Eheh en iyi yazım değil ama bilgisayarımda bi tek bunu bulabildim. Umarım lisans alabilmeme yeterli olur.
~Kum
Her şey bir başlangıca dayanır. Zaman yavaş yavaş akıp giderken geçmişten taşıdığı kum taneleriyle geleceği meydana getirir. Bazen kum tanelerini birbirlerinden öyle uzak sahillere bırakır ki an gelir kumlar birbirleriyle zaten hiçbir zaman birleşmemişe dönerler. Zamanın sahillerinde her umut güneşinin batışında umutsuzlukla kendilerinden geçip, güneş nasıl her zaman batıyorsa umudun da batacağına inanırlar.
Azgındır bazıları, dinlemezler hırçın dalgaların ölümcül vuruşlarını ya da tanımazlar güneşin kavurucu ışınlarını. Her güneşin nasıl batışı varsa elbet bir gün tekrar doğacağına güvenirler. Umudun umutsuzluğundan çok geleceğin aydınlığına inanıp, bilmedikleri aydınlığın uğruna günü yaşarlar.
Acılarını okyanusun en derinlerine bırakmak isterler, atmak isterler içlerinden; nefretlerini kusmak, arınmak isterler kederlerinden. Yalan sularının berrak olduğuna inanıp her yeni yalanla yıkanıp arınmaya çalışırlar. “Karanlık bıraktı üstümüze bu lekeleri, oydu bizi dibe çeken, oydu her kederin efendisi her umut güneşini batıran, her acımızı dağlayan” haykırışları arasında karanlığı, aydınlığın günahları uğruna kurban ederler. Her kederden sorumlu tutup, her acının sahibi bilirler.
Oysa , her aydınlığın getirdiği kederi, her umut ışınlarının dağladığı acı tayfunları , her açık yara misali kanayan en derinlere saklamaya uğraştığımız vicdan azabımızı örtmeye, gözlerin görebilirliğinin getirdiği saklanılamazmışlığı ortadan kaldırmaya çalışan değil midir ki karanlık? Her umudun pes bayrağını çekip uzaklaşmaya çalıştığını gizleyen, gördüğümüzde bize ne kadar acı çektireceğini bilip aydınlığın günahlarına her defasında kurban olmayı göze alan?
Her kumun, kendi arkasında gizlenen bir gölgesi vardır, her umut ışığıyla açığa çıkan her karanlığın sakinliğinde gözden uzaklaşan. Gölgemizde barınır kederimiz ve acılarımız. Her aydınlığın ışığıyla açığa çıkıp, her karanlığın gizleyiciliğiyle ortadan kaybolur. Bizse, “baksana o da karanlık işte, o da koca bir siyah sadece” diyerek yine karanlığı suçlarız her güneşin batışında kendi benliğimizle.
Her kumun, zamanın ondan uzaklaştırdığı değer verdikleri vardır. Kumu koruyan, onun yanında olan, onu karanlığından uzaklaştıran… Her sakin esintide, her azgın tayfunda birlikte olmayı istediği. Ama işte zamanın zamansızlığında, en beklenmedik ve istenmedik anda birbirlerinden uzakta başka zaman sahillerinde kıyıya vururlar. İşte o anda gölgeler bürür aklın almazında insanı…
Ben, zamanın zamansızlığında yol aldığının bilincinde olan, ama her yeni akıntıda başka kumlarında olacağını bilerek yaşayan bir kumum, hayata inadıma.
not: Yazım hataları olabilir, şimdiden onlar için özür dilerim