odadan çıkabileceklerini işaret etti.İki genç kadın selam verdi ve Darcey ile dünyanın gücünün barındıran tacı yalnız bıraktılar.
Darcey bir süre taca baktı.Tam yerine oturmuştu ki kapı açıldı ve içeriye Harry girdi.Darcey ve elindeki taca kısa bir süre baktıktan sonra dalga geçerek,
--Baloya şimdiden hazırlanıyorsunuz.Tabii yetişmez yoksa,dedi.Darcey elindeki tacı hemen göze koydu ve gülümseyerek başını evet anlamında salladı.Harry
-- Her neyse bunları okuman lazım,diyerek iki dosyayı önüne bıraktı.Kapıya doğru yürürken elini kaldırarak selam verdi ve odadan dışarıya çıktı.Harry'nin çıkmasıyla da Darcey rahat bir nefes aldı ve arkasına yaslandı.
Elishia Darcey'nin odasına doğru ilerledi.Tam o sırada ise odadan dışarıya çıkan Harry ile karşılaştı.
--Selam Harry.
Genç adam kafasını hafifçe yana yatırarak yeşil gözlerinde merakla genç kadına baktı. -Bir şey mi oldu?,diye sordu Elishia kaşlarını çatarak. -Elishia...Baloya gidecek misin?
Elishia gülümseyerek kafasını salayınca Harry konuşmasına devam etti.
--Şey...Benim bir kavalyem yok eşim olmak ister misin?
Harry kelimelerin ağzından çıkış kolaylığına şaşmıştı.Elishia şaşkın bir halde yeşil gözlere bakmayı sürdürdü.
--Şey Harry kimseye söz vermedim daha.Bir on dakika düşünmeme izin verir misin? Harry genç kadına gülümseyerek baktı.Hemen reddetmediğine sevinmişti. Elishia ise aklı karışmış bir halde Darcey'nin odasına daldı.Darcey içeriye telaşla giren Elishia'yı göründe hızla ayağa kalktı.
--Bir şey mi oldu Ell?
--Y-yok bi şey....Darc Balodan haberin var mı?
-Hatta ev sahibi beni eşi olarak götürecekmiş.,dedi Darcey gülümseyerek Elishia ise midesinin kasıldığını kabul etti.
--Elishia iyi olduğuna emin misin?
--Evet eminim Darc.Benim kavalyem de belli oldu.
Darcey gözlerini büyüterek merakla sordu.
–Kim?
--Şimdi kabul etmeye gidiyorum teklifini. ..Harry...
Elishia hızla dışarıya çıktı.Darcey ise kafasının karıştığını hissetti.Harry Potter ve Elishia...Yavaşça ilerleyerek masasına oturdu.
Camellia odasına girdiğinde karşısında çiçeği burnunda sevgilisi Sirius ile karşılaştı.Sirius başını yana yatırmış bir şekilde genç kadına bakıyordu.Camellia güldü ve odaya girdi.Elindeki dosyaları dolaba koydu ve arkasını döndüğünde hemen yanına gelmiş Sirius ile burun buruna geldi.Sirius yüzüne muzip ve afacan bir çocuk ifadesi takarak
--Camellia.Eğer baloya gidecek bir kavalyen yoksa benimle gelir misin? diye sordu.Camellia yüzüne düşünür bir ifade takınarak Sirius'un sorusuna cevap verdi.
-Bir düşünmem lazım.Bilemiyorum.Ben galiba evet diyeceğim,dedi.Sirius cevabı almıştı.Eğilerek genç kadını öpmeğe başladı.En sonunda Camellia nefes nefes yakışıklı adamdan ayrıldı ve,
-Yapmam gerek işler var ,diyerek odadan çıktı.Çıkarken de omzunun üzerinde sevgilisine ufak bir öpücük göndermeyi de ihmal etmedi.Sirius çıkan sevgilisinin arkasından "Ben şanslı bir adamım" diye düşünmeden edemedi.
Fleur Weasley bakanlık koridorunda yarı koşturarak ilerliyordu.Koridorda gördüğü kuzenine el kaldırarak seslendi.Elishia kendine seslenen kişiyi gördüğünde kocaman bir gülümsemeyle seslenen kişiye doğru ilerledi.Üç yıldır görüşmeye iki kuzen birbirine doya doya sarılmıştı.
--Nanette çok büyümüş,çok güzelleşmişsin canım.Çok sevindim seni gördüğüme.... -Hamilelikte sana yaramış Fleur.Büyümeye başlamış.kusura bakma düğününüze de gelememiştim.
--Önemli değil canım.Ben de Hi....
–Şimdi sırası değil canım sonra konuşuruz..
Fleur kafasını hafifçe salladı.Gözlerinin dolduğunu saklamaya çalıştı ama Elishia görmüştü.İki kuzen geçmişi bir süreliğine kenara iterek sohbete daldılar.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:51 pm

Elishia ilerleyerek Kingsley’in odasına girdi.İçeriye girdiğinde ağzı şaşkınlıkla açıldı.Camellia,Darcey ve Sirius kapının tam karşısındaki üçlü kanepede oturuyordu.Marc,Draco ve Harry de tekli koltuklara sıralanmıştı.
–Hepinizi bir arada bulduğum iyi oldu.Fleur uğradı demin.Akşam Deniz Kabuğu kulübesinde yemeğe davetlisiniz.Camellia ve Darcey gelmezse lanetlenecekler dedi.Hermione'ye söyledim.Sen de davetlisin Kingsley.Ben çıkıyorum.kıza yardıma gideceğim.pek anlamadım ama Bill’in ailesi geliyor.Yandım diye yakınıyordu.Neyse görüşürüz..
Hiç kimsenin bir şey söylemesine fırsat vermeden odadan çıktı.Camellia ve Darcey gözlerini devirirken diğerleri konuşmaya anlam vermeye çalışıyordu.Camellia Sirius'a dönerek mırıldandı.
--Weasleyler çok mu kötü.Fleur neden yakınmış ki?
--Camellia pek anlatılacak bir durum değil.Ama şunu bilmelisin şamatalı bir akşam olacak.



Camellia hazırlanmış bir şekilde merdivenlerden inerken birden Sirius,Draco,Harry,Marc ve Hermione salonun ortasında belirdiler.Sirius merdivenlerde durmuş onlara gülümseyen genç kadını görünce olduğu yerde kaldı.Camellia bembeyaz bir elbise giymişti.Ayağında beyaz, topuklu bir babet vardı.Sirius gülümseyerek genç kadına ilerledi ve elini öperek,
--Çok güzel olmuşsun,dedi.Camellia başını sallayarak teşekkür etti ve aşağıya indi.Harry,
--Gitmiyor muyuz?,diye sordu.Camellia hayır anlamında başını salladı ve
-Daha Darcey hazır değil ki gidelim,dedi.Draco
--Kadın değil mi işte,diyerek güldü ama beklemediği bir ses onu şok etti.
-Sen en az 2 saat önceden hazırlanmadıysan bende Darcey değilim,dedi.Darco sırıtarak ona doğru döndü ve aynı Camellia'da olduğu gibi olduğu yerde dondular.Darcey siyah bir elbise giymişti.Dizlerinin üstündeydi ve askılıydı.Ayağında Camellia gibi babet vardı ve saçlarını dümdüz yapmıştı.Draco elini uzatarak genç kadının elini aldı ve küçük bir öpücük kondurduktan sonra Darcey'nin koluna girdi.Gülümseyerek
--E hadi bekletmeyelim ,dedi ve ikisi aynı anda cisimlendiler. Herkes gülümseyerek teker teker cisimlendiler onların arkasından.En son Marc kalmıştı.Darcey'nin güzelliği karşısında şaşkın bir şekilde donmuştu olduğu yerde.En sonunda " Ne kadar inkar etsen de senden benden hoşlanıyorsun " diye düşündü ve cisimlendi.


Hepsi güvenli bir yere cisimlenmişlerdi.Yürüyerek Deniz Kabuğu Klübesine doğru yürümeye başladılar.Harry bir an durdu.Hermione en yakın arkadaşının omzunu tuttu.Başıyla hadi işareti yaptı ve yürümeye devam ettiler.Darcey merak ederek baktıkları yöne baktı.Orada bir mezar taşı vardı.Üzerinde Dobby'e ait olduğu yazılıydı.Darcey başını çevirdi ve klübeye baktı.Elishia kapıdan çıkmış ve onları karşılıyordu.Darcey en yakın arkadaşının güzelli karşısında şaşkına dönmüştü.O da Bembeyaz bir elbise giymişti ama Camelia'dan farkı askılı ve daha kısa olmasıydı.Saçları her zaman ki gibi dalga dalgaydı.Darcey yanında ki genç adamın kulağına eğilerek
--Güzel olmuş değil mi? ,diye sordu.Draco evet anlamında başını salladıktan sonra yılların tecrübesinden Darcey'nin kulağına eğilerek
--Sen daha güzelsin,dedi.Darcey güldü ve
--Ama bence senin için o,dedi ve en yakın arkadaşına sarıldı.Draco genç kadının arkasından sadece gülümsedi ve yürümeye devam etti.

Herkes içeriye toplanmıştı.Elishia,Darcey ve Camellia Weasley ailesinin şömineden çıkışını şaşkınlıkla izlemişti.Beş kişi şömineden ardı ardına çıkmıştı.en son olarak da Ginny ve Neville Longbottom gelmişti.Bill'in söylediğine göre en küçük kardeşleriydi.Weasley ailesinden ölen iki kişiden Fleur bahsetmişti.Elishia mavi gözleriyle herkesi taradı.Bahçeye kurulmuş yuvarlak masa tam olarak on yedi kişiyi ağırlıyordu.Yemek ise muhteşem geçiyordu.Hermione Draco'ya bari burada otur diye yalvarmıştı ama Draco davetiyeleri sahiplerine uzatmıştı.Ginny,Fred,Ron ve Charlie davetiyelerini gülerek aldılar.Neville ise bakanlıkta almıştı kendi davetiyesini.
--Eee.herkesin balo eşi belli mi?
Ron ağzındaki lokmaya aldırmadan atladı.
--Cevabı biliyorsun.Luna ile geliyorum Draco.
-–Hırgürler hala....
--Malfoy dikkat mayın alanı içersindesin.
Masada espriyi anlayanlar büyük bir kahkaha atmıştı.
-Eee.Pıttırcık senin eşin kim?diye sordu Draco mavi gir gözlerinde çok belirgin olan bir alayla. Harry gözlerini devirirken,soruyu o anda boğazı kurumuş olan Elishia cevapladı.
--Harry beni davet etti Draco.
Draco'nun bakışları hızla genç kıza kayarken Elishia mavi gözlerini tabağına dikmişti.İkisinin durgunluğunu masada bir kişi dışında kimse fark etmemişti.Herkes sohbete kaldığı yerden devam ediyordu,Darcey gözlerini inanmazlıkla devirirken.Tam o sırada Kingsley ayağa fırladı.
--Seherbazlar toparlanın yeni bir saldırı.

Darcey hemen yemek masasından kalktı ve onunla beraber kalkan Elishia ve Camellia’ya bakarak,

--Hayır siz gelmiyorsunuz, dedi.Elishia ve Camellia hemen itirazlara başladılar.Darcey elini kaldırdı ve ikisini de sustu.Darcey herkese hitap ederek,

--Seherbaz olmayan hiç kimse gelmesin.Destek lazım olursa biz çağırırız, dedi ve eliyle gelmelerini işaret etti ama ne Elishia ne de Camellia razı değildi buna.Elishia,

--Hayır Darc.Bizde geliyoruz, dedi.Darcey geri döndü ve yalvarır gözlerle baktı.

--Eli, Cam.İkinize de bir şey olursa dayanamam.Lütfen bir kez olsun beni dinleyin,dedi.Camellia,

--Peki ya sana bir şey olursa Darc?Biz ne yaparız?, diye sordu.Darcey bu ses tonunun işe yaramayacağını anlayınca asasını kaldırdı ve,
--Harde Lock, dedi.Elishia ve Camellia sinirli bir şekilde arkadaşlarına baktılar.Darcey Weasleylere ve Hermione’ye dönerek,

--Seherbaz olmayanlar çıkamaz , dedi ve arkasını dönerek kapıdan çıktı.




Darcey ve Seherbazlar çatışma yerine vardıklarında çatışmanın aslında bir saldırı olduğunu ve acımasızca önlerine gelenleri öldürdüklerini gördüler.Hemen hepsi bir ölüm yiyen seçerek karşı koymaya başlamışlardı.Darcey birden kendisini Bellatriks Lestrange’ın önünde buldu.Bellatriks kahkaha atarak,

--Bak bak bak kimler buradaymış.İlk önce Elishia sonra Darcey.Senden sonra Camellia mı var?, diye sordu.Darcey buz gibi bir sesle,

--O gün elimizden kaçırmıştık seni ama bugün o olmayacak Bella.Incendio, diye bağırdı.

Darcey’nin assından ateşler çıkmaya başlamıştı.Bir kaçı Bellatriks’e isabet ederken bir kaçı da engellenmişti.Sıra Bellatriks’indi ama tam bu sırada arkasından bir ses geldi.Marc’ın sesiydi.Bu ses Darcey’nin dikkatinin bozulmasına sebep olmuştu.Bellatriks’in asasından çıkan lanet genç kadının tam göğsüne isabet etmişti.Darcey yere düşerken tek duyabildiği ses Bellatrix’in kahkahaları ve ölüm yiyenlerin cisimlenme sesleriydi.


BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:52 pm

10.Bölüm

Elishia ve Camellia birden bozulan büyüden bir şey olduğunu anlamışlardı.2 dakika sonra ise Darcey'i hastaneye kaldırdıkları haberi gelmişti.İki genç kadın nasıl hastaneye geldiklerini bilmiyorlardı.Yarım saattir Şifacı odada Darcey'i kurtarmaya çalışıyordu.En sonunda şifacı odadan çıktı ve Darcey'in arkadaşlarına doğru yürüdü ve konuşmaya başladı.
--Yaşıyor ama ne büyüsüyle vurulduğunu bilmediğimiz için şu an yanlış bir şey yapmaktan korkuyoruz, dedi ve arkasını dönerek yanlarından ayrıldı.
Camellia ve Elishia bu haber üzerine ağlamaya başladılar.Camellia kendisini toparlayarak sordu.
--Nasıl oldu bu?
Marc üzgün bir şekilde.
--Bellatrix ile dövüşüyordu.Bu sırada Draco arkasındaki ölüm yiyeni görmedi.Ben Draco diye bağırınca Darcey bir an durdu sanki.Tüm dikkati dağıldı ve Bellatrix'in lanetine maruz kaldı. dedi.Elishia başını kaldırdı Marc sözünü bitirince.Soğuk ve bir o kadar da sert bir tonda konuştu
--Yine Bellatrix.
Elishia sözlerini söyledikten sonra arkasında yanan bir sessizlik bıraktı sanki.Yine Bellatrix..Hayatlarını mahveden,Lord'una ölmüş olsa da tutkuyla bağlı olan Bellatrix Lestrange...Hepsi sinir olmuş bir şekilde,Darcey'in yattığı odanın kapısına baktılar.Marc öfkeden kudurmuş halde volta atıyordu.
--Bellatrix!diyerek duvara bir yumruk attı en sonunda.
Herkes garip garip Marc'a bakarken,o çoktan yaptığı şeyin farkına varmış ve hafifçe kızarmıştı.Elinin ne kadar çok acıdığını sonradan fark etmişçesine asasıyla dondurma büyüsü uygularken,diğer seherbazların da vuruldukları ve hastaneye getirilecekleri haberi geldi."Bir bu eksikti," diye düşündü Harry. "Diğerleri de...Harika,cidden harika."
Camellia etrafındaki olayları donmuş bir şaşkınlıkla izliyordu.Mavi gözleri St mungo koridorlarındaki telaşı takip ederken düşünceleri bedeninden tamamen bağımsız hareket ediyordu.Kendini boşluğa bırakmış gibiydi.Hiçbir şeye tepki vermiyordu.Bellatrix Lestrange'ın ölüm sahneleri gözünün önünde canlanıyordu.Vücudunu saran intikam kıvılcımları yavaş yavaş büyüyordu.Sirius'un varlığını hissedebiliyordu.Gözlerini ellerine çevirdiğinde iki el tarafından kavranmış olduğunu gördü.Başını ellerin sahibinin boyun boşluğuna yerleştirdi.Gözlerini kapatarak zamanın hem hızlı hem yavaş ve aynı anda da belirsiz olan akışını duyumsamaya çalıştı.

2 gün sonra...

Draco bakanlıktan çıkmış ve Darcey'nin yanına gidiyordu.Odadan içeriye girdi.Darcey hiçbir şey den habersiz öylece yatakta uyuyor ve gülümsüyordu."Bir dakika," diye düşündü Draco.Darcey gülümsüyordu.Heyecanla yanına gitti.Yüzüne doğru eğildi ve uyanıp uyanmadığını anlamaya çalıştı.Tam bu sırada Darcey gözlerini açmıştı ve başını kaldırmıştı.Darcey başını kaldırdığı için Draco'nun eğilmiş kafasıyla çarpıştılar.İkisi de hem gülerek hem de başlarını ovarak birbirlerinden uzaklaştılar.Draco gülerek
--Yavaş ol Darcey, dedi.
Darcey gülümseyerek,
--Kızma.Hemen git ve bana Elishia ve Camellia'yı bul.Birde ondan sonra Franklin ile Aliyn'nı çağır ,dedi.Draco kaşlarını çatarak
-- Elishia ve Camellia'yı anlıyorum da Franklin ile Aliyn'nı ne yapacaksın.Hemen iş yapmayacağına söz ver bana Darcey., dedi.Darcey, Draco karşısında zafer kazanamayacağını bildiği için anlamında başını salladı.Draco emin olmak için asasını çıkardı ve iki genç kadına patronus gönderdi.Darcey şaşkın bir halde Draco'ya baktı.Draco bir sandalye çekerken
--Emniyete almak gerek. dedi ve arkasına yaslanarak sinirli bir o kadarda tatlı bakışlarla bakan genç kızı izlemeye başladı.
Darcey,Draco'nun orada beklemesine hem sevindi hem de kızdı.Planları vardı ve bu genç,yakışıklı büyücü onun bu planlarını engellemek için elinden geleni yapacaktı.
Camellia ve Elishia patronus'u alınca bir süre şoka uğramış şekilde durmuşlardı.Darcey gerçekten uyanmıştı,bu iyi haberdi ama neden Patronus'u Draco göndermişti?
“Bu şu anda o kadar önemli değil," diye düşündü Elishia içten içe Draco ile Darcey'in yakınlaştığını düşünüp şaşırarak. "Bunun zamanı değil Elishia,kendine gel." dedi sertçe kendine.
--Gidelim mi Camellia? diye sordu en sonunda arkadaşına.
--Tabii ki. dedi Camellia.
--Sorman bile saçma.
Onlar yola çıkmışlarken Seherbaz Karargâhında da iki kişi patronusun az önce kaybolduğu yere bakarak şokta duruyorlardı.Aliyn kendisinin neden çağrılacağını anlamış gibiydi ama Franklin? "Lanet olasıca,savaşta ömrüm boyunca görmediğim lanetler kullandı," dedi içinden öfkeyle. "Darcey de bunu gördü ve buna rağmen ona güveniyor mu?Tanrı'm!"
Franklin ise,olayları tamamen anladığını düşünüyordu. “Uyandığına göre Bella o kadar ağır bir lanet yapmış olamaz," diye düşündü Aliyn'e 'Gidelim mi?' demeden önce.
--Bu iyiye işaret,Bella'nın ağır lanetleri gerçekten ağırdır." Başını kaldırdı. "Aliyn,gidelim mi?"
--E-e-evet, diye kekeledi genç kız düşüncelerinden birden çekilip alınırken.
--Hadi.
Bakanlık'ta cisimlenilebilecek tek yere gittiler ve cisimlendiler,ancak Aliyn Cisimlenirken bile,Darcey'in Franklin Schneider'a neden güvendiğini düşünüyordu.Hastanenin önüne gelmeden önce son düşüncesi,"Bizim savaşımız onu neden ilgilendirsin ki?" oldu. "O İngiliz değil,Yoldaşlıkla da işi yok...Ama Darcey,bir şey biliyor olmalı." Ve hastane kapısından içeri girdiler.
Elishia ve Camellia beyaz kapıyı hızla açarak odaya girdiler.Darcey arkasına yastığı sıkıştırmış bir biçimde oturuyordu.Draco ise bacaklarını kitleyerek oturmuş yarı ağız gülümseyerek Darcey'e bakıyordu.Kapının açılmasıyla iki çift göz girenlere çevrilirken,diğer iki genç kadın kendilerini soluk soluğa odaya atmışlardı.Draco'nun gözleri girenlerle birlikte koyu griye çalarken,Elishia'nın hiçbir bakışını yakalayamamakla şaşırmıştı.Elishia ilerleyerek yatağa oturdu ve arkadaşına gülümsedi.Draco genç kızın sırtına bakakalmıştı.Elishia'nın şimdiye kadar selam vermeden ya da gülümsemeden hareket ettiğini görmemişti.Şaşkınlığını elinden bırakmadan ve gözlerini odak noktasından ayırmadan Camellia'nın 'merhaba'sını kabul etti.Üç arkadaş yeniden birbirlerine bakabilmenin rahatlığıyla sohbet ediyordu.Bir kaç dakika sonra odanın kapısı yavaşça açıldı ve eşikte iki Bakanlık seherbazı belirdi.
Darcey giren iki seherbazı görünce başıyla selam verdi ve geçip oturmalarını söyledi.Franklin yatağın yanına gelerek
--İyi misin Darcey?diye sordu.Draco,Elishia ve Camellia bu yakınlığı farketmeye başlamışlardı.Draco direk soran gözlerle Darcey'e baktı ama Darcey ona değil Franklin'e bakıyordu
-- İyiyim Frank, dedi.
Aliyn'de Franklin'nin yanına gelip
--Bizi çok korkuttunuz Miss. Eglantina, dedi.Darcey gülümseyerek
--İnan ki bende korktum. dedi.İki seherbazdan başını çevirerek Draco ve Elishia'ya baktI.
--İkiniz hemen gerekli işlemleri yapın.İtiraz istemiyorum dedi.Elishia ve Draco çıkarken Darcey Camellia'ya bakarak göz kırptı Ve
--Aa Cami sen Sirius'a ve Kingsley'e haber verebilir misin? diye sordu.Camellia anlamında başını salladı ve kapıdan çıktı.Kapının kapanmasıyla Darcey iki seherbaza döndü ve Aliyn'e hitap ederek
--Senden hiç kimseye belli etmeden masamın gözündeki tacı alıp evine götürmeni istiyorum.Ben istemeden de geri getirme dedi.Aliyn başını salladı ve odadan çıktı.Şimdi odada sadece ikisi kalmıştı.Darcey
--Bellatrix'in cezalandırılmasını istiyorum. dedi buz gibi bir sesle.
--Gerçekten mi?Ne yapayım Darcey? dedi Franklin,buz gibi bir sesle ama bir o kadar da alev alev yanan bir alaycılıkla.
--Onu öldürmemi ister misin?
--Sadece cezalandır dedim Frank.Bunun nesi bu kadar zor? dedi Darcey,sakin bir sesle ancak gözlerinden alevler saçıyordu.Franklin'in de ona aynı şekilde baktığını görünce hafiften şaşırdı.
-- Ama,bunu yapamayacağını söylüyorsan bilemem tabii.
--Yapamayacağım mı?Yapamayacağım mı?
Darcey,Franklin'i ilk defa o kadar öfkelenmiş görüyordu
.-- Sen kendinde misin Darcey,yoksa hala büyünün etkisinde misin?Onu cezalandırırsam,her şeyin ortaya çıkacağını düşünemiyor musun Kontes Harriett?
Darcey,bunun altında kalmayacaktı.
--Orada o laneti yiyen sen değildin,Frank. dedi sinirle Darcey.
--O acıyı çeken de sen değildin,ancak bir sonraki sefere hedef sen olabilirsin Kont Mördermeister, diye de ekledi.
Bu sefer şoktan kalma sırası Franklin'deydi.Katilliğinin yüzüne vurulması,kendisine korkak denmesinden sonra en sinir olduğu şeydi.
--Tamam,tamam. dedi en sonunda. "Ona ceza vermenin bir yolunu bulurum.Ve merak etme,gerçekten acılı olur bu ceza."
En sonunda ayağa kalkan Franklin,ardında soğuk rüzgarlar estirerek odadan çıktı,ancak beklediğinin aksine odanın dışı doluydu.İki kişi bekliyordu orada : Marc ve Harry.
Marc, adamın bakışlarını yakalayıp bir süre baktıktan sonra tekrar önüne döndü,içeri girmeyi isteyip istemediğinden emin değildi.Harry ise onda ters bir şey olduğunun farkında gibiydi.
Kapıdan çıkan Franklin onların bakışından rahatsız olmuştu,ancak bakışlarını kaçıracak değildi.Onlara uzun bir süre gibi gelen bir anın ardından Harry,Franklin'e sordu.
--Zamanı olmadığını söyleyebilirsin ama sen hangi okulu bitirmiştin?
Franklin buna vereceği cevapta bir süre kararsız kalmış gibiydi.
--İlk başta Almanya'da başladım Die Kälte Fluch'de.
Marc okulun adını duyunca bir süre şaşırdı.
-- Ancak ikinci senemde Dumstrang'a başladım,orayı bitirdim.
"Dumstrang ha?" diye düşündü Harry. "Dumstrang mezunu ha?Darcey Eglantina gibi bir Voldemort düşmanı,ta Almanya'dan bir Dumstrang mezununu mu getirtti?!"
Ama onun şaşkınlığı Marc'ınkinin yanında hiç kalırdı.
“Bu ismi bir yerden hatırladığımı biliyordum zaten.Dumstrang...Oradaki bazı büyücülerin,çok üstün lanetler bildiğini söylemişti babam.Buraya getirtmek istediği öğrencilerdendi..Tanrı'm." Babasını düşünmek bile ona acı veriyordu sanki.Bir anda Mercedes'i hatırladı,en son Hermione ondan mektup aldığını söylemişti.
--Neyse üzgünüm,Darcey'in bana verdiği bir görev var,gitmeliyim. dedi en sonunda bu konuşmadan en az onlar kadar rahatsız olmuşa benzeyen Franklin ve koşar adım hastaneden çıktı,geride kafası karışmış iki iş arkadaşını bıraktı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:55 pm

Elishia merdivenleri sekerek indi,arkasından gelen ve kafası sorularla dolu olan Draco'nun varlığını beyninde uzak diyarlara göndermişti.giriş kapısının yanında bulunan resepsiyona ilerleyerek Darcey'in çıkış belgelerini istedi.On dakika boyunca karşısındaki cadının asa sallayışını izledikten sonra belgeleri alarak Darcey'e bakan büyücünün odasına yollandı,Draco ise bir hayaletmişçesine genç kadının peşinde ilerlemeye devam ediyordu.Elishia biraz yorulduğunu hissetmişti ama aldırmadan koşar adımlarla odaya girdi.Küçük bir masanın sığdırıldı penceresiz karanlık odada en uçta bir koltukta oturan yaşlı büyücüye ilerledi ve Darcey'nin raporlarını imzalattı.Dışarıya çıktığında ise üzerinden büyük bir yük kalkmış gibi hissediyordu.Derin bir nefes alarak mavi gözleriyle koridoru inceledi.Gök mavisi gözler en sonunda Duvara dayanmış bir şekilde duran Draco'nun üzerinde sabitlendi.Sarı saçlarından bir perçem sağ gözünü kapatmıştı.Elishia kendisine bakan tek gözle nefesini tuttu.Mavilerden eser kalmamış tamamen gümüşi bir tona bürünmüştü.Draco göğsünde kavuşturduğu kollarını çözerek Elishia'ya ilerledi.Genç kıza birkaç santim uzaklıkta durdu.Gözlerini mavilerden ayırmadan mırıldandı.
--Elishia yanlış bir şey mi yaptım?
Genç kız vücudundaki tüm kanın çekildiğini hissetti.Gözlerini kıpırdatamıyordu.Başını hafifçe iki yana salladı.Kendini bir adım geri atmaya zorladı.Kafasını öne eğerek mırıldandı.
-- Ş-şimdi hatırladım Draco.Hermione'ye sözüm var.Lütfen Darcey'le ilgilenir misin?Ona söyle evde olacağım.Zaten direk eve gelirsiniz.dedi genç kadın hızla cisimlenirken,gri gözler az önce dolu olan boşluğu deliyordu.


***

Draco tek başına odaya girdiğinde hazırlanmış bir şekilde onu bekleyen Darcey ile karşılaştı.Darcey kaşlarını çatarak Draco'nun arkasından bir girecek mi diye kapıya bakıyordu.Draco başını ne var anlamında salladı.Darcey başıyla bavulunu gösterdi.Draco tamam anlamında başını salladı ve bavulu aldı.Bavulu aldıktan sonra Darcey'in kolunu tutu ve cisimlendiler.Darcey gözlerini açtığında kendisini evinde bulunca gülümsedi.Draco'nun yardımıyla merdivenlerden çıktı.Odasının kapısını ittirdi ve içeriye girdiler.Draco bavulu bir kenara bıraktı ve onu ipek çarşafların üzerine yatırdı.Başıyla selam verdikten sonra kapıya doğru yöneldi.Tam bu sırada Darcey'nin sesini duydu.
--Beceriksiz.
Draco, Darcey'nin sesiyle olduğu yerde donup kalmıştı.Topuklarının üzerinde döndü ve genç kadının yatağının yanına gitti.Darcey sevecen ve bir o kadar da alaycı gözlerle genç adama bakıyordu.Draco iki elini yatağa dayayarak genç kadını kollarının arasına aldı.
Draco,
-- İstediğim anda elde ederim onu Raissa, dedi.
Darcey
-- Tabii, dedi alaylı bir tonda.
Draco artık sinirlenmeye başlamıştı.Aralarında ki mesafeyi azaltarak Darcey'e yaklaştı.Artık birbirlerinin nefes alıp verişlerini duyuyorlardı.Draco hafifçe sırıttı ve genç kadının dudaklarına masum ve bir o kadar da küçük bir öpücük kondurdu.Ayrılırken arkasından gelen sesle içinden lanet okumaya başladı.
--Özür dilerim, dedi kapıda ki kişi ve onları yalnız bırakarak oradan gitti.Darcey'nin dudaklarından tek bir şey döküldü.
--Elishia.

***

Soğuk koridorda,adım adım ilerleyen Franklin içten içe lanet ediyor,işin anlaşılmasından korkuyordu.Bellatrix'e vereceği cezanın nedenini bulmuştu ama şüpheleri vardı,hâlâ..İki adımda bir içinden gelen ses ve Darcey'in sözleri çarpışıyordu,mavi gözleri koyulaşmıştı sanki.Riddle köşkündeki uzun koridorun sonundaki odaya girdi ve kapıyı gürültüyle açtı.
--Bellatrix! dedi delice bir sesle.
--Neredesin?!
-- Kont Mördermeister, dedi Bellatrix. Aksanını tam oturtamadan,acelecilikle,yanlış bir telaffuzla söylemişti Franklin'in lakabını.
--Buradayım.
--Güzel,zaten geçen günkü rezaletten sonra ben de burada olmanı beklerdim seni kaçık cadı!Sen ne halt ettiğini sanıyorsun söyler misin?
--Nasıl yani? dedi Bellatrix korku dolu bir fısıltıyla.Karşısındaki adamın uzun olan boyu,öfke ile daha da uzun görünüyor,Bellatrix ise,Lord Voldemort'un karşısında bile ender hissettiği o büyük korkunun iliklerine işlediğini hissediyordu.
--Baş Seherbaz'a saldırdın,üstelik onu sağ bıraktın Bella.
Frank,kendini kaptırmıştı bağırıyordu artık
--.Bundan daha büyük bir hata olabilir mi?" sonra gülerek ekledi. "Lord Voldemort'un seni çok sevdiğini biliyorum,ama bu kadar büyük hataları onun karşısında yapmışsan nasıl sağ kaldığına şaşırıyorum.Bir defa yapan hep yapar."
Bellatrix'in korku ile büyümüş gözleri,mümkünse daha da büyüdü ve karşısındaki adamın asasını çekişini izledi.Gerektiğinden uzun ve kalın bir asaydı ve Bellatrix o asanın öldürdüğü kişileri görmüştü.
--Beni de mi öldürecek? dedi önce.
Franklin gözlerinde merhamet olmadan indirdi asasını,başta herkes bir şey olmadığını zannetmişti,ancak Bella'nın sesinin çıkmadığını görünce olayı anlamışlardı. Ona o kadar çok acı çektirecekti ki,bağrışlarının duyulmasını istemiyordu.
--Carpe Retarctum! dedi ve asadan çıkan siyah bir ışın Bellatrix'i,yıllarca o kadar kişiye işkence etmiş kişiyi,Lord Voldemort'un en sadık hizmetkarını göğsünden yakalamıştı.
Bellatrix,sesi çıkmadığı halde ağzını açmıştı,onu görenler dehşetinin büyüklüğünü anlıyorlardı çünkü,yere damla damla dökülen kan sesini duyuyorlardı.Git gide artan bir ışındı kırbaç.Ama en son raddesini sadece bir kişi tatmıştı,Avery.Işın git gide akkor olacağı sırada,Avery kendini tutamayarak bağırdı.
--Onu öldüreceksiniz!
--Belki de bunu yapmak istiyorumdur Avery, dedi Franklin.Lord Voldemort kadar rahat yapamıyordu bu büyüyü ancak...Avery'nin bildiği tek bir şey varsa o da,bu raddeye gelmenin çok kolay olmayacağıydı.
Bellatrix'in yüzünden kan çekilirken asasını kaldırdı Franklin. Yere düşen Bellatrix'e acıyarak baktı. Asasını salladığında sesi tekrar gelen kadını boynundan yakaladı ve havaya kaldırdı.
--Muggle'lar gibi boynunu kırabilirim Bella,biliyorsun değil mi?Ama bunu yapmayacağım,çünkü seni göndereceğim görevler var.Ama tek bir hata," burayı vurgulamıştı. "İstemiyorum.Eğer olursa,gerçekten boynunu kırarım.”
--Anlıyorsan bunu söyle Bella. son sözünü o kadar sakince söylemişti ki,kadının görüntüsünü görenler,gücünden korkarak bir şey demediler ama,içten içe ondan tiksindiler.Bir kısmı da ona gerçekten hayran kalmıştı,sakinliğine.
--Anlıyorum efendim." dedi Bellatrix başını öne eğerek.
--Çok güzel," dedi ve kadını bıraktı.Bellatrix yere sertçe çarparken Franklin diğerlerine döndü.
--Bu sizin için de geçerli.
Diğerleri de onaylarken Frank,siyah cüppesinin eteklerini havalandırarak arkasını döndü ve köşkten çıkmak için koridora yöneldi...

***
Elishia midesinin kasıldığını hissetti.demin gördükleri gerçekti ve buna alışmalıydı.Yatağın köşesine oturmuş Hermione'ye gülümseyerek dolabına ilerledi.
--Benim zevkime güvenebilirsin Hermione...
Ela gözlü genç kadın mavilere gülümsedi.Elishia ise çoktan önüne dönmüş demin gördüklerini unutmaya çalışarak kendi kendine mırıldanıyordu.
--Buğday tenlisin,bordo ve krem kesinlikle olmaz...Hayır bunu da geç...Bende bile berbat durmuştu.
Tekrar önüne dönerek Hermione'yi baştan aşağı süzdü.
--Evet buldum,kesinlikle koyu mavi,hatta gece mavisi,seni en çok saracak ve hatlarını belli edecek renk ancak bu olabilir.Ve sana uyacak harika bir elbisem var.Maske halledilebilir.
Elishia asasını kullanarak büyük ve ağzına kadar dolu dolabın içlerinden bir elbise çıkarttı.Saten elbise kollarına düşerken,Hermione'ye dönmüşü bir kez daha.
--Evet en uygunu bu...
Asasını zarif bir bilek hareketiyle döndürünce koyu mavi elbise ela gözlü kadının üzerinde belirdi.Hermione yavaşça ayağa kalkarak aynaya ilerledi.İki kadında soluğunu tuttu.Dökümlü olan elbise ayaklarını örtüyordu.Derin bir sırt dekoltesi vardı...
Genç kadının teni ortaya çıkmıştı.Önünde belli bir kesime kadar göğüs dekoltesi vardı.Saten kumaş genç kadının bütün vücudunu sarmıştı.Her kıvrımını ortaya sunuyordu.Etek dolanarak aşağı iniyor dalgalı ve hoş bir görünüm yaratıyordu.Sağ tarafında ise dizinden yirmi santim yukarıya kadar uzanan derin bir yırtmaç vardı.Elishia ilerleyerek bir elini genç kadının omzuna koydu ve kafasını süper oldu anlamında salladı.

***
Darcey sabahın sekizinde bakanın çağrısıyla kalkmıştı.İşler karışıyordu.Bakanın emriyle seherbazlar baskın yapacaktı.Hızla odasına girerek masasına bırakılan dosyaları karıştırmaya başladı.Birkaç dakika sonra da içeriye telaşlı bir Franklin girdi.
--Neler oldu? dedi Darcey,onun bu halini görünce.
--Olan bir şey yok,sadece Bella,hak ettiği cezayı aldı o kadar. dedi Franklin. "Ama onlara saldırmak için uzun süre beklersek bir şeylerden şüphelenecekleri kesin gibi bir şey."

--Saldırmak mı?Neden yapalım ki bunu?


--Darcey,körelmişsin sen.


--Eğer onlara saldırmazsak ya zayıf olduğumuzu ya da onlardan intikamımızı zaten almış olduğumuzu düşünecekler.Sence bu saldırmak için yeterli değil mi?

Onlar bu hararetli tartışmanın içerisindeyken,dışarıda Harry,Marc ve Draco da Darcey ve Franklin'in ne işler karıştırdıklarını tartışıyorlardı.

Harry yeşil gözlerini kaldırarak Draco'ya baktı.
--Bence abartıyorsunuz...
--Neyi abartıyoruz Potter?dedi Draco.Gözlerini kısarak bakıyordu.
--Yani Franklin'in ihanet edeceğine inanmıyorum.
--Çok iyisin Potter ama ben o adama hiç güvenmiyorum.Darcey kesinlikle adamın ağzından laf almaya çalışıyordur.
O ana kadar sessiz duran Marc ise bir süreliğine düşüncelerinden ayrılarak diğer ikisinin tartışmasını böldü.
--Kesin artık.Her şeyi zaman gösterecek.Bir süre sonra kimin ne planladığını öğreniriz.Elimizde bir kanıt yokken adım atmayalım.Bataklığa saplanan biz oluruz.

Onlar bunları konuşurken,Darcey'in odasının kapısı ardına kadar açıldı.Yüzünde şeytani ama bir o kadar da saf mutluluk ifadesi olan Franklin dışarı çıktı.

--Draco,Marc,Harry,
Darcey'in içeriden sesi duyuldu.
--Buraya gelin.

Üçü de çağrıldıkları sırada Darcey'in odasına girdiler.Şaşkınca Darcey'e bakıyorlardı.Bir süre sessiz kaldıktan sonra Darcey bu rahatsızlık verici sessizliği bozdu.

--Ölüm Yiyen Karargâhına saldırıyoruz.

--Ne?! dedi üç genç adam da hep bir ağızdan. "Neden?!"

--Sizin bilmenize çok gerek olmadığını düşündüğüm sebeplerden,yine de anlatacağım.

--Bildiğiniz üzere,dedi Darcey. "Onların bize yaptığı saldırıdan sonra bizim intikam almamamız onlara zayıfladığımızı düşündürebilir.Ve ben buna asla izin vermeyeceğim.Yeterince açık mı?"

--Seni buna kim ikna etti Darcey? diye sordu Draco. "Hadi söyle."

Darcey bu soru üzerine öfkelendi.Draco ne hakla onun kararlarını sorgulardı?

--Sizi bu ilgilendirmez Mr.Malfoy, dedi Darcey buz gibi bir sesle,gözlerinden alevler saçıyordu resmen. "İşiniz verdiğim emirleri uygulamak,sorgulamak değil."

Darcey dosyaları kucaklayıp odadan çıkarken arkasında şaşkın üç genç erkek bırakmıştı.Darcey'nin ruh değişimleri çok aniydi.Draco kafasını iki yana sallayarak koltuğa oturdu.

Elishia duyduğu şeyle şaşırmıştı.Darcey'nin odasına yöneldi.İçeriye girdiğinde genç
kadını masasına oturmuş bir halde dosyalarla boğuşur vaziyette buldu.Elishia'nın girdiğini gören Darcey genç kadına gülümsedi.Elishia ise gülümseyemeyecek kadar kızgındı.

--Bu ne demek oluyor Darc?...
--Ne, ne demek?
--Daha yeni yataktan kalktın,ve ölüm yiyenlere baskına gidiyormuşsunuz.

Darcey gülümsemeye çalışarak konuştu.
--Gitmek zorundayız Ell..
--Ama....
--Merak etme bir şey olmayacak.
Elishia tamam anlamında başını sallayarak odadan geri geri çıktı.

Darcey,camdan bakarak uzun süre düşündü.Gerçekten doğru olanı bu muydu?Saldırı onlara pek çok şeye mal olabilirdi,ancak...Genç kadın başını çevirdi. Saldırmamaları halinde neler olabileceğini biliyordu.Planladığı gibi gitmiyordu pek çok şey...Düşündü uzun süre..Franklin'e güveniyordu ama..Ne kadar seherbaz da olsa,bu onun eskiden katil olduğu gerçeğini değiştirmezdi...

Darcey,kendisine doğru gelen Ölüm Yiyen'i görmüştü,ancak karşısındakine ne yapabileceğini bilmiyordu.Attığı engelleme lanetlerini çok basit hareketlerle savuşturuyordu Ölüm Yiyen,Darcey onu öldürmek istemiyordu.Onu sorgulamalıydı.Adam asasını omuz hizasına kaldırmış,kendisini öldürmek için büyülü sözleri söylerken biri ondan önce davrandı.

Ölüm Yiyen sırtına çarpan büyüyle bir an olduğu yerde kaldı ve yere düştü.Darcey,çılgınca etrafına bakındı.Onun esirini kim elinden almıştı?Birden gördü.

--Sana işime karışma demedim mi ben?!

--Burada senin kuralların geçerli değil küçükhanım, dedi simsiyah cüppesi ile ona doğru yürüyen adam.Yaklaştıkça asa ışığında parlayan lacivert gözleri Darcey'i ürpertiyordu.

--Onu sorgulayacaktım! dedi Darcey

--Beni dikkatle dinle Eglantina, dedi Franklin Schneider. "Burada işler böyle yürümez.Sana saldıranı öldürme hakkın vardır.En azından benim için bu geçerli." dedi.

--Seni şikayet edeceğim!Onu öldüremezdin!

--Bana bak! ,dedi Franklin,Darcey'i kolundan yakalayarak. "Sen gerçekten bana ceza vereceklerini düşünmüyorsun herhalde.Benim işim bu anladın mı,işim bu."

--Neden bahsediyorsun sen?, dedi Darcey,diğer eliyle bir Ölüm Yiyene lanet gönderirken.

Şimdi sırt sırta duruyor ve kendilerini korumaya çalışıyorlardı.

--Sanıyor musun ki sen,beni buraya boşuna aldılar.Bu kadar cinayet işlemişken hala neden buradayım sence ben?Ben kiralık bir katilim ve Bakanlık beni bunun için işe aldı.İzninle işimi yapmalıyım.

Karşıdan gelen bir Ölüm Yiyen'e Öldüren Lanet'i gönderdi,diğer bir Ölüm Yiyen ise onun kolunu vurdu,asasını tutan kolu neredeyse parçalanmıştı.Kan akmasına aldırmadan gördüğü tüm Ölüm Yiyenlere Öldüren Lanet gönderen Schneider,en az onlar kadar karanlık lanet biliyordu.

--Bu halde dövüşemezsin! dedi Darcey.

--Tabii ki dövüşürüm ve bunu yapacağım! dedi Franklin,Darcey'in üzerine gelen bir Ölüm Yiyen'i de öldürürken.Onun arkasının dönüklüğünü fırsat bilen bir Ölüm Yiyen,ona Kırbaçlama Laneti gönderdi.Hazırlıksız yakalanan katil,o büyü vücuduna değer değmez yere çöktü.

--Sersemlet!, dedi Darcey,adama nişan alarak.

Adam yere düşerken,Darcey düşünüyordu.
--Kahretsin,diğer Seherbazlar nerede?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:57 pm

--Hepsi öldüler... dedi çılgın bir ses.Geriye kalan iki kişi,katil ve seherbaz da ona dönüp baktılar.Lord Voldemort'un sadık hizmetkarı Bellatrix Black Lestrange'a.

--Ve biz de burada onun mirasını devam ettirmek için savaşıyoruz!Son görevi,Muggle'ları,Bulanıkları ve onların savunucularını öldürmek için.

--Gerçekten mi?, dedi Darcey. “İşe yaramaz Lordunuz gibi öleceksiniz!"

--Ah gerçekten mi?Ne kadar korktum! dedi kadın çığlığa benzer bir gülüşle. "Seni anlayabiliyorum küçük kız,ama Alex..Sen de mi?"

--Teklifi verene çalışırım Bella,yıllardır prensibim bu olmuştur.Voldemort bana istediğimi vermedi bunu kabul etmeliyim.Güç..Sadece bu yeterli değil."

--Miss. Eglantina?

Darcey anılardan kopup gelirken sanki çok uzun bir süre geçti.Kapıda duran kişi Draco Malfoy'un ta kendisiydi.

--Ah,Draco.İçeri gir.

Draco içeri girerken gri gözleriyle Darcey'in gözlerine baktı.

--Franklin'in fikriydi değil mi?

--Ne?

--Saldırı.Franklin'in fikriydi değil mi?

--Bu seni-!

--Hadi ama Darcey!Saldırırsak her şeyi kaybedebileceğimizi biliyorsun değil mi?

--Evet ama-!

--Bu sence onun ne kadar umurunda olabilir ki?Kendi ülkesine dönüp yaşayabilir.Ama senin intikamın...

Darcey'in beyninde her şey anafor halinde dönüyordu.Bir yıl önce,Paris'te,ıssız bir sokakta,yaşadıkları gözünün önündeydi.Teklifi en fazla verene...diye tekrar etti.En fazla...

--İnan bana gerçekten umurunda Draco. dedi Darcey. "Onunla çalıştım,onu tanıyorum."

Camellia odasında düşünceleriyle boğuşuyordu.Elishia'dan saldırı meselesini öğrenmişti.Ama bir tepki verememişti.Emin olduğu tek şey Darcey'in bir şeyler karıştırdığıydı.Başını ellerinin arasına gömerek dünyadan soyutlanmak istedi.
--Bazen gerçekten baş ağrısı veriyorsun,diye sesli bir şekilde düşündü.O sırada içeriye girmekte olan Sirius ise donup kalmıştı.Üzüntüsünü gizlemeye çalıştığı ince ses tonuyla mırıldandı.
--Ben mi?
Camellia konuşan kişiye baktığında gülmemek için kendini zor tuttu. Ayağa kalkarak Sirius'a ilerledi ve sevgilisinin dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu.
--Yanlış anladın hayatım.
Onlar sevgi dolu bir sahne yaşarken bakanlık seherbazları tek tek cisimleniyordu. Saldırı başlayacaktı.

--Burası olduğuna emin misin Darcey? diye sordu Harry. "Voldemort'un eski müritleri,neden onun nefret ettiği bir yerde bu kadar uzun süre saklansınlar ki?"

--Burası,evet. dedi Marc. "Bunu onlara babam-yani Voldemort söylemişti.Buradaki büyüler,içeriden biri söylemediği sürece bulunmasını engelliyor.Fidelius gibi değil ama.Yeri bilsen de sır tutucunun izin vermesi gerekiyor burayı görebilmek için.Bu da demektir ki ya sır tutucu elimizde ama haberimiz yok,ya da bizden biri."

Bunun düşünülecek bir şey olduğunu biliyorlardı ama düşünmeye zamanları yoktu.

--Asalarınızı hazırlayın! dedi Darcey.

Hepsi asalarını çektiler.

--Üç deyince alev büyüsü yollayacağız. dedi Darcey ve saymaya başladı. "Bir-iki-ÜÇ!"

Tüm seherbazlar aynı anda bağırdı.

--Incendio!

Alevler sarmaşıkları tutuştururken Ölüm Yiyenler alevleri söndürmeyi düşünmeyip dışarı çıktılar ve saldırdılar.

Herkes lanet gönderiyordu birbirine.Kısa süre içinde bir çok yaralı çıktı.

--Gene sırt sırtayız değil mi Darcey?

Darcey,arkasını dönerek Marc'ın gözlerine baktı.

-Evet,Marc.Öyleyiz.

Gelen bir lanete daha karşılık verdiler.Esir almaya çalışıyor ama alamıyordu iki tarafta.Ölüm Yiyenler atağa geçmiş öldürmeye çalışıyorlardı artık.

Marc ile birlikte gelen bir kaç Öldüren Lanet'ten kaçtıktan sonra,Darcey karşıdan duyduğu bir haykırışla başını kaldırdı

--Tanrım!Hayır! dedi önündeki Ölüm Yiyen'i sersemletmeye çalışırken.

Ard arda gelen yeşil ışıklar ve azalan sesler Darcey'e geçen yılı hatırlatmıştı. "Benim işim bu.."

Yeşil ışıklar çakmaya devam ederken Harry,asasını bu cinayetleri işleyen adamın sırtına doğrulttu ve bağırdı :
--Sersemlet!

--Harry ne yapıyorsun sen?! diye haykırdı Darcey sesini duyurmak için,Ölüm Yiyenler büyük tehlikenin geçtiğini fark etmiş daha güçle saldırıyorlardı.

--Gördüğün gibi adam öldüren birini sersemletiyorum Darcey! dedi Harry de bağırarak.Önündeki Ölüm Yiyen'i silahsızlandırmış ve sersemletmişti.

Bir kaç büyüden kaçarak sırt sırta geldiler.
--Lanet olsun Harry,lanet olsun.Şansımızın ne kadar azaldığının farkında mısın sen?

Bir kaç Ölüm Yiyen önlerine gelmişti.Birisi kolunu Draco'nun boğazına bastırıyordu,diğeri ise Marc'ın.

--Gene iki kişi,değil mi Eglantina? dedi Bellatrix Lestrange. "Ama o zaman şanslıydın.Yanında bir katil vardı,bu sefer Potter mı?Şansın yok."

--Sersemlet

Bellatrix sırtına çarpan büyünün etkisiyle yere yığıldı.

--Elishia!Camellia!Ne zaman geldiniz siz?!

-Sizden uzun süre haber alamayınca-vay be!" dedi Camellia'nın tam arkasındaki Sirius. "Birileri burada parti veriyormuş."

--Çok eğlenceli sayılmazdı. dedi Marc. "Sonunda esir alındığımızı düşünürsen.."

Ölüm Yiyenler yeni gelenleri görünce dağılmışlardı,Bellatrix'in düşmesi onları şoka uğratmıştı sanki.

Darcey koşturarak baygın halde yatan Franklin’nin yanına gitti.Asasının bir tek hareketiyle uyandırdı ve kendisine getirdi.Darcey,

--İyi misin Frank?, diye sorunca çatışma sırasında Franklin’nin nasıl savaştığını görenler şaşkına uğradılar.Franklin,

--İyiyim Darcey ama bunu bana kim yaptı?, diye sordu öfkeli bir şekilde.Harry aynı ses tonunda konuşarak,

--Ben, dedi.Franklin gözü dönmüş bir şekilde Harry’e doğru yürümeye başladı ama son anda Darcey’nin sinirlenmiş sesi yüzünden olduğu yerde donup kaldı.

--Herkes bakanlığa.Toplantı salonuna gidin.Bu bir emirdir, diye de ekledi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:57 pm

Elishia ve Camellia çatışmada ne olduğunu Marc’a sordular.Marc iki geç kadına her şeyi anlattı.Tam son sözünü söylemişti ki içeriye Franklin ve Darcey girdi.Franklin hemen kendi için ayrılan yere geçip oturdu.Darcey masasının başında ayakta durarak sessizce durdu.En sonunda Kingsley gelince konuşmaya başladı.

--Yanılmıyorsam Sihir bakanından sonra en yetkili kişi benim değil mi?

Kingsley ve birkaç kişi evet anlamında başlarını salladılar.Darcey konuşmasına devam etti.

--Peki niye benim emirlerim ve kararlarım sorgulanıyor?

Bunun üzerine Harry yerinden konuşmaya başladı.

--O insanları öldürüyordu.Darcey o bir katil.
Franklin genç adamın son söylediği kelime yüzünden iyice sinirlenmeye başlamıştı.Tam bir şey söyleyecekken Darcey’nin buz gibi sesiyle karşılaştı.

--Bizlerde katiliz Mr. Potter.O belki çok kolay bir şekilde öldürüyor olabilir ama bizimden ondan farkımız yok.
Sonra başını Harry’den aldı ve Kingsley’e döndü.
--Onun kim olduğunu çok iyi biliyorsun.Eğer onu atarsak çok büyük bir gücü kaybederiz.Buna razı mısın?, diye sorarak konuşmasını bitirdi ve hiçbir cevap almadan toplantı salonunu terk etti.Darcey odadan çıkınca bütün yüzler Kingsley’e dönmüştü.Kingsley ayağa kalktı ve,

--Herkes işinin başına ve Baş Seherbazın emirlerini sorgulamayınız , dedi ve toplantı salonunu aynı Darcey gibi terk etti.Arkasında sırıtan Franklin ve şaşkınlığa uğramış bir avuç insan bırakarak.


Darcey odasından çıktı ve toplantı salonuna geri döndü.Tam beklediği gibi Harry, Marc,Draco,Elishia ve Camellia oradaydı.Boğazını temizledi ve konuşmaya başladı.
--Bakın onu sevmeye bilirsiniz ama ben onunla sırtsırta savaştım.Belki de burada olmam onun sayesinde.Ben ona güveniyorum.Şimdi eğere bana güveniyorsanız lütfen kararlarıma saygı duyun.

Hepsi başını salladı.En son Draco,

--Bana bir söz vermeni istiyorum.Eğer garip bir şey fark edersen direk bize geleceksin, diye söz vermesini bekledi.Darcey tamam anlamında başını salladı.Draco gülümseyerek yerine oturdu ve konuşmaya başladı.

--Ee baloya herkes geliyor değil mi?

Malfoy Balosu….

Camellia aynadaki görüntüsüne baktı.Kendi onay verdiği kadarıyla güzel görünüyordu.Kırmızının her tonunu taşıyan saten elbise her hareketinde yanar döner bir hal alıyordu.Boynundan bir bağla göğüslerinde derin bir dekolte yaratıyor katlanarak belini sarıyor,genç kadının kıvrımlarını ortaya çıkartıyordu.Belinden itibaren genişleyen etek kısmı her adımında havalanıyor,genç kadına daha müthiş bir görünüm kazandırıyordu.Dizlerine kadar gelen elbisenin altına siyah topuklu ayakkabılar giymişti. Yakasına tutturduğu siyah pırlantalı broş ve omuzlarına saldığı düz siyah saçlarıyla mükemmel bir uyum içersindeydi.Odanın kapısını yavaşça aralayarak dışarıya çıktı.Ayakkabının topuk sesleri merdivenin her basamağına inişte evin içinde yankılanıyordu.Sirius adım sesleriyle siyah gözlerini gelen kişi ye kaldırdığında dondu kaldı.Kendisine doğru gelen genç kadın gerçekten muhteşem görünüyordu.Sirius büyük bir sıcaklığın içinde aktığını hissederken aşık olduğunu anladı.Genç kadın sevgilisinin yanına vardığında kendi etrafında bir tur attı.Sirius elbiseyi çok sevmişti özelliklede beyaz teni açığa vuran derin sırt dekoltesini...Camellia kırmızı maskeyi yüzüne geçirdikten sonra kavalyesinin koluna tutundu.İkisi birden Grimmiuld meydanından Malfoy malikanesine cisimlendiler




Harry evin büyük salonunda volta atıyor balo eşini sabırsızlıkla bekliyordu.Beş saniye de bir zümrüt yeşili gözler kapıya yöneliyordu.Son bakışında ise gördüğü genç kadınla donduğunu daha fazla heyecanlandığını hissetti.Genç kadın ise kavalyesini ve giydiği siyah smokini süzüyordu.Harry'e gülümseyerek karşılık verdi.Gerçekten uyumlu bir çift olmuşlardı.Harry siyah maskesini yüzüne geçirerek genç kadına ilerledi ve bu iki çiftte anında Malfoy Malikanesine cisimlendiler.


Darcey aynaya baktığında hafifçe gülümsedi.Hiç bir baloya bu kadar hazırlanmamıştı.Tam bu sırada kapı açıldı ve içeriye başı öne eğik yakışıklı genç bir adam girdi.Draco başını kaldırıp genç kadına baktığında bilmese de gecenin ilk şokunu geçirdi.Darcey’nin üzerinde beyaz bir elbise vardı.Darcey baştan aşağıya bir tanrıçaydı.Ayakkabısından elbisesine kadar.Draco karşısından bir yunan tanrıçası olduğunu düşündü bir an.Darcey’nin makyajı da kıyafeti kadar sadeydi.Gözlerine siyah kalem ile belirginleşmişti.Dudakları ise şeftali renginde boyanmıştı.Maskesi ise bembeyazdı.Sade ama ihtişamlıydı.

Darcey gözleriyle Draco’yu taramaya başlamıştı.Draco aslında her zamanki gibiydi ama yüzüne taktığı siyah maske ona çok daha başka şeyler katmıştı.İkisi yan yana geldiklerinde tamamen zıt görünümleri vardı.Darcey beyaz Draco ise tamamen siyahtı.Darcey’nin gözü Draco’nun elindeki kutuya takıldı bir an.Draco yavaşça kutuyu açtı ve bir taç çıkardı.Draco,

--Çok iyi bir tahmin olmuş değil mi?, diye sordu.Darcey evet anlamında başını salladı.Draco kutunun içinden tacı çıkardı ve Darcey’nın dalgalandırılmış saçına yerleştirdi.Aslında taç başa tam oturan yuvarlak ve yapraklardan yapılmış bakır bir taçtı.Aynın yunan tanrıçalarının taktıkları gibi.Darcey tacı taktıktan sonra bir kez daha aynaya baktıktan sonra Draco’nun ona uzattığı kolu yakaladı ve balo salonuna doğru yürümeye başladılar.



Bölüm sonu
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:59 pm

11-Bölüm Dalida-Love in portofino
Draco ve Darcey balo salonun kapısında misafirleri karşılıyorlardı.Draco şimdi Kingsley ile konuşuyordu.Darcey gülümseyerek başını ana kapıya çevirdi.Çevirmesiyle de anda kapıdan içeriye Elishia ve Harry girdi.Darcey hafifçe öksürerek Draco'nun dikkatini çekmeye çalıştı.Draco Kingsley ile vedalaştıktan sonra başını gecenin ikinci şokunu geçirmek için ana kapıya çevirdi.Karşısında Elishia'yı gördüğünde sessizce yutkundu.

Mavi gri gözler gümüş rengi maskenin arkasındaki gök mavi gözlerle çakıştı.İki göz de parlıyor aynı zamanda da savaşıyordu.Draco’nun pastelleşmiş gümüşi rengi gözleri genç kadını boydan boya taradı.Gümüş, beyaz ve gri karışımı elbise genç kadını boydan boya sarıyor aynı zamanda ona doğal rahat bir hava veriyordu.
Beyaz bir tül genç kadını kollarından sarıyor omuzlarını ve boynunu açıkta bırakıyordu.Boynunu hafif pırlantalı bir kolye süslüyordu.Saçlarını dağıtarak toplamıştı ve incilerle süslü bir tokayla süslemişti.Gümüş renkteki ipek elbise genç kadının kollarını saran beyaz tülle birleşiyor ve aşağıya zarifçe iniyordu.Çok sade görünüyordu. .Beyaz eldivenler bileklerine kadar uzanıyor elbiseyi mümkünmüşçesine daha da mükemmelleştiriyordu.Draco’nun iyice koyulaşmış gri gözleri genç kadını boydan boya turladıktan sonra tekrar gök mavilerde durdu.Elishia ise tamamen tutulmuş vaziyetteydi.Daha fazla bakmaya dayanamadığı gözlerden ayrıldı.Harry ise ikisinin bakışmasının farkında bile değildi.Elini genç kadının beline koyarak salona
yönlendirdi.Draco kasılıp kalmıştı ama uzaklaşan çiftin arkasından baktıkça daha da geriliyordu.Harry elini genç kadının çıplak beline koymuş onu yönlendiriyordu.Draco yine kaybetmeyecekti.Bu sefer Potter şanssızdı.Sessiz savaşı kendi içinde başlattı.Savaşın başladığının farkında olan ve sinsice gülen diğer kişi ise hala gelen davetlileri karşılıyordu.



Camellia ve Sirius Malfoy Malikanesine gelmişlerdi.Yavaşça kapıdan içeriye girdiler ve misafirleri karşılayan Draco ile Darcey ile karşılaştılar.Darcey başını yavaşça Camellia'ya çevirdi.
--Canım çok güzel olmuşsun, dedi.Camellia'da,
-- Sende bir tanrıça olmuşsun canım, dedi gülümseyerek.Darcey başını salladı ve en yakın arkadaşına sarıldı.Ondan ayrıldıktan sonra Sirius'a bakarak
--Çok hoş olmuşsun Sirius. dedi.Sirius Darcey'nin elini öperken
--Sende harika olmuşsun dedi.Camellia ve Sirius yavaşça onlardan ayrıldı ve balo salonuna gittiler.


Yavaş yavaş bütün konuklar gelmişti.Draco
--Hadi girelim, dedi.Darcey tamam anlamında başını salladı ama tam bu sırada arkadan bir ses geldi.İkisi döndüklerinde siyah bir takım içinde olan ve yüzünde gümüş rengi maske takan Franklin ile deniz mavisi renginde bir elbise giymiş ve maskesi de elbisesinin renginde olan Ailyn duruyordu.Darcey gülümseyerek
-- Franklin, Ailyn hoş geldiniz, dedi.Franklin Darcey'nin elini öperken

--Tanrıçaya benzemişsin" sonra Draco'ya dönerek " Du reif ihrer der diener.[1],dedi almanca.
Darcey şaşkına döndü bir an ama hemen sonra toplandı ve,
--Seninde Modern bir tanrı olduğunu ve yakıştığımız söyledi, dedi.Franklin Darcey'nin toparlama şekline hayran kaldı ve başını sallayarak eşiyle birlikte salona girdiler.
Baloya sakin ama heyecanlı bir hava hakimdi.Hafif bir dans müziği tüm salonu doldururken çiftlerin bazıları dans ediyor,bazıları ise tanıdıklarıyla sohbetlerini yapıyordu.Elishia kendi masasının önünde tek başına dikilerek müziğin rahatlatıcı ritmine hafifçe eşlik ederek etrafı izliyordu.Harry Weasley'lere merhaba demek için bir süreliğine ayrılmıştı.Camellia Sirius'la mutlu bir şekilde dans ediyordu.Gök mavi gözler bir süre sonra tek başına dikilen Marc’a kaydı.Genç adam bir noktaya gözünü kırpmadan bakıyordu.Elishia odak noktasına baktığında,Scarrlett ve Elizabeth ile konuşan Darcey’i göndü.
"Marc Darcey'i neden izliyor olabilirdi ki?" Aklına küçük bir neden gelirken hafifçe sırıttı.

--Elishia?
Elishia tanıdık sese dönerken elini uzatmış Harry ile karşılaştı.
Gülümseyerek beyaz eldivenli elini Harry'in eline uzattı.Harry uzatılan eli kavrayarak genç kadınla birlikte dans pistine ilerledi.Bir elini genç kadının beline yerleştirerek dansın ilk adımını attı.Elishia Harry’nin kollarında hafifçe dans ederken,bir çift mavi gri göz genç kadını izliyordu.

Darcey konuştuğu iki genç kadının yanından ayrılarak bu gece kavalyesi olan Draco'ya ilerledi.Draco ise yudumladığı şarap kadehini kenara bırakarak genç kadının elinden tuttu ve yavaşça dans pistine ilerledi.Darcey ise sessiz kahkahalar atıyordu.Draco küçük bir reverans yaptıktan sonra genç kadını belinden tutarak kendi bedenine yapıştırdı.Elini orkestraya doğru şıklatınca hızlı bir tango
şarkısı salonu doldurmaya başlamıştı.Darrcey gözlerini gri mavilere kaldırdı.İki genç birbiriyle uyumlu halde hem hızlı,seri ve sert hem de zarif hareketlerle dönüyorlardı.Draco müziğin son vuruşlarıyla birlikte Darcey'i kendinden uzaklaştırdı.Son tını duyulurken iki beden yeniden bir araya gelmişti.Şarkının ve muhteşem dans gösterisinin bitmesiyle salonda çılgınca bir alkış başladı.

Darcey ve Draco masaya döndüklerinde masada ki herkes etkilendiklerini söylüyorlardı.Draco sandalyeyi çekti ve Darcey'nin oturmasına yardım etti.Draco'da yanına oturdu ve sohbete başlandı.5 dakika sonra Darcey yanına birinin geldiğini hissetti.Başını kaldırıp baktığında Franklin'nin elini uzattığını gördü.
--Benimle dans eder misin? diye sordu.Onun sesini bütün masa duymuştu anlaşılan çünkü bütün yüzler ikisine döndü.Darcey başını çevirdi ve Draco'ya baktıktan sonra elini uzatarak Franklin'nin elini tuttu.
--Drucker[2] dedi.
Franlin ve Darcey dans pistine giderlerken masada herkes onları izliyordu.Franklin genç kadının ince beline sardı kolunu ve dans etmeye başladılar.Darcey
--Yeni bir saldırı daha olmasını istiyorum, dedi sadece genç adamın duyabileceği bir sesle.Franklin tamam anlamında başını salladı ve ekledi.
--Nereye?
Darcey biraz daha düşündükten sonra
--Bellatrix'i Azkabana götürürken.Onu almalarını sağlayacağım, dedi.Franklin,
--Tamam Darcey ama dikkat et senden şüphelenebilirler, dedi.Darcey gözlerini devirerek genç adama baktı.
--Merak etme, dedi ve ondan ayrılarak masaya döndü.
Darcey masaya döndüğünde şaşkın ve bir o kadarda sorgulayan bakışlarla karşılaştı.Ona bir tek Elishia bakmıyordu.Sessizce bir şarkı mırıldanıyordu o.Darcey ,
--Elishia bize de söyler misin? diye sordu .
Elishia Darcey'e kararsızlıkla baktı ama sonra sesini yükselterek şarkıya devam etti.

I found my love in Portofino
perché nei sogni credo ancor
lo strano gioco del destino
a Portofino m' ha preso il cuor.

Nel dolce incanto del mattino
il mare ti ha portato a me.
Socchiudo gli occhi a me vicino
a Portofino rivedo te.

Ricordo un angolo di cielo
dove ti stavo ad aspettar
ricordo il volto tanto amato
e la tua bocca da baciar.

I found my love in Portofino
quei baci più non scorderò
non è più triste il mio cammino
a Portofino I found my love.

il y avait à portofino
un vieux clocher qui s'ennuyait
de ne sonner que les matines
quand portofino
se réveillait
mais après cette nuit divine
on l'entendit sonner un jour
même jusqu'aux villes voisines
de portofino
pour notre amour

je vois le marié qui m'emporte
vers le petit chalet de bois
dont il me fait franchir la porte
en me portant entre ses bras

a chaque fois qu'à portofino
le vieux clocher sonne là-haut
il chante notre mariage
vers les nuages
a portofino

i found my love
i found my love
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 6:59 pm

Elishia şarkısını bitirince bütün salon alkışlamaya başladı.Elishia hafiften kızararak gülümsedi ve orkestra şarkıya devam etti.Draco gözlerini Elishia'dan alamıyordu.Birden yanındaki genç kadın yerinden kalktı ve balkona doğru koşmaya başladı.Camellia gözleri yaşlı bir şekilde başını öne eğdi.Elishia ise Darcey'nin arkasından bakakalmıştı.Draco yerinden kalktı ve Darcey'nin arkasından balkona gitti.
Draco balkona girdiğinde parmaklara tutunmuş Darcey ile karşılaştı.Yanına gitti ve onu kendisine döndürdü.Ay ışığı sayesinde gözlerini görebiliyordu Draco.Onlarda ıslaktılar.Draco ellerinin tersiyle yaşları sildi.Şimdi birbirlerinin gözlerinin içine bakıyorlardı.Müzik sesi de onlar için kesilmişti.Sadece birbirlerinin nefeslerini duyuyorlardı.Draco son kez genç kadının dudaklarına eğildi ve öpmeğe başladı.Darcey’de eşlik ediyordu ona.


Elishia Draco’nun arkasından masadan kalkmış ve balkona doğru yürüyordu.Kapıyı açtığında karşısındaki manzara karşısında karnına bıçakların saplandığını hissetti.Onlara duyurmadan yavaşça kapıyı kapattı ve masaya geri döndü.


Darcey yavaşça Draco’dan ayrıldı

--Bunu yapmaktan vazgeçmeliyiz.Sen Elishia’yayı seviyorsun ve ben—Boş ver beni.Siz ikiniz benim için önemlisiniz ve sizleri çok seviyorum.Bir kör bile ikinizin birbirinizden hoşlandığını anlar Draco.Git ve onu kazan.Bu gece sizin geceniz olsun Draco.Benden bu kadar hoşça kal, diyerek cisimlendi genç kadın.


Draco kendisini toparladı ve içeriye geri döndü.Masaya geçip oturdu.Camellia merakla sordu.

--Darcey nerde?

Draco,

--Gitti, diye cevapları.Bu cevap üzerine Elishia başını Draco’ya çevirdi ve sordu.

--Nereye ve neden?

Zihninin içindeki düşüncelerle uğraşan Draco başını kaldırdı ve Elishia’nın sorusunu cevapladı.

--Nereye bilmiyorum ama her şeyin bambaşka olması gerektiğini ve bugün burada çift olan birkaç kişinin yanlış olduğunu söyledi.

Elishia bunun altıda bambaşka bir şey olduğunu düşünüyordu.Yerinden kalktı ve Harry’e dönerek,

--Gitmeliyim Harry, dedi.Harry başını salladı ve ayağa kalktı.Elishia,

--Tek başıma, dedi ve arkasını dönerek oradan ayrıldı.Darcey’nin nereye gideceğini biliyordu.Güvenli bir yere geldiğinde cisimlendi.Gözlerini açtığında kendisini Fransa’daki yoldaşlıkta buldu.Teker teker odalara bakarken en sonunda Darcey’i kendi odasında boş boş duvara bakarken buldu.

Elishia,

--Şarkı yüzünden mi?, diye sordu.
Darcey evet anlamında başını salladı.Elishia en yakın arkadaşının yanına geldi ve oturdu.

--Sen içine kapanmaya başladın Darcey.Arkadaşlığımızı hafife mi alıyorsun artık?, diye sordu.Darcey tam cevap verecekken kapıdaki genç kadın cevapladı.

--Hele bir alsın.

--Camellia, dedi şaşkın bir halde Elishia.Darcey,

--Balo?, diye sordu.Camellia,

--Erkekler bizsiz eğlenecekler, dedi gülerek.
*****************************************
Bayanların cisimlenmesinden sonra,beyler de daha fazla dayanamadılar.Hepsi birlikte vedalaşıp cisimlendiler.
"Ne gün oldu..." dedi Franklin,evine cisimlendiğinde. "Balo..Tanrım bir daha asla olmaz."
Riddle Köşkü'ne gitmek için hazırlanması gerekiyordu.Her zaman giydiği özel dikim siyah cüppesini giydi,her zamanki gümüş maskesini taktı ve tekrar cisimlendi.

Bu sefer tam odanın içine cisimlenmesi,odada son yenilginin acısını çeken Ölüm yiyenleri korkuttu.
--Bir çoğunuz öldü,bir kısmınız yaralı ve Bellatrix'de esir.Ne kadar kötü....Artık paslandığınızı düşünmeye başlıyorum.
--Ancak size son bir şans tanımam gerektiğini hissediyorum.Yoksa yanılıyor muyum?
Kimseden ses çıkmadı,söyleyebilecekleri herhangi bir söz işkenceye maruz kalmalarının nedeni olabilirdi.

--Güzel,ben de böyle düşünmüştüm.
--Yarın,dedi hepsine teker teker bakarak. "Bella Azkaban'a götürülecek.Şansınızı değerlendirip onu kurtarmaya bakın." Başka tek kelime etmeden çıkıp gitti.

Evden çıktığında asasını çekti,patronus ile mesaj gönderecekti Darcey'e.

Yalnız ona görünmesini sağlayan bir büyü yaptı Patronusa ve mırıldandı "Çocuk oyuncağıydı.Çok çabuk kanıyorlar."


Patronusu olan yılan,hemen Darcey'in bulunduğu Fransa’daki eve gitti.

Sadece onun görebildiği patronusu tanıyan Darcey,Arkadaşlarıyla konuşmasına biraz ara verdi.

Yarın... diye düşündü Darcey. Yarın her şey yoluna girecek.



Elishia yavaşça yerinden kalktı ve ,

--Hadi eve, dedi.Camellia tamam anlamında başını salladı ve oturduğu yerden kalktı.İki kadın cisimlenmek için odadan çıkarken Darcey asasını çıkardı ve Franklin’e bir patronus gönderdi.

Elishia, Darcey’nin arkalarından gelmediğini görünce geri döndü.

--Darcey.

Darcey başını kapıya çevirdi ve,

--Geliyorum, diyerek odadan çıktı.
***************************************
Ertesi gün…

Elishia çoktan uyanmış bir şekilde aşağıya indi.Mutfağa giderek kendisine kahve hazırladı.Kahvesini alarak masaya geçti ve Gelecek Postasını okurken yudumlamaya başladı.

5 dakika sonra mutfak kapısından içeriye Camellia girdi.

Elishia,
--Bonjour (Günaydın) Camei , dedi.

Camellia,

--Günaydın, diye karşılık verdi ve kendisine bir fincan kahve koyarak Elishia’nın karşısına oturdu.

Elishia,

--Darcey bir şeyler çeviriyor Camellia.Yine başını belaya sokacak diye korkuyorum, dedi ciddi bir ses tonuyla.Camellia,

--Asıl ben Franklin’nin Darcey’e zarar vermesinden korkuyorum.Elishia ben onu araştırdım.Gerçek mesleğinin ne olduğunu öğrenmek ister misin?, diye sordu.Elishia evet anlamında başını salladı.

Camellia,

--Franklin bir kiralık katil.Para karşılığı insanları öldürüyor.


Elishia, Camellia’nın her söylediği kelime sonunda hem şaşırıyor hem de endişeleniyordu.En sonunda merdivenlere bakarak,

--Darcey nerede?, diye sordu.Camellia,

--Erkenden kalkmış, diye yanıtladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:00 pm

Bakanlık…


Scarlett ve Elizabeth kafa kafaya vermiş konuşuyorlardı.Tam bu sırada odanın kapısı açıldı ve içeriye korkmuş bir Ailyn girdi.Elizabeth,

-- Ailyn ne oldu?, diye sordu. Ailyn
--Franklin bir kiralık katil, dedi.

Scarlett ve Elizabeth aynı anda bağırdılar.

--NE!!!!

***************************************

Hermione sabah erkenden Bakanlık'a gelmiş ve dosyalara gömülmüştü.Hayatta gittiği en garip baloyu atlatmasına ve çok yorgun olmasına rağmen imzalaması gereken bir sürü dosya vardı.Kafasının tamamen dolduğunu düşünürken,bir sesle bütün dikkati dağıldı.Sesin geldiği yöne döndüğünde küçük bir hüthüt kuşunun camı tıklattığını gördü.İlerleyerek camı açtı.Hüthüt kuşu masanın üzerine konarak ayağını Hermione'ye uzattı.Hermione'nin mektubu çözmesiyle kuşun havalanıp gözden kaybolması bir olmuştu.Hermione seri hareketlerle mektubu açtı ve okumaya başladı.



Sevgili Hermione,

Bir haftadır benden haber beklediğini biliyorum.Son zamanlarda kafamı iyice toparladım ve geri dönmeye karar verdim.Tam on gün sonra 16 Haziran da tekrar Londra’da olacağım.


Görüşmek üzere Mercedes...



Hermione ellerinin titrediğini bile fark etmemişti.Büyük sevinç bütün bedenini sararken hızla odadan çıktı.Mektup ise ağır çekimle yere düşüyordu.

**********************************
Elishia duyduğu şeyle sarsılmıştı.Darcey'le konuşmayı Camellia halledecekti.Elishia'ya karışmamasını söylemişti.Şömineye ilerleyerek bakanlığa yollandı.
Bakanlık gözüne her gün olduğundan daha kalabalık görünmüştü.Büyük adımlarla ilerleyerek asansöre bindi.Asansör ikinci katta durunca Elishia aynı hızla dışarıya fırladı.Koridorun en sonundaki odaya ilerlerken başına büyük bir ağrı girmişti.Bir kaç saniye sonra güçlü bir bedene çarparken geriye doğru savrulduğunu hissetti.
Gök mavisi gözlerini kaldırdığında ayakta dikelen ve şaşkınlıkla ona bakan bir çift mavi gri göz ile karşılaştı.Draco genç kızı kolundan kavrayarak zarif bir hareketle kaldırdı.Elishia ise gözlerini yere dikmişti.Tekrar mavi grilere kaldırmaya cesaret edemiyordu.Zayıf bir sesle teşekkür mırıldanarak Draco'nun bir şey söylemesine izin vermeden kendini odasına attı.
Göğsü derin nefeslerle inip kalkıyordu.Deminki şaşkınlık ve koşturmanın nedeniydi bu.Baş ağrısı ile bilmediği bir nedenden dolayı gitgide artıyordu.İlerleyerek kendini koltuğa bıraktı.Başını ellerinin arasına alarak sakinleşmeye ve düşüncelerini düzenlemeye çalıştı ama hiç bir işe yaramıyordu.Baş ağrısı git gide ağırlaşıyordu.O kendini toparlamaya çalışırken Draco çoktan kararını vermiş
hızlı adımlarla ilerleyerek demin kapısının açıldığı odaya daldı.girdiğinde Elishia'yı koltuğa oturmuş bir vaziyette buldu.Genç kadın içeriye giren genç Malfoy'un farkında bile değildi.

Draco ilerleyerek genç kadının omzuna dokundu.Elishia beklenmedik temasla yerinde sıçrayarak ayağa kalktı.Draco korkuttuğu genç kıza anlayışlı bir gülümsemeyle bakıyordu.Elishia ise nefes alışverişini düzenlemeye çalışıyordu.Elishia bulundukları durumu fark edebilecek kadar kendine gelince nefesini tuttu.Draco ile aralarında sadece beş santim vardı.Draco elini genç kızın çenesini kaldırmakta kullandı gözlerini ise bir an olsun mavilerden ayırmıyordu.Draco karşısındaki genç kadını fazla incitmek istemiyor,tepkisini de almak istemiyordu.Hafifçe eğilerek dudaklarının kenarına küçük bir öpücük bıraktı.Elishia bedenini saran sıcak duyguyu hissediyordu ama beyni gördüklerini silmiyordu.Darcey bu genç adamdan hoşlanıyordu.Bir adım geri atarak Draco'dan sıyrıldı.

Karşısındaki genç adamı büyük bir şaşkınlığa uğratırken,kendisinin de şaşkın olduğunun farkında bile değildi.Draco pes etmeyeceğini aklının bir köşesine yazarken genç kıza bakmadan odadan ayrıldı.

Elishia aklının tamamen karıştığını hissederken,nefes alabilmek için pencereyi açtı.Sonunda sakinleştiğinde önüne dönerek düşüncelerinden sıyrılmış halde odayı incelemeye koyuldu.Yerde gördüğü kağıda uzanarak aldı.

***************************

Bu sırada Darcey'in emirleri uygulanıyordu.Bellatrix Lestrange,Azkaban'a götürülecekti.Görevli seherbazlar en iyileri değildi ama başlarında ki seherbaz iyiydi.
Franklin,gümüş maskesinin ardından,süpürge ile uçan Harry'e bakıyordu.Düşünceleri planından uzağa,intikamına yönelmişken arkasından gelen ses ile kendine geldi.
--Saldıracak mıyız efendim?
--Henüz değil, dedi Franklin Bella'nın görüş açısından çıkmamasına dikkat ederek. "
---Ben Potter'ı sersemlettikten sonra.
Asasını çekti,nişan alıp bekledi.Harry,süpürgesi ile hızla asanın menziline girdi ve Franklin onu sersemletmek yerine süpürgesine nişan aldı :
--Carpe Retartctum!
Asadan simsiyah bir ışın halinde fırlayan kırbaç süpürgenin sapına değdiği anda süpürge parçalandı.Harry düşmemek için asasını kendine çevirdi ve bağırdı :
--Wingardium Leviosa!
Büyü kendisini bir süre havada tutacaktı ama yeterli değildi.Boğuk bir sesin bağırışını duydu.
--Şimdi!
Siyah giyimli Ölüm Yiyenler hızla diğer seherbazlara saldırmak için fırladılar.Ama gümüş maskeli olan,arkada olan saldırıyı umursamazcasına Harry'nin üzerine uçtu.
Süpürgesini tam Harry'nin önünde frenleyen adam,Harry'i kolundan tuttu ve süpürgesine çekti.
--Kimsin sen? dedi Harry,adamın bakışlarını yakalamaya çalışarak.
--Bunu bilmen gereksiz ama eninde sonunda öleceksin Potter.Kont Mördermeister.
Maskeli adam hızla arkasına döndü ve bağırdı :
--Incarcerous!
Harry,kalın iplerin kendini süpürgeye bağladığını hissetti.Adam ona yalnızca gülerek baktı ve bu sefer mırıldanarak söyledi büyüyü :
--Carpe Reflactum!
Büyü havada şimşek misali parlarken Harry'nin tek düşündüğü şu oldu : "Kör olmak üzereyim."
--Crucio!
Büyü kemiklerini kaynaştırırcasına acı veriyordu Harry'e,bunu en son ne zaman yaşadığını hatırladı.Büyünün şiddeti git gide artarken,haykırmamak için tutuyordu Harry kendini.En sonunda dayanamayarak haykırdı,ama büyünün şiddeti,adamın kahkahaları gibi büyüdü sanki.
--Ve son etap Potter! dedi adam.Asasını tekrar kaldırdı ve bağırdı "Carpe Retarctum!"
Kırbaç,Harry'i yakaladı.Crucatius Laneti'nin üzerine bir de bu laneti yemesi,onu gerçekten zayıflatmıştı,vücudundan kan boşandığını hissetti.
Gümüş maskeli adam işkencesine devam ederken,Harry havada bir karaltı daha gördü.Altın parlaması gibi bir şeydi gördüğü sanki.Hızla,kendine işkence eden adamın yanına geldi bu karaltı da.Harry gördüğü altın parlamasının nedenini anladı : Kadının maskesi.
--Kontes Harriet, dedi işkenceye ara vermeden adam. "Seni bir çatışmada görmek ne güzel!""
--Onu öldürmeyi düşünmüyorsun değilmi Kont Mördermeister? dedi kadın adamınkine eş bir çılgınlıkta sesle. "Yoksa çok sevdiğimiz Bakanlık'a gücümüzü kim anlatır?"
--Tabii ki öldürmeyeceğim,bu nasıl desem...
Adam düşünüyormuş gibi durdu,kırbacın renginin siyahta kalmasına dikkat ediyordu. "İntikam Kontes."
---Ama bütün eğlenceyi sen kaptın Kont, dedi kadın yaramaz bir çocuk gibi. "Ben de yapmak istiyorum."
Adam asasını geri çekti.Harry acının bittiğini hissetti ama çok yorgundu,ölmek üzereymiş gibi hissediyordu kendini.
-Carpe Retarctum!
Kadın da adam kadar acımasızdı,asasını kaldırdı, "Saelko Horinas!" dedi ve Harry tekrar bir acı hissetti,acı o kadar büyüktü ki..
Birden bire büyü delice kesildi,Harry etrafına kısık gözlerle baktığında masmavi gözlerle karşılaştı.Gelen onu kurtaracaktı: Elishia
"Extrena Luminate!" diye bağırdı Elishia,arkasından gelen Seherbazlara aldırmadan.
Göz kamaştırıcı bir ışık,adam ve kadın etkilenmemiş görünüyorlardı ama kadın yanındaki adama baktı,
"Gitmemiz gerekiyor."
Elishia kadının gözlerine bakmaya çalıştı ama maske onu yenilgiye uğrattı.Arkadan Marc'ın sesi duyuldu "Lestrange'ı almışlar!"
Adam ve kadın birbirlerine baktılar ve Harry'i o tek süpürgede bıraktılar.Aynı süpürgede,gökyüzünün bilinmezliğine karışırlarken Elishia Harry'nin yanına yaklaştı,başını elleriyle kaldırıp gözlerine baktı. "İyileşeceksin Harry,inan bana."
--Marc!Draco!
İkisi birden uçtular ve Harry'e baktılar.
--Tanrım, dedi Draco. "Bunu kim yaptı?"
Harry bilincini kaybetmiş bir şekilde mırıldandı.
--Kont...Kontes...
--Onu St.Mungo'ya götürmeliyiz!
İki genç adam başlarını olur anlamında salladılar.Harry'i süpürgesine alan Marc,Elishia'ya tamam anlamında başını salladı.
Draco ise Elishia ile Marc'ın peşinde giderken Elishia'ya seslendi:
--Lanet olsun!Darcey nerede ki?
--Bilmiyorum,ama bizden bir şeyler sakladığı kesin!
İki genç birbirlerinin gözlerine bakmamaya çalıştı.Draco kafasının içinde düşüncelerle boğuşuyordu. "Bunun sırası değil Draco." dedi kendine.."Savaşın ortasında onun ne güzel olduğunu düşünemezsin.Gözlerinin derinliğini de,teninin yumuşaklığını da."
Draco bunları düşünürken arkadan Darcey'nin öfke dolu sesi geldi."Lanet olsun!Kaçtı." diye bağırıyordu.Draco ve Elishia aynı anda arkalarına baktıklarında sinirden köpüren Darcey ile karşılaştılar.Darcey ,
--Bellatrix'i kaçırmışlar.Peşinden gittim ama Kontes bilmem ne beni bayılttı,dedi.
Draco,
--O bahsettiğin kontes kont ile birlikte Harry'i az kalsın öldürüyorlardı.dedi.Darcey gözlerini şaşkınlıkla açarak,
--NE!!! diye bağırdı.Elishia başını evet anlamında salladı.Darcey başını salladı ve süpürgesini hızlandırarak Marc'a yetişmeye çalıştı.Draco ve Elishia şimdilik Darcey'e inanarak onun peşinden gitmeyi sürdürdüler.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:00 pm

Bütün herkes hastaneye koşmuştu.Darcey, Marc, Draco ve Elishia içeriden gelecek haber için tedirgince bekliyorlardı.Darcey başını kaldırdı ve duvarda asılı olan saate baktı.Hemen yerinden kalkarak
--Marc.Benimle gelir misin?Bakanlığa, diye de ekledi.Marc tamam anlamında başını salladı.Darcey Elishia'ya sarıldıktan sonra Draco'nun omzuna vurdu ve Marc ile birlikte bakanlığın yolunu tuttular.
Draco ve Elishia koltukta oturmuş kapıya bakıyorlardı.Hala bir haber gelmemişti içeriden.
3 Saat Sonra............
Draco omzuna yaslanmış uyuyan genç kadına baktı.Çatışma ve telaştan yorgun düşmüştü.Yarım saat öncede Draco'nun omzunda uyuya kalmıştı.Draco yavaşça genç kadının başakları andıran saçlarını okşadı ve kapıya bakmayı sürdürdü.Tam bu sırada kapı açıldı ve Şifacı dışarıya çıktı.Draco yavaş konuş işareti yaptıktan sonra Şifacı konuşmaya başladı.
--Kurtardık ama çok yara almış.Bir tanede bilmediğimiz bir büyü var.Hasarı en aza indirdik ama onu gözlem altında tutmalıyız, dedi ve yanlarından ayrıldı.Draco rahat bir nefes almıştı.O da omzunda uyuyan Elishia gibi gözlerini kapattı.

*****************************

Camellia son öğrendikleriyle iyice sarsılmıştı.Bu Kont ve Kontes de kim idi...Peki Darcey o da bir şeyler karıştırıyor muydu?Arkadaşının hakkında böyle düşünmek istemiyordu ama elinde değildi.Darcey bir şeyler karıştırıyordu ve bunu öğrenmeliydi.İlerlerken ve yaptığından şimdiden utanmaya başlayarak Darcey'in odasına ilerledi.
İçeriye girdi.Asasının ışığından yararlanarak odanın en ucunda duran masaya gitti. Mutlaka bir şeyler olmalıydı

Bir şeyler öğrenebileceğini pek sanmıyordu ama nasıl olsa Darcey hiçbir şey anlatmayacaktı.Oda karıştırmak Darcey'in de yaptığı işti nasıl olsa daha doğru üç küçük yaramaz kızın...Eski anılar aklına gelince hafifçe gülümsedi.Ama donmasına neden olacak bir şey duydu.İki ayak sesi gitgide yaklaşıyordu.Asasını kullanarak mükemmel bir görünmezlik büyüsü yaptı
Kapı yavaşça açıldı ve içeriye Darcey ve Franklin girdi.Darcey masasına geçip otururken Franklin masasın yanında ki deri koltuğa oturdu.Darcey arkasına yaslanarak,
--İyi işti Frank.Ölüm yiyenler bu saldırıyı iyi yaptılar. dedi.

Camellia duyduğu şey karşısında donup kaldı ama dinlemeye devam etti.Franklin
--Evet haklısın,dedi gülümseyerek.Darcey
--Ama Harry'e yaptıkları.Korkunçtu, dedi

Franklin yerinden kalktı ve
–Evet ama temkinli olmalıyız Darcey,diye uyardı ve selam vererek odadan çıktı.Franklin kapıyı kapattığı anda Darcey'nin hemen karşısında bir kişi belirdi.Kısa süre sonra kim olduğu çok rahat bir şekilde anlaşıldı.
--Camellia
Camellia hala demin duyduklarını kavramaya çalışıyordu.Gözlerini kısarak arkadaşına bakıyordu.Darcey mavi gözlerde bir çok duygu gördü.En yoğunu ise hayal kırıklığıydı.
Camellia ufak adımlarla Darcey'e ilerledi.Ellerini masaya dayanarak yüzünü eğdi ve Darcey'nin yüzüne yaklaştırdı.Sesinin çıkacağından pek emin değildi.
Ama konuşunca buna şaşırdı.Gözler. hala kahverengilerden ayrılmadan
--Sana şimdi bir şey söylemeyeceğim.Birazcık gururun kaldıysa Fransa'da,tepede görüşeceğiz." arkasını dönerek kadıya ilerledi.Darcey'e son kez daha bakarak.

-Ben arkadaşlarımı kırabilecek ya da intikam alabilecek biri değilim Elenor.Elishia'nın bundan haberi olmayacak.
*************************

Karanlıklar içine gömülmüş Little Hangleton köyünün tepesindeki köşk ışıl ışıldı.Her katta ışıklar yanıyordu.Yoldan geçen bir kedi köşke bakıp miyavlarken,köşkün kapısının önündeki köpekler havlamaya başladılar.İçeride ise bayram havası esiyordu.
-Nasıl da kan geldi ağzından Potter'ın değil mi?
Avery'nin bu sorusu üzerine herkes gülmeye başladı.Kaymak biralarının biri geliyor,diğeri gidiyordu.Kutlama tüm hızıyla devam ederken,odanın içindeki en büyük koltukta oturan Franklin,elindeki kadehi kaldırdı
--Evine hoşgeldin Bellatrix.
Herkes Bellatrix'e dönüp gülmeye başladı.Bellatrix gözlerinden alevler saçar şekilde elini asasının sapına attı,ama Franklin az önceki neşesinden eser kalmamış bir sesle konuştu.
-Yeter!
Tüm gülüşler dondu,herkes sustu.


--Hazır Bellatrix de aramıza teşrif etmişken sizi uyarmam gereken bazı şeyler var.
--Ne gibi?dedi Yaxley.
-Bugün Potter orada tek kişiydi.Diğer seherbazların ne kadar kötü olduğunu gördünüz.Ancak onların asıl takımı bir araya toplanırsa neler yapabileceklerini de biliyor olmalısınız.

-Marc Riddle var,Lord Voldemort'un oğlu.Ki kendisinin ne kadar güçlü olduğunu sizin benden iyi bilmeniz gerek.Draco Malfoy var,bunca yıl size belli etmeden casusluk yapabilecek kadar iyi bir Zihnebendar.Harry Potter...Evet öldürmüyor ama onun da güçlü olduğunu bilmeniz gerek,”Franklin durakladı.Ağzı hafif bir gülümseme ile kıvrıldı..
--Alexander Schneider var, dedi. "Başarılı bir katil,onu tanıyor olmalısınız. Değil mi Bella?"
-Evet. dedi Bellatrix. "Gözünü kırpmadan bir çok adamı öldürebiliyor."

-Ve, dedi Franklin vurgu yapmak istercesine. "Darcey Elanor Raissa Eglantina...Henüz yirmi yaşında ancak o da döneminin en güçlü büyücülerinden.Öldürmüyor,ama gerçekten güçlü.Bunu onunla düello etmeden anlayamayacak kadar kalın kafalıysanız,hepinizin Azkaban'da geçirilecek günlere hazır olmanız gerekir.Bu nedenle ayağınızı denk alın,şımarmayın."
-Bugünkü zafer sadece koşulların iyi ayarlanmasındandı.Bu saydıklarımdan bir kaçı daha orada olsaydı,sanırım hepiniz Azkaban'ı boylamıştınız." sanki normal bir şeyden bahsediyormuşçasına devam etti. "Ama bu bir kutlamayı hakketmediğinizi göstermez. Tienar!" ev cinini çağırdı.
-Buyrun efendim.
-Tüm arkadaşlarıma şarap ikram et,Bordeaux olsun.
Herkes birden eski şamatasına döndü.Yalnızca Bellatrix mahzunlaşmıştı.Franklin onu yanına çağırdı.
-Sonu ne olursa olsun,iyi iş çıkarıyorsun Bella,ama bir daha hata istemiyorum.
Şaraplar dağıtılırken Franklin boğazını hafifçe temizledi ve kadehini kaldırdı : "Zafere!"
--Zafere! diyerek içti herkes şarabını.

******************

Darcey bakanlık koridorlarında yürürken bunların olacağını bildiğini çok iyi biliyordu ama yine de pişmandı.Camellia ne bağırmış ne de başka bir şey yapmıştı.Eğer bunları yapsaydı Darcey pişman olmazdı ama yapmamıştı işte.Camellia’nın sessizliği her zaman Darcey'nin buz tutmuş kalbine bile vicdan azabı çektiriyordu.Bunları düşünürken cisimlenebileceği bir yere gelmişti.Yavaşça gözlerini kapadı ve cisimlendi.

Fransa'nın soğuk meltemi yüzünü okşarken,denizin kıyıya vuruşu ritmik bir halde kulaklarına ulaşıyordu.Her zaman eğlenmek ve yalnız kalmak için geldiği bu sessiz tepe bugün bir mezar kadar soğuk olacaktı Darcey için.Gözlerini araladığında,karşısında kayaya oturarak onu beklemekte olan Camellia ile karşılaştı.

Camellia gözlerinde büyük bir acıyla bakıyordu,mırıldandı.
-- Seni tanımak istiyorum Darcey...

Bölüm Sonu


Love in portofino

Aşkı Portofino’da buldum
Çünkü hala hayallere inanıyorum
Kaderin tuhaf oyunu
Portofino’da kalbimi aldı
Sabahın tatlı büyüsünde
Deniz seni bana getirdi
Gözlerimi hafifçe kapıyorum
Ve yanımda Portofino’da
Seni yeniden görüyorum
Seni beklemekte olduğum gökyüzünün bir köşesini hatırlıyorum
O kadar sevdiğim yüzünü hatırlıyorum
Ve öpülesi dudaklarını
Aşkı Portofino’da buldum
O öpücükleri bir daha asla unutmayacağım
yolum artık hüzünlü değil
Portofino’da aşkı buldum
Bir zamanlar Portofino’da sadece sabahları, çanını sadece sabahları, Portofino uyanırken çalabildiği için canı sıkılan yaşlı bir çancı vardı
Ama o ilahi geceden sonra
Gündüz vakti çan çalarken duydular onu
Bizim aşkımız için çalıyordu, Portofino’nun komşu köylerinde bile duyulan o çanı
Beni küçük ahşap dağ evine götüren kocamı görüyorum
Beni kollarında taşıyarak eşikten atlatan kocamı
Orda Portofino’da ne zaman yaşlı çancı çanını çalsa bizim evliliğimizi bulutlara dogru haykırır, Portofino’da


[1]Sende hizmetkarına benzemişsin.
[2]Tabii
BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:01 pm

12.Bölüm

Darcey , Camellia'nın gözlerinin içine bakarak öylece duruyordu.Yavaşça ona biraz daha yaklaştı ama Camellia bir adım geriye gitti.Darcey
-- Cami, lütfen beni dinle, diye soğuk ama yalvaran bir ses tonuyla konuştu.Camellia,
--Duyduklarıma bir açıklama getirmelisin ve Franklin konusunda da bir açıklama borçlusun, dedi.Darcey tamam anlamında başını salladı. Kayaya doğru yürüdü ve oturdu.Bir kaç saniye sonra Camellia'da yanına geldi ve Darcey konuşmaya başladı.
--Anlamalısın Camellia.Anlaşmamızın tek nedeni Kontes ve Kont'u yakalayabilmek içindi ama bu sırada Bellatrx'i de kaybettik.Franklin ise bir kiralık katil ama ona her şekilde güvenebilirsiniz.O benim hayatımı kurtardı ve benim yakın bir arkadaşım, diyerek sözünü tamamladı.Fakat Camelllia bu açıklamadan hiçte hoşnut kalmamıştı.Yavaşça yerinden kalktı ve,
--Ne söylersen söyle Darcey güvenimizi benim güvenimi boşa çıkrdın.Harry'nin hastanede olmasıda senin suçun., dedi.
Darcey ağlamaya başladı sessizce.Camellia yavaşça arkadaşının yanına gitti ve,
--Bunları sende biliyorsun.Eğer vicdan azabı çekmeseydin bugün buraya gelemezdin.Bunu kimseye anlatmayacağım ama gözüm üzerinde olacak Darcey, dedi.Darcey tamam anlamında başını salladı ve hafiften gülümserken bakanlığa cisimlendi.
Camellia tek başına kalmıştı.Sessizce denize baktı.Birden arkasında cisimlenme sesi duydu.Gözlerini devrirek
--Darcey, dedi ve arkasını döndü ama gelen kişi Darcey değildi.Asasını Camellia'ya doğrultmuş Franklin'den başkası değildi.
Camellia, önce kendisine doğrultulan asaya, daha sonra da asanın sahibine baktı.
--Beni de mi öldüreceksin?, diye sordu alayla. "Kim olduğunu bilmiyorum sanma."
--Seni öldürmek gibi bir niyetim yok Camellia. Zaten niyetim bu olsaydı, arkana dönemeden ölmüş olurdun. Kim olduğumu biliyorsan bunu da biliyor olmalısın.
--Peki ne yapacaksın? Camellia, esen rüzgarın fısıltısından biraz daha fazla bir sesle.
--Bunu göreceksin, dedi. Katilin yüzü bir gülümseme ile aydınlanmıştı. "Imperio!"
Asanın sahibini, etiki altına alacak büyü bir ip gibi bağlantı kurmuştu. Camellia'nın yüzü önce ifadesizleşti, daha sonra da öfkeli bir hal aldı.
Franklin, genç kıza kendisini gördüğünü unutturmak için tekrar asasını kaldırdı ve mırıldandı
--Unuttur!
Kızın anılarından bu son an silinirken, Franklin arkasına dönüp cisimlenmişti bile. Camellia ise nereden geldiği belli olmayan, ancak içten içe kesinlikle hak verdiği bir öfke ile boğuşurken Bakanlık'a cisimlendi.
Camellia içini kavuran öfkeye uyarak Darcey2in odasına daldı.Kahverengi gözler şaşkınlıkla gelene baktı.
--Camellia.
--Kendinden başkasını düşünmeyen bencilin tekisin Darcey....Kendi intikamın yüzünden bir çok kişi yaranlandı.Bunların hesabını ver kendine artık.Hesaplaşmanı kendin yap bundan sonra yanında değilim....
--Neler oluryor Cami,dedi Darcey şaşkınlıkla sesi titriyordu. "Konuştuğumuzu sanıyordum."
--Seninle hiçbir mevzuda konuşmayacağım bundan sonra....Elishia'yı kırmamak için sana katlanacağım.
Darcey'in elindeki kağırlar yere saçılırken,Camellia kapıyı çarparak dışarıya fırlamıştı.Öfke ise içinde gitgide kabarıyordu.
Darcey biraz önce olanları sindirmeye çalışıyordu.O da elindeki kağıtlar gidi soğuk yerin üzerine bıraktı kendisini.Bunları düşünememişti.Yavaşça ağlamaya başladı.Saniyeler geçtikçe ağlamanın şiddeti büyüdü ve hıçkırmaya başladı.O ağlamaya devam ederken kapısı yavaşça açıldı ve içeriye Marc girdi.Elindeki dosyaları hemen bir yere koydu ve genç kadının yanına gitti.Elleriyle omuzlarından kavradı ve onu kaldırdı.Darcey saniyeler sonra Marc'ın göğsüne yaslanmış ağlıyordu.
Marc genç kadınn kulağına eğilerek
--Ne oldu Darcey?, diye sordu.Darcey sadece başını hayır anlamında iki yana salladı ve ağlamaya devam etti.Marc şimdilik ne olduğunu boş vererek genç kadına sarıldı ve siyah saçlarını öperek öylece durdular.Dakikalar belkide saatler sonra Darcey genç adamın güçlü kolları arasından ayrıldı ve uzanarak yanağına küçük bir öpücük kondurduktan sonra Marc'ın girdiği kapıdan eskisi gibi fırtınayı andırır bir şekilde bilinmezliğe doğru koşturmaya başladı.Arkasında iki duyguyu yaşayan Marc'ı bırakarak.Mutluluk ve endişe bu iki duygu genç adamın içinde savruluyordu.
Darcey, altın maskesinin ardından gözleri ile Riddle Köşkü'nü süzdü. Daha sonra adım adım ilerleyerek, kapıdan içeri girdi. Uzun koridor ona daha da uzun geldi, Camellia'nın sözleri ve Marc'a karşı hissettikleri onun kafasını karıştırdı ama bir an durakladıktan sonra kendine geldi. Rolünü başarı ile oynamalıydı.
--Kontes Harriet, hoşgeldin. Şöyle otursana., dedi Franklin gümüş maskesinin sakladığı lacivert gözleri ile ona bakarak.
--Kont Mördermeister, dedi Darcey de onun bakışına altın maskesinin sakladığı kahverengi gözleri ile bakarak. "Hoşbuldum. Ne durumdayız?"
Franklin içten bir kahkaha patlattı.
--Süpersin Harriet, gelir gelmez iş ha. Sadece bunun için geldiğini düşünmeye başlayacağım.
Oradaki bir masanın üzerindeki şarabı işaret etti.
--Siz Fransızlar şaraba bayılırsınız değil mi? Gel işlerimizi bir kadeh Bordeaux şarabı eşliğinde konuşalım.
Masaya doğru ilerledi ve asasıyla iki kadeh yarattı. İkisine de biraz şarap koyduktan sonra asasıyla birisini Darcey'e gönderdi.
--Şerefine, dedi elindeki kadehi kaldırarak.
--Şerefine, dedi Darcey de kadehini aldıktan sonra ona aynı şekilde karşılık vererek. "Seninle biraz yalnız konuşmam gerekiyor."
--Tabii ki, dedi Franklin. "Beyler, bizi biraz yalnız bırakmanızı isteyeceğim."
Ölüm Yiyenler dışarıya çıktıktan sonra, Franklin kapıyı mühürledi. Darcey ise maskesini yüzünden çekip çıkardı ve Franklin'e baktı.

--Camellia ile kavga ettik.
--Neden? dedi Franklin son derece şaşırmış gibi yaparak.
--Planlarımızı öğrenmiş, geçen akşam konuştuklarımızı dinlemiş. İnanamıyorum, bir an ne kadar iyidik, daha sonra geldi ve bir sürü şey söyledi. Tanrı'm! Kafam çok karışık!
--Peki bunu başka birine anlatacak mı?
--Bilemiyorum, sanırım hayır.
--Sakin ol Darcey. Sakin olmazsan kaybederiz. Sen intikamını," durakladı. "Ben ise hayatımı."
******************************
******************************
Elishia sese uyandığında,her tarafı tutulmuş haldeydi.Genç bir cadı Harry'nin uyandığı bildirmek için seslenmişti.Draco'yla birlikte kalkarak odaya girdiler.
Yaralı genç adam yarı oturtulmuştu.Sırtı bir yastığa dayalıydı.Birkaç saat öncesinden çok daha iyi görünmesine rağmen,yüzünün rengi kendine gelmiş değildi.
Harry gülümsemeye çalışarak baktı Elishia'ya ama başaramadı.Onun yerine dayanılmaz bir acı duydu.Draco ve Elishia aynı anda
--Harry!!, diye uyardılar.Harry eliyle tamam anlamında işaret yaptı.
Elishia hemen Harry'nin yatağının yanına bir sandalye çekerek oturdu.Draco ise yakın arkadaşının yatağının ayak ucuna oturarak konuştu.
--Bizi acayip korkuttun Pıttırcık dedi.
Harry hafiften gülümseyrek
--Farkındayım., dedi.Elishia kızgın bir ses tonuyla,
--Neden yardım istemedin? diye hesap sordu.Harry,
--İmkanım olmadı Elishia.İlk önce Kont daha sonra Kontes saldırdı. dedi.Draco bu sefer ciddi bir ses tonuyla.
--Kimmiş bunlar?, diye sordu ama Harry cevap veremeden kapı açıldı ve içeriye Kingsley ve Sirius girdi.Sirius vaftiz oğlunun uyandığını görünce sevinçle,
--Harry, diyerek ona sarıldı.Harry, Sirius sarılınca acıyla inledi.Sirius hemen ondan kaldırdı ve "Özür dilerim" dedi.
Harry,
-- Önemli değil, dedi.Kingsley gülümseyerek,
--İyisin değil mi Harry?. diye sordu.
--Arada sırada dayanılmaz bir acı saplanıyor ama sonra iyi oluyorum, dedi.Kingsley başını salaldı ve asıl öğrenmek istediği şeyi sordu.
--Sana kim saldırdı?
Harry derin bir nefes aldı ve,
--Bir adam ve bir kadın.Adam kendine Kont Mördermeister diyor kadın ise Kontes Hariett olduğunu söylüyor, dedi.Sirius ciddi bir sesle,
--Yüzlerini görebildin mi?, diye sordu.Harry hayır anlamında başını salladı.
--Yüzlerinde maskeler vardı.
Harry maskeleri anlatırken kapı ardına kadar açıldı ve içeriye iki kişi girdi : Darcey ve Franklin. Darcey'in yüzünde üzgün bir ifade vardı, gözlerinde de, ama Franklin ne kadar üzgün görünürse görünsün gözlerindeki tuhaf parıltıya engel olamıyordu.
--Geçmiş olsun Harry, dedi Darcey onun yanına giderken. "İyisin değil mi?"
--Evet, Darcey iyi sayılırım, dedi Harry. Sonra da Sirius'a dönerek devam etti. "Kontes'te altın, Kont'ta ise gümüş bir maske vardı."
--Kimden söz ediyorsunuz?, dedi Franklin.
--Kontes Harriet ve Kont Mördermeister, diye yanıtladı Sirius. "Bu isimleri hiç duymuş muydun?"
--İkisini de duymamıştım ancak... Size "Mördermeister"in anlamını söylersem belki işe farklı boyutta bakabiliriz.
--Anlamı neymiş?, dedi Draco meydan okurcasına.
--Usta katil, diye yanıt verdi Franklin, buz gibi bir sesle.
Harry, Franklin'e baktı. Almanın gözlerindeki tuhaf parıltı git gide daha belirgin hale gelmişti.. Ancak onu rahatsız eden bu değildi. Bu adamdaki başka bir şey onu rahatsız ediyordu.
--Altın ve gümüş maske mi takıyor dedin?, diye sordu Franklin, Harry'e bakarak.
--Evet, altın ve gümüş. Ne oldu ki?
--Bilemiyorum, ama bunun bir anlamı olduğunu hatırlıyorum. Biraz araştırma yapılırsa kesin bilgiler bulabilirsiniz.
Elishia sessizce mırıldandı.
--O bulacağımız şeylerden biri de senin kiralık katil olduğun olabilir mi?
--Efendim Elishia?, dedi Draco onun mırıldandığını fark ederek.
--Diyorum ki, dedi Elishia. "Acaba bu araştırma sırasında bulacağımız şeylerden biri de Mr.Schneider'ın bir kiralık katil olduğu da olabilir mi?"
--NE?!, dedi odadaki herkes- yani Darcey, Franklin ve Elishia dışındaki.
--Doğru duydunuz bir kiralık katil, dedi Elishia
Darcey hızlıca Franklin'e baktı, genç adamın yüzünün şeklini görünce Elishia'ya döndü.
--Bunu anlatmış olmalıyım, dedi Darcey. "Geçen yıl Fransa'daki saldırıda kendisi benim hayatımı kurtardığı için burada. İster bir katil olsun ister olmasın umrumda değil, sonuçta bizden birilerini öldürmüyor."
Harry, Darcey'e ağzı hafif açık şekilde baktı.
--Nasıl?, diyebildi en sonunda. "O lanet olası saldırıda kaç kişiyi gözünü kırpmadan öldürdüğünü görmedin sen galiba."
--Merak etme Potter, dedi Franklin sakin bir sesle. "O bundan daha kötüsünü de gördü. O gün gördüklerin inan bana hiçbir şey değildi."
Herkesin gözünde şaşkınlık vardı.Hiç kimsenin de bir şey söylemeye cesareti yoktu.Bu yeni mesele ortaya bomba gibi düşmüüştü ve uzun süre tartışılacak gibi görünüyordu.Harry ise karşısındaki adama bir cevap vermedi.Yaptığı tek şey tiksinerek bakmaktı.
Kingsley koyu kahve gözlerini Darcey'e dikerek konuştu.
--Benim bundan haberim olmalıydı Bayan Eglantina.Ne kadar baş seherbaz olsanızda benden üstün etkiniz yok.Bundan sonra her şeyden haberim olacak.Seherbaz teşkilatının yaptığı her şeyden.
Darcey gözlerini ayırmadı ama bir cevapta vermedi.Her şey karışmaya başlıyordu.Kingley Harry'e ufak bir baş selamı vererek ayrıldı.
Harry yeşil gözlerini yeniden Darcey'e döndürdü.
--Yıllarca bir katille savaştım Darcey ....Savaştık....Ama sen aramıza seherbazların arasına bir katil getiriyorsun.
Darcey aklının daha da karştığını hissediyordu ama bunu bir kenara iterek konuştu.
--Ne olursa olsun o benim güvendiğim biri ve beni bakan dışında kimse sorgulayamaz.
Darcey son bir kez herkese baktıktan sonra odadan ayrıldı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:01 pm

Darcey sinirli bir şekilde bakanlık koridorlarında yürüyordu.Franklin'de tam arkasındaydı.En sonunda Darcey arkasını döndü ve,
--Arkanı iyi toplayamıyorsun Frank.Bir daha bana böyle suçlamalar gelmesin., dedi ve cevap almadan odasının yolunu tuttu.Kapısının önüne geldiğinde Franklin peşinden koştuğunu gördü.Dracey son kez Franklin'e bakarak
--Yalnız kalmalıyım, dedi ve kapısını açarak odasına girdi.
Darcey kendini hızla odaya baktı.Ama şaşkınlık yaratacak bir şey gördü.İlerleyerek konuştu.
--Senin burada ne işin var., dedi gülümseyerek..Kuyruğu tutarken odadan yok oldular.
Darcey parlak mavi gözlere baktı.Karşısındaki yaşlı büyücü sıcacık gülüyordu.Onun gösterdiği koltuğa ilerleyerek oturdu. --Merhaba Darcey....
Darcey gülümseyerek kafasını salladı.
--Kulağıma bazı söylemler ulaştı.Kont ve Kontes hakkında ve senin....Darcey.Ben artık yaşlandım ve bazı şeylere karışmayacağım şimdilik.Kendi yolunu kendin bulacaksın.Eğer....Her neyse.Zamanı gelince bir kez daha konuşacağız....
Darcey şaşkınlıkla ayağa kalktı.konuşma bitmişti bunu Dumbledore'un gülümseyen yüzünde görebiliyordu.ankanın kuyruğuna tekrar tutunurken bir anlığına mavilerle yeniden karşılaştı.Hüzün ve güven bir aradaydı.
*******************
*******************
Camellia boş boş duvara bakıyordu odadısında.Birden kapı açıldı ve içeriye Sirius girdi.
--Cami hayatım. Nasılsın?, diye sordu.Camellia iyiyim anlamında başını salladı.Sirius başını yana yatırdı ve genç kadının başınışlarını yakalamaya çalıştı.En sonunda yakaladı ve,
--Senin neyin var Camellia.Çok durgunsun, dedi.Camellia
--Sadece Darcey ile kavga ettik de, diye yanıtladı.Sirius başını salladı ve oturduğu yerden kalktı.
--Bu gün sana tatil o zaman.Hadi kalk bakalım, dedi.Camellia
--Ama yapacak iş-- ,demeye çalıştı ama Sirius'un onu kendisine çekmesiy ve öpmesiyle bütün mazeretleri kuş olup uçtu.Sirius yavaşça Camellia'dan ayrıldı ve elinden çekerek onu en yakın cisimlenebilecekleri bir yere götürdü.
Camellia gözlerini açtığında kendisini yemyeşil bir tepede buldu.Sirius asasını çekti ve tam bir piknik ortamı hazırladı.Camellia hiçbir şekilde konuşmadan yere oturdu ve batan güneşe boş boş bakmayı sürdürdü.
Sirius şüpheli bir şekilde Camellia'ya baktı.Bakanlıktan beri böyleydi genç kadın..
--Camellia, diye seslendi ama Camellia hiç bir şekilde yanıt vermedi.Sirius endişelenmeye başlamıştı."Sanki İmperius altında." diye düşündü ama birden bu düşüncenin gerçek olabileceğini farketti.
Tam onun arkasına geçti ve asasını çıkardı.
--Totesim imperius, dedi.
Büyü genç kadını sırtından vurdu ve Camellia anında yerinden zıpladı.Arkasını döndü ve
--Ne oldu bana?Ben en son Fransa'daydım., dedi.Sirius
--Camellia benimle gel, diyerek onun kolunu tuttu ve bakanlığa cisimlendiler.
Sirius, Camellia'yayı Harry'nin yanına bırakmış Darcey'e gidiyordu.Kapıyı tıklattı ama cevap gelmedi.Elini uzatarak pirinç tokmağı tuttu ve çevirdi.Kapı yavşça açıldı.İçeriye girdiğinde kimse yoktu.Tam çıkacakken ankanın ötüşünü duydu ve arkasını dönüp baktığında anka ile beraber gelen Darcey ile karşılaştı.Darcey anka'yı sevdikten sonra başını kapıya çevirdi ve Sirius'u gördü.
--Evet Sirius birşey mi oldu?, diye sordu.Sirius başını evet anlamında salladı ve devam etti.
--Camellia sorun, dedi.Darcey gözleri büyüyerek,
--Ne? ,diye sordu.Sirius,
--Camellia İmperius altındaymış.Sence kim yapmış olabilir?, diye sordu.Darcey
-- Bilmiyorum,diye cevapladı ama biliyordu.Sirius,
--Sana haber vermem gerektiğini düşündüm.Camellia, Harry'nin yanında, dedi.Darcey
-- Teşşekkürler Sirius.Ben birazdan gelirim, dedi.Sirius başını tamam anlamında salladı ve odadan çıktı.Darcey bir süre sonra kapısını açtı ve tam aradağı kişiyle karşılaştı.Franklin.
Franklin onun bakışından huylanmıştı. Direk olarak
--Ne var?, diye sordu Darcey'e.
--Birisi Camellia'ya Imperius laneti yapmış,biliyor muydun?
--Cidden mi?, dedi Franklin bozuntuya vermeyerek.
--Lütfen Frank! Beni kandırmaya çalışma bunu yapanın sen olduğunu gayet de biliyorum!
Darcey, etrafında kimse olmamasına sevindi ve Franklin'e ,
--İçeri geç, diye tısladı.
Franklin içeri geçerken yüzündeki ifadeyi anlamak imkansızdı. Mutluluk da olabilirdi öfke de.
--Sence neden Camellia'ya Imperius laneti yapmaya ihtiyaç duyayım?, dedi Franklin, Darcey'in masasının önündeki koltuğa oturarak.
--Bilemiyorum bunu bana senin söylemen gerek.
--İyi iyi anlatayım., dedi Franklin pes etmiş şekilde.
--Kendini ne kadar büyük tehlike altına attığını fark etmedin herhalde. Arkadaşların gözünü o kadar kör etmiş ki, asıl görevini yapamıyorsun. Sürekli onların yanındasın Eglantina., güldü.
--Kontes'liğin böyle gidersen ne kadar devam edebilir ki? Hem o kendini bilmez 'arkadaşın' burnunu işimize sokup duruyor fark etmediysen. Bunları da bir düşün bence!, diye de devam etti.
--Benim işimi veya hayatımı düşünmek sana kalmadı Schneider! Hatırlarsan seni buraya çağırırken işime karışmayacaksın demiştim!
--Zaten işine karışmadım Eglantina! Hayatını düşünmek demişken, geçen yıl Paris'te olanları sen de benim kadar net hatırlıyorsundur umarım. O zaman da böyle demiştin ama, hayatını kurtarmama itirazın olmamıştı, hem, -durakladı.- Bir neden daha var..
--Neymiş o?, dedi Darcey alaycılıkla.
--Azıcık aklı olan Ölüm Yiyenlerimden bazıları, ki başta Bellatrix geliyor, senin zayıf noktanın arkadaşların olduğunu biliyor. Onları kaçırmamız için teklifte bulundular.
--Ne!!, diyebildi sadece Darcey.İşte bunu düşünememişti.Oturduğu koltuğa resmen yığıldı.Başını hızlıca kaldırdı ve buz gibi bir ses tonuyla konuştu.
--Gidebilirsin.
--Sağol, dedi Franklin soğuk soğuk. "Sevginin zayıf nokta olduğunu anlamışsındır umarım,"
Siyah pelerinini dalgalandırarak odayı geçti ve kapıyı çarparak kapattı


Kendilerini kısılmış hissedenler,susanlar,yanılanlar,kararsızlar,bilmeyenler ve her şeyi tam olarak bilenler için gayet durgun geçmişti son on gün.Bir şeyler değişecek,bazı eskiler kapanacak bazı yenilere geçilecekti.Eskilerden devam edenler ise bilinmezliğini sürdürecekti.yeni intikamlar da oluşacaktı.Ve bir şekilde işler yeniden çıkmaza girecekti.


Dönüm noktası niteliğine layık olan 16 Haziran güneş ışıklarıyla yeni güne penceresini açıyordu.





Darcey aile mezarlığından yeni gelmişti İngiltere'ye.Düşünceleriyle birlikte caddelerde savruluyordu sanki.Uzun zaman sonra ancak evinin yolunu buldu.Anahtarlğını çıkardı ve tam kapıyı açacakken arkadan bir erkek sesi geldi.
--Darcey.
Darcey arkasını döndü ve uzun zamandır görmediği eski nişanlısıyla karşılaştı.
--Sebastian, diyebildi sadece.Sebastian gülümseyerek merdivenleri çıktı ve onun yanına geldi.
--Seni özledim Darcey.Doğum gününde yanında olmak istedim, dedi.
Darcey gülümseyerek en eski dostuna sıkıca sarıldı.Sebastian genç kadının başını öptü ve
-- Hadi seni içerde bekleyen bir kalabalık olmalı, dedi.Darcey ondan ayrıldı ve evet anlamında başını salladı.

Darcey anahtarı yardımıyla kapıyı açtı ve içeriye girdi.Girmesiylede "Sürpriz" sesleri yükseldi.Tam Camellia birşey diyecekken Darcey'nin arkasından içeriye Sebastian girdi.Camellia ilk önce şaşırdı ama sonra
--Sebastian, diyerek ona doğru koştu.
Sebastian gülümseyerek Camellia'ya sarıldı
--Cami.Seni çok özledim hayatım, dedi.Camellia bende anlamında başını salladı.Darcey, Sebastian'ı tanıtmak için konuşmaya başladı.
--Arkadaşlar kendisi Sebastian Alexandre Thierry Harbin.Kendisi bizim çok yakın arkadaşımız olur, dedi.Sebastian elini kaldırarak selam verdi ve Darcey'nin sözlerine son bir şey ekledi.
--Eski nişanlısıyım
Sirius,Marc ve Harry şaşırarak
--Hangisinin?, diye sordular aynı anda.Draco gülerek cevapladı.
--Darcey'nin.
Bunun üzerine Sirius ve Harry rahatlarken Marc daha çok rahatsız olmuştu bu işe.
Tam bu sırada mutfak kapısı açldı ve Elishia'nın yumuşak sesi geldi.
--Sebastian?
Sebastian duyduğu sese cevap vererek
--Si.Elishia?, dedi.Elishia çığlık atarak kalabalığın arkasından sıyrıldı ve genç adama sarıldı.
Elishia genç adamdan ayrıldı ve
--Hadi bakalım içeriye, dedi.Sebastian gülerek Draco ile tokalaşırken
--Nasılsın?, diye sordu.Draco
--İyiyim Sebastian.Asıl sen nasılsın?Darcey'siz 1 yıl nasıl dayandın?Siz ikiniz doğduğunuzdan beri beraberdiniz, dedi.Marc her öğrendiği bilgi ile daha çok sinir oluyordu.
Sebastian,
--O yüzden geldim ya.Çok özledim onu ve kızları.Onlar olmadan çılgınlık olmuyor Draco, dedi.Draco'da ona katıldı ve masaya geçtiler.
Marc öfkeyle onun için ayrılan yere geçip oturdu.Darcey,
--Ben elllerimi yıkıyıp geliyorum, dedi ve merdivenleri çıkmaya başladı.
Elishia onun arkasından baktı ve o tamamen gözden kaybolunca asasını çıkardı ve masayı hazırladı.En ortayada büyük bir beyaz pasta yerleştirdi.
Üzerinde sadece tek bir mum vardı.
Sebastian,
--Her zamanki gibi, dedi.Camellia "Evet." dedi gülümseyerek.
Elishia
--Darcey geliyor, dedi ve ışıklan kapnadı.Sadece pastanın üzerinde ki mumun ışığı vardı.
Ama birden Sebastian çok önemli bir şey hatıladı.
--Elishia, ışıkları yak., dedi.Elishia'nın da kafasına dank etti.Işıkları yakmasıyla büyük bir gümbürtünün gelmesi bir oldu.
Darcey merdivenlerin en son basamağında öylece oturuyordu.
--Bilmiyor musunuz?Ben karaklıkta yürüyemem, dedi.
Bunun üzerine bütün herkes bir kahkaha krizine girdi.Darcey en sonunda kendisini toparladı ve yardım için elini uzattı.Marc yardım etmek için hamle yaptı ama ondan önce Sebastian davrandı.Sebastian genç kadını kaldırrıken kapının o tarafatn genç bir kadın sesi duyuldu.
--Marc
Marc, duyduğu sesle şoka uğradı. Titrekçe arkasına döndü ve konuştu.
--Mercedes....
Odadaki herkes arkasına döndü. Genç kadın altın sarısı saçlara sahip, mavi gözlü güzel biriydi. Giydiği soluk altın rengi kıyafet dizlerinin üzerinde bitiyordu, herkes hayran kalmıştı. Bir süre uzak kalmanın ona yaradığı belli oluyordu. Genç kadın herkese baktı. Uzun uzun inceledi tanımadıklarını. Birden Marc, kendine gelerek koştu ve kardeşine sarıldı.
--Seni çok özlemişim kardeşim!
Uzunca bir süre sessiz kaldılar. En sonunda Franklin sessizliği bozdu.
--Bizi, bu güzel bayan ile tanıştırmayacak mısın Marc?
Genç adam lacivert gözlerini, Mercedes'in mavi gözlerinden alamamıştı. O gözler o kadar anlamlı bakıyorlardı ki... Saçlarının parıltısına bile takılmıştı Franklin. Bu duyguyu yıllarca inkar etse de, evet, aşık olmuştu.
--Hemen tanıştırayım, dedi Marc. "Bayanlar baylar.. Karşınızda kız kardeşim Mercedes Violet Riddle."
Harry, uzunca bir süre Mercedes'e baktı. En sonunda yanına giderek onun eline ufak bir öpücük kondurdu
--Seni görmeyeli uzun zaman oldu Mercedes.
Mercedes hafif bir şekilde gülümseyerek
--Seni de öyle Harry.Uzun zaman oldu görüşmeyeli, dedi.Harry evet anlamında başını salladı .Yarım saat sonra sohbet koyulaşmıştı ama sohbete katılmayan iki kişi vardı.Biri düşüncelere dalmış Darcey, diğeri yukarıda olan Elishia.
Hermione gülümseyerek,
--Nerede kalıcaksın Mercedes? diye sordu.
Marc,
-- Herhalde kendi evinde, dedi.Mercedes huzursuzca kıpırdandı ve Harry'e yardım istercesine baktı.Harry yavaşça açıkladı.
--Marc aslında biz boşandık.
Marc şaşkınlıkla,
--Hani bu geçiçi sürelikti?, diye sordu Mercedes'e ama genç kadın gözlerini kaçırdı.Bir yere sabitleri o mavi gözlerini.Sabitledi yer ise iki çift mavi gözdü.Franklin'nin keskin mavi gözleriydi.

Elishia bavulunun kilidini kapatarak etrafını incelemeye devam etti.Nasıl olsa Mercedes dönmüştü ve onun işi kalmamıştı.Tek sorun yaratacak kişi darcey'di.Camellia anlayışla karşılardı nasıl olsa.kimsenin düşünemeyeceği tek yere gidiyordu.Bavulun sapını yavaşça tuttu ve ayaklandı.Saat gece yarısını vurur vurmaz gidecekti.Gözleri duvardaki yelkovanı takip ederken kalp atışları hızlanmaya başlamıştı.Yelkovan son noktasına gelince,genç kadın asasını çevirdi.Bir gün döneceğini bildiği yere dönüyordu artık.Hızla cisimlendi.
Gözlerini yavaşça açtığında eski malikaneye bakıyordu.Bu arada bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu.Bir süre bekledi.Islanmak umurundan değildi. Yüzünü gök yüzüne kaldırarak yağmuru hissetmeye çalıştı.Soğuk ve nemli hava boğazını yakıyordu.Yavaş adımlarla malikanenin kapısına ilerledi.Abella malikanesine beş yıldır yeniden bir Abella giriyordu.Kapı tokmağını bıraktı.Kapı bir iki dakika sonra açılırken,Elishia nefesini bırakıyordu.Bir kez daha her şey değişiyordu.


BÖLÜM SONU
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:02 pm

13.Bölüm
Elishia kapıyı açan yaşlı kadına gözlerini kısarak baktı.Karşısındaki açık yeşil gözler ise şaşkınlıkla açılmıştı.
--Ba-Bayan Abella....
Elishia kendisinde konuşacak gücü bulamıyordu.İki ince dudaktan fısıltıyla
--Nina... çıkabildi sadece...Nina ilk şaşkınlığını üzerinden attıktan sonra kapıyı açtı.
--Bayan Abella...Döndünüz inanamıyorum...Odanızı hazırlayayım....
Yaşlı kadın yüzünde kocaman bir gülümsemeyle ayaklarını sürüye sürüye uzaklaşırken Elishia görüşünün bulanıklaştığını fark etti.Başına aniden saplanan bir ağrı,dengede durmasını zorlaştırıyordu.Gözlerini kapattı ve bilinçsizce yere düştü,son duyduğu şey uzaktan gelen bir çığlıktı.

******************
******************

Yıldızlar karanlık gecede, lacivert gökyüzünden göz kırparcasına parıldıyorlardı. Serin bir geceydi, hem de haziran ayı olmasına rağmen. Bir "Şak" sesi duyuldu önce. Daha sonra genç adam, yoktan varolmuşçasına ortaya çıktı. Bir süre etrafına bakındıktan sonra yokuş yukarı çıkmaya başladı, tepedeki mezarlığa gidecekti. Soğuk Berlin havası ona daha da soğukmuş gibi geliyordu o anda. Bundan bir kaç yıl önce, bir alt sokakta olanları düşündü...

Mezarlığın kapısına gelince durdu. İçeri girmek için biraz bekledi. Serin havayı içine çektikten sonra içeri girdi. Mezarlığın soğuk bir havası vardı. Buna aldırmadan ilerledi. İki metre kadar yürüdükten sonra durakladı. Aradığı yeri bulmuştu.

--Lumos, diye mırıldandı ve asasını ışıklandırdı. Asa ışığı mezarlığın heybetini gözler önüne seriyordu. Franklin Theodore Alexander Schneider, durduğu yere yığıldı. Mezar taşındaki iki isme dikkatlice baktı. Theodore Christoph Schneider ve Victoria Engel Schneider...
Uzunca bir süre oturdu mezarların başında. Alexis'i düşündü, onu koruyamadığını... Bir de işlediği cinayetleri.. Her şeye lanet etti işte o zaman... Evangelina'yı öldürmediğine, işlediği diğer cinayetlere, Alexis'i koruyamadığı için kendisine...
Sert bir hamle ile ayağa kalktı. Mezarlara son bir kez baktıktan sonra, gözlerinden akan tek damla yaşı da sildi ve İngiltere'ye dönmek için tekrar Cisimlendi...

*********************
*********************

Camellia yorgun bir şekilde herkesi uğurladıktan sonra uzun bir zamandır görülmeyen Elishia'nın yanına gitmeye başladı.Odasının önüne geldiğinde kapıyı hafiçe tıkladı ama ses gelmeyince uyuduğunu düşündü.Yavaşça kapı açtığında karşısındaki manzaraya anlam veremedi ilk başta.Sadece bağırabildi.
--DARCEY, diye.
Onun bağırışını duyan Darcey yattığı yerden kalktı.Asasını çekmiş bir halde Elishia'nın odasına koştu ama bomboş dolabı görünce aynı Camellia gibi olduğu yerde kaldı.
Darcey ilk önce kendisine gelebildi Camellia'nın aksine.Hemen bir patronus ile haber vermeyi düşündü.Elinde olan asasının ucundan o daha hiç bir şey söylemeden bir pegasus çıktı.
--Elishia yok.Hemen buraya gelmelisiniz Draco, diyerek pegasusu gönderdi.Darcey soğuk kanlılıkla Camellia'nın önüne geçti ve elini şaklatmaya başladı.
--Camellia, diye seslendi ama genç kadın Elishia'yı düşünmekten kendisine gelememişti.Darcey,
--Özür dilerim, dedi ve yavaş ama onu kendisine getirecek bir şekilde sarstı.Sarsmanın etkisiyle kendisine gelen Camellia telaşla,
--Nereye gider bu kız?Delirdi mi?Nerde ya? Bize haber vermeden neden gitti?.Kingsley'e haber vermeliyiz.Draco ve Harry'e de., diye konuşarak merdivenlerden inmeye başladı.
Darcey de onun peşinden hızlı bir şekilde indi.Camellia konuşmasını bitirdi ve öfkeli bir şekilde Darcey'e döndü.Camellia
--Niye bir şey yapmıyorsun sen?" diye sordu.Darcey bıkkınlıkla,
--Daha öncede yaptı bunu Camellia.Artık alıştım.Yine kaçtı işte, dedi.
--Hem Draco'ya haber verdim.O herkese haber verir, demesiyle odanın içinde 6 kişinin belirmesi bir oldu.Camellia içlerinden bir tanesine doğru koştu ve sıkıca sarıldı.Darcey aynı bıkkınlıkla "Oturun." dedi.
Herkesin oturmasıyla ayakta duran Darcey konuşmaya başladı.
"Gitmiş....Yine..."Darcey sinir ile odada dört dönüyordu."Gitmiş olabileceği yerlere bakmalıyız..."
Darcey kendisini koltuğa bıraktı ve " Benim yüzümden" dedi.
*************
*************

Alevler, Paris'in göklerini gündüzmüş gibi aydınlatıyordu. Çıkan duman o kadar yoğundu ki göz gözü görmüyordu. Bir kızın çığlıklar attığı duyuldu. Ölüm Yiyenlerden biri gülerek asasını kaldırdı : "Avada Kedavra!"
Kız yere yığılırken Ölüm Yiyenlerin kahkahaları şiddetlendi. O kadar şiddetli gülüyorlardı ki.... Etraflarında kimse ytu, herkes uzaktan çığlıklarla orayı işaret ediyordu. Bir anda Ölüm Yiyenlerin arkasından bir sesi gürledi : "Kesin sesinizi!"
Franklin, ilerleyerek yere yığılan kıza baktı. Sarı saçlı, mavi gözlü bir kızdı. Franklin uğradığı şokla yerinde kalakaldı. Bu Elishia'ydı...
"Kızın kim olduğunu biliyor musunuz" diye sordu.
"Hayır efendim, ama Abella olduğunu düşündük," dedi Dolohov.
"Güzel," diyebildi Franklin sadece. Elishia Abella öldü mü, diye düşünüyordu. Alın size kötü haber.
"Bunu Darcey'e haber veren ben olmalıyım," dedi kendi kendine. "Eğer başkalarından duyarsa o Ölüm Yiyenlerin peşine, planımız da suya düşer.
"İyi iş çıkardınız çocuklar, burada uzun süre kalmadan gidin hemen."
Ölüm Yiyenler sıra ile cisimleniyorlardı. Franklin alevlere biraz söndürme büyüsü yaptı, kızın etrafındaki alevler açıldı. Cesedi ne yapacağını bilmiyordu. Aklına onu götürebileceği bir yer gelmişti ama... Olabilir miydi?
Kızın cesedinin kolunu tuttu, asasını kendine çevirdi ve gözlerini kapattı. Tekrar açtığında Paris'teki evindeydi.
"İşte bu," diye düşündü. "İyi ki de bu evi almışım."

***************
**************
Nina ilerleyerek şömineye girdi ve uçuç tozlarını bıraktı.Kafası Hogwarts müdürünün odasında dururken bedeni hala Abella Malikanesindeydi.Albus Dumbledore duyduğu ses ile yavaşça masasından kalktı ve şömineye ilerledi.İki aydır görmediği yüz ile karşılaşınca şaşırmaktan alamadı kendini.
"Nina bir şey mi var?Sen benimle kolay kolay haberleşmezdin..." "Elishia profesör,"dedi bozuk bir İngilizceyle.
"Malikaneye döndü..." Dumbledore duyduğu şey ile şaşkına dönmüştü.Sağ eli otomatik bir şekilde sakalında dolaşıyordu. "İyi mi peki?" "Pek sayılmaz profesör..."Genç kadının göz yaşları durmaksızın dökülüyordu. "Küçük hanım düşüp kaldı..." Albus Dumbledore yaşının el verdiği kadarıyla hızlı bir şekilde ayağa kalktı.Fawkes'in kuyruğuna tutunurken,şöminedeki kadın yok olmuştu.
*********************

*********************
Kızın cesedini, oradaki koltuklardan birine bıraktı. Yüzü derin yanıklarla kaplı kızın sadece gözleri net görülüyordu. Franklin tekrar asasını çekti.
"Darcey," dedi. "Kötü haber. Sanırım Elishia-öldü.. Cesedi Fransa'daki evimde, sen nerede olduğunu biliyorsun. Gelmeniz iyi olacak."
Patronus'u gönderdikten sonra evin geniş camlarından dışarı bakmaya başladı. Gecenin bu saatinde Eyfel Kulesi ışıl ışıl görünüyordu..
*************

**************
Darcey kapısını kırarcasına açtı ve odasına girdi.Arkasından onun kadar hızlı bir şekilde de Marc girdi içeriye.
Darcey önüne gelen her şeye tekme atarak odanın içinde ilerledi ve camın yanına vardı.Yıldızlarla süslenmiş gökyüzüne baktı endişeyle.Marc onun yanına gelerek tam bir şey söyleyecekti ki odanın içinde bir yılan belirdi.
Darcey, Franklin'nden haber gelince merakla dinlemeye başladı ama duydukları onu şoke etmişti.O anda Marc’ın kollarına yığılabilirdi ama kendini dik durmaya zorladı...
Kendinden geçmiş bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı.Boş gözlerle karşısına bakıyordu.Son basmağı indi ve ona şaşkınlık ve merakla bakan arkadaşlarına döndü.Arkasında Marc'ın varlığını hissedebiliyordu.
Ağzını açtı ama ilk denemesinde sesi çıkmadı.Artık onu izleyenler telaşlanmışlardı.Darcey bir kez daha konuşmak için ağzını açtı ve aslında hiç bir zaman söylemek istemediği iki kelimeyi söyledi."Elishia, ölmüş."
Darcey'nin bu sözleri Camellia'da şok etkisi yaratmıştı.Birden olduğu yere yığıldı şokun etkisiyle.İki kadınında tepkileri çok farklıydı.Camellia bayılırken , Darcey dimdik ayakta duruyordu bomboş gözlerle.
Sirius'un sayesinde Camellia kendisine geldi ve ağlayarak soru sormaya başladı.
Sirius'un sayesinde Camellia kendisine geldi ve ağlayarak soru sormaya başladı ama Darcey bir tek sorusuna bile cevap vermiyordu.En sonunda ağzını açtı ve gidecekleri adresi söyledi.
"Franklin'nin evi.Fransa , Marselle." dedi ve olduğu yerde kayboldu.
Gözlerini açtığında Franklin'nin evinin önündeydi.Buraya en son 1 yıl önce gelmişti.Sırayla arkasından bir bir belirmeye başladılar.Sirius, Camellia'ya yardım ederek belirmişti oraya.
Darcey hiçbir şey söylemeden yürümeye başladı arkasındakilerle birlikte.Franklin camdan onların geldiğini görünce direk kapıya ilerledi ve kapıyı açtı.
Darcey inanamayan gözlerle Franklin'e bakıyordu.Franklin "Senin kaldığın odada" dedi sadece.Darcey hiçbir tepki vermeden kapıdan içeriye girdi ve odaya doğru yürümeye başladı.
Kapıyı açtı ve usulca yatağın yanına gitti.Bakışlarını genç kadından kaçırıyordu.Gözlerini karşı duvara dikmişti.Camellia'nın ağlama sesini duydu hemen yanında.Camellia yavaşça en yakın arkadaşına baktı.
Bir gariplik vardı Elishia'da Camellia'ya göre.Yavaşça boynuna baktı.Aradığı kolyeyi bulamayınca ağlayarak gülmeye başladı. "Bu o değil.Darcey bu o değil" dedi sevinçle.
Darcey, Camellia'nın sözleriyle kendisine geldi ve ölü bedene baktı.
Asasını genç kızın yüzüne doğrulttu ve sessizce mırıldanmaya başladı.Bir süre sonra kızın gerçek yüzü ortaya çıkmıştı.Darcey, "Bu Elishia değil" dedi.Onun bu sözleriyle odada ki bütün herkes sevinçle gülmeye başladılar.Darcey birden gözlerinin karadığını hissetti.Rahatlama duygusu genç kadını alt üst etmişti.Yavaşça yere düşerken biri onu tuttu.
Franklin arkaya doğru düşen genç kadını fark etmişti.Hemen hamle ederek yetişti.Genç kadın Franklin'nin kollarına yığılırken Marc'ın öfkeli gözleri Franklin'nin üzerine kilitlenmişti.
****************
******************

Dumbledore arkasındaki yaşlı cadı Nina ile Abella malikanesinin koridorlarını aşarak ikinci kata doğru yol alıyordu.Yaşlı adamın yüz hatları gerilmişti.koridorun sonundaki odaya hızla girdi ve yatağa yatırılmış genç kızın yanına ilerledi.Çok solgun görünüyordu.Gözlerinin altında siyah halkalar oluşmuştu.Hangi lanetin altında olduğunu bilmeliydi ama bunun için yardıma ihtiyacı vardı.Gözlerini yatakta yatan genç kızdan ayırmadan asasını salladı.Asadan çıkan gümüşümsü Anka pencereden diğer iki kızı bulmak için çıkmıştı.
**************

**************
Darcey,kafasındaki soruları ayırt etmeye çalışarak odada turluyordu.İçi ç rahatlamıştı ama hala meraktaydı.Camellia,Sirius ve Hermione,Elishia'nın gidebileceği yerleri araştırıyorlardı.Franklin ise cesedi götürmek için çıkmıştı.
Marc'ın gözleri odayı turlayan genç kızın üzerinden bir saniye bile ayrılmıyor onun her anını beynine kaydediyordu.Draco ise ne yapacağını şaşırmış bir halde başı iki elinin arasında oturuyordu.koyulaşmış bulutlu gri gözlerini pencereye kaldırdı tam ırada ise gümüşümsü bir buhar içeriye girmişti.
Gümüş buhar ankaya dönüşürken Dumbledore'un sesi odada yankılanıyordu.
"Abella Malikanesi.Elishia burada..."
Darcey hızla soluğunu tuttu.Anında cisimlenirken diğer iki kişi not bırakarak arkasından yollandı.

*************************

*************************


Camellia yatakta usulca uyuyan genç kadına bakıyordu.Ölmediğine sevinmişti ama yine de mutlu değildi.
"Niye o?" dedi yüksek sesle.Herkes Camellia'nın sesiyle başlarını kaldırdı.Darcey ağlayarak "Bilmiyorum Camellia.Bilmiyorum." dedi usulca.
Camellia ağlayarak Sirius'a sarıldı.Darcey ise ağlayarak odadan çıktı.Sadece yalnız kalmak istiyordu.
Köşeyi döndü ve ilerde bankta başını ellerinin arasına almış bir şekilde oturan Draco ile karşılaştı.Yavaşça yanına giderek oturdu.Draco onun geldiğini anlayarak,
"İkinci defa bir kişi için bunları hissediyorum Darcey.İlkinde başarısız olmuştum.Kaybetmiştim ama bunda öyle olmasına izin veremem.Darcey ben Elishia'yı seviyorum" dedi ağlayarak.
Darcey onun başını okşarken titrek bir ses tonuyla
"Biliyorum Draco. ama merak etme.Elishia buradan yürüyerek sapasağlam çıkacak.Buna inan" dedi.
Draco başını kaldırdı.Darcey'nin ağlamaktan şişmiş gözlerinin tam içine bakarak, "Neden bundan bu kadar eminsin Darcey?Ya buradan çıkamazsa?" dedi.
Darcey'nin üzüntülü gözleri birden buz kesti.Öfkeli bir ses tonuyla
"Sakın Draco.Sakın bunu düşünme.O buradan çıkacak iyileşmiş bir şekilde ve bunu yapan hesap verecek," diyerek yerinden kalktı ve yürümeye devam etti.Draco yürüyen kadının arkasından mırıldanarak "Umarım" dedi ve başını elleri arasına alarak öylece oturmaya devam etti.
Uzun bir süre yürüdükten sonra Darcey odaya geri dönmüştü.Kapıyı yavaşça açtığında herkesin içeride olduğunu gördü.Usulca içeriye girdi ve Elishia'nın yanına gitti.Yatağının yanına oturdu ve onun başakları andırır saçlarını okşarken Dumbledore'u dinlemeye başladı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
HaRriEtt
Queen of Britain
Registered Author

Queen of Britain  Registered Author
HaRriEtt


Mesaj Sayısı : 77
Yaş : 30
Nerden : Britain
Kayıt tarihi : 22/08/08

Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Empty
MesajKonu: Geri: Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden   Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden Icon_minitimeSalı Eyl. 02, 2008 7:03 pm

Dumbledore herkesin gözlerinin içine bakarak konuşuyordu.
"Elishia eski bir lanet altında...En son kiminle düello etmişti.Yalnız başına..." "Bellatrix"dedi Draco.Ses gırtlağını yakarak çıkıyordu.
"Lanetin özelliği yapılan kişinin bu lanetin altında olduğunu hatırlamaması ve anlayamaması.En geç bir ay içinde etkisini gösterir.Büyücü bir komaya girer.Her şey bundan sonrasına bağlıdır.Büyücünün hafızasına..."
Dumbledore susmuştu.Hermione gerekirmiş gibi onun kaldığı yerden devam etti.
"Komadan ya geri dönüşü olmadan çıkacak yani ölecek ya da yaşayacak. " hermione ses tonunu sakin tutmaya çalışıyordu. "Ölme ihtimali çok yüksek... "Boğazına bir şey takılmıştı kahve gözlerini yavaşça Sirius’a çevirdi.
"Ama kurtulabilir.Elishia'nın zihnine yapacağımız zihinbendler ki ya bekleyeceğiz ya da zihinbendleri uygulayacağız,onu geri döndürmek için tek umut olacak ve bu çok uzun zaman alabilir.Bir yıl bile."
dedi Sirius siyah bakışlarını herkesden kaçırıyordu.
"Ne?" diyebildi iki kızda aynı anda.İnanamıyorlardı anlatılanlara.Camellia ağlayarak Sirius'a sarılırken Darcey Elishia'nın yanında gözlerini kapatmış bir şekilde ağlıyordu.Dumbledore usulca "Ben araştırma yapmak için gidiyorum" dedi.Marc "Size eşlik edeyim Profesör" diyerek onunla beraber dışarıya çıktı.Onların çıkmasıyla Franklin yatakta sessizce ağlayan genç kadına baktı.Başını öne eğerek o da dışarıya çıktı.Başı önünde koridorlarda yürüyordu.Hastanenin dış kapısından çıktı ve yürümeye başladı ama arkasından gelen ses ile olduğu yerde kaldı. "Franklin"Arkasını döndüğünde ona sinirli gözlerle bakan Marc ile karşılaşınca gözlerini devridi.
"Efendim?" dedi Franklin sesinde zorlama bir sakinlik vardı.
"Seninle bir kaç şey konuşmak istiyorum." dedi Marc, aynı zorlama sakinlik onda da vardı.
"Ne hakkında?"
"Darcey hakkında."
Franklin kalakaldı.
"Konuş bakalım." dedi en sonunda. Bahçede yürümeye devam ederken Marc bir anda durdu ve Franklin'e bakarak sordu.
"Darcey sana neden o kadar güveniyor?"
"Ah,bu gerçekten uzun bir hikaye. Buradayken bir çatışmada birbirimizin hayatını kurtarmıştık."
"Peki evinde ona ait bir oda var, bu neden?"
"O çatışmadan sonra," dedi Franklin. "Eve gidemiyordu, ağır yaralıydı. Onun yerine bir süreliğine benim buradaki evimde kaldı. Bir ay süre ile."
Marc son duyduğu söz ile kalakaldı. Bir ay mı? dedi içinden.
"Ne oldu?" diye sordu Franklin onun çok sessizleştiğini görerek. "Sadece o zaman değil ki, arada sırada kafa dağıtmak istediğinde de geliyor."
"Tabii bu ikimizde buradaykendi. İngiltere'deyiz şimdi, gerçi gene ara sıra geliyoruz da..."
Marc dayanamamıştı, sol eliyle Franklin'in yüzüne yumruk attı.
Franklin yüzüne gelen yumrukla yere düşmüştü.Elini dudağına götürdü ve kanını sildi.Sinirle yerinden kalktı.Tam asasını çekecekken arkadan sinirli bir ses geldi.
"Franklin."
Marc sesin sahibine baktı.Franklin ise asasını kavramış bir şekilde Marc'a bakıyordu.
Genç kız sinirle yanlarına geldi ve Franklin'e hitap ederek, "Lütfen Frank." dedi.Franklin bir süre Marc'ın gözlerinin içine baktıktan sonra elini asasından çekti."Tamam Darcey".
Darcey sakinleşen genç adamdan gözlerini alırken öfkeli bir şekilde Marc'a döndü.
"Ne yaptığını zannediyorsun?Elishia içeride canı için savaşırken sen ne yaptığını zannediyorsun?"
Marc ağzını açmadı.Darcey başını iki yana salladı ve arkasını dönerken, "Gel benimle Frank" dedi.Franklin son bir kez daha Marc'a bakarken, Marc kiralık katilin gözlerinden "Ödeşeceğiz" dediğini okuyordu.
**************

*************
Karanlık gecede, hafif nemli Britanya havasında üç genç cadı, Cisimlenmek için hazırlanıyordu bu sırada. Etraflarını iyice kontrol ettiler ve daha sonra Cisimlenmeye çalıştılar.
"Olmuyor!" dedi Elizabeth. "Cisimlenemiyorum."
Diğer kızlar da başlarını evet anlamında salladı ve hepsi asasını çekti.
"Asalarınızı indirmeniz için on saniyeniz var yoksa hepinizi öldüreceğiz."
Kızlar korku ile asalarını indiler, kaçma şansları yoktu.
"Sizleri bir süreliğine Ölüm Yiyenlerin misafiri edeceğiz güzel kızlar," dedi Antonin Dolohov. Ve asasını kaldırdı. "Sersemlet!"
Kızların her biri yedikleri büyü ile karanlığa gömülürken kulaklarında bir kahkaha çınladı.. Kötücül bir o kadarda ürpertici bir kahkaha...
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://lareineetmelodie.forumup.web.tr
 
Mr. And Mrs. 14 Bölüm Birden
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 2 sayfasıSayfaya git : 1, 2  Sonraki
 Similar topics
-

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
..Fiction Masters-Masters of Fiction.. :: ..... Ortak Hikayelerimiz ..... :: Mr. and Mrs.-
Buraya geçin: